5 Kasım 2016 Cumartesi

ÜÇ FARKLI KORUMA

HDP’li milletvekilleri hakkında göz altı ve tutuklama kararı verilince tepki 3 yerden geldi.

PKK, Diyarbakır’da 1 ton bomba patlattı, 8 cana kıydı. Onlarca insan yaralandı. Evler yıkıldı, arabalar havaya uçtu. Bu yargı kararlarına verilen en sert cevaptı.

Verilen tepkiye bakılırsa, Avrupalı parlamenter ve devlet adamları da Türk yargısının aldığı kararları beğenmemiş. Tepkileri o kadar büyük ki, olayı Türkiye’yi açıkça tehdit ettiler. Belçika ise PKK’yı terör örgütü olarak görmediğini, bu örgütün haklı bir silahlı mücadele yürüttüğünü ilân etti.

Yıllardır Türkiye’yi parçalamaya çalışan AB’nin bu tepkisini anlamak mümkün. Kendi projelerinin gereğini yapıyorlar. Anlaşılmayan tepki ise Kılıçdaroğlu’ndan geldi.

Kılıçdaroğlu’na göre seçilenler gene seçim ile gitmeliymiş. Yargı yolu ile görevlerinden uzaklaştırılması demokrasiye aykırıymış.  Bunu diyen Kılıçdaroğlu yıllardır milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasını savunuyordu. Dokunulmazlık neden kaldırılır? Milletvekili hakkında bir suçlama varsa yargılansın diye.

Anlaşılan şu ki, Kılıçdaroğlu dokunulmazlık kalksın ama sadece kendi sevmedikleri milletvekilleri yargılansın, sevip desteklediklerine ise yargı dokunmasın istiyor. Peki! Nerde kaldı yargı önünde eşitlik?

HDP’li milletvekillerinin seçimle geldikleri de tartışmalı. Bana kalırsa bunlar seçimle değil, kalişnikofla, roketle, bombayla geldiler. Gelişleri demokratik değildi ki gidişleri de demokratik usullerle olsun. Suç işleye işleye geldiler, yaptıklarının hesabını verip gidecekler.

Şu bir gerçek. ABD ve AB biz bölmek ve güneydoğumuzu bizden koparmak istiyor. Bunun için de PKK’yı kullanıyor, destekliyor. PKK da bu destekle askerlerimizi, polislerimizi, korucularımızı, masum insanları öldürüyor. Kentleri harabeye çeviriyor.

PKK bunu yapıyor da peki siyasi desteği kimden alıyor? HDP’ye gerçek bir siyasi parti diyebilir miyiz? Asla diyemeyiz. PKK ile HDP’nin farklı olduğu yanlar ise sınırlı: PKK dağda, HDP şehirde yaşıyor. PKK’nın elinde silah var, HDP’nin boynunda kravat veya fular var.

CHP KENDİNE GELMELİDİR

CHP bu tavrıyla artık Atatürk’ün kurduğu parti olma özelliğini iyice yitirmiştir. Atatürk’ü rehber edinen, ben Atatürkçüyüm diyen hiç kimsenin vatan ve millet bütünlüğünü tehdit eden, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya çalışan FETO gibi, PKK gibi emperyalistlerin maşası terör örgütlerinin arkasında durmaya hakkı yoktur.

PKK ve FETO’nun “koruma görevlisi” olmak CHP’ye mi kaldı?

Atatürkçüyüm diyenler emperyalistlerin Türkiye’deki piyonu olamaz; olanları da destekleyemez.

Yılardır oynanan bu “İleri demokrasi”, “insan hakları” oyununa da Artık CHP son versin. Bu yüce kavramları, Türkiye’yi etnik kimlikleri ön plana çıkararak bölme girişimlerine alet etmesin.


Demokrasi de, insan hakları da Türkiye Cumhuriyeti kurucu iradenin belirlediği ilkeler çerçevesinde yaşarsa var olur. Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinde vatan bütünlüğü, milli birlik ve milli egemenlik vardır. CHP’ye düşen görev öncelikle vatanı, milli birliği ve milli egemenliği savunmaktır. 

Hiç yorum yok: