14 Kasım 2016 Pazartesi

TÜRİYE’NİN DURUMU VE PARTİLER

Patlayan bombalar, kaybolan canlar, yitirilen evlatlar, yıkılan evler ve harap olan kentler. Bunlar gün gibi ortada ama insanların kafası karışık.

Kim ne yapıyor? Bütün bunlar ne için oluyor? Amaç ne? Hedef ne?

Bu sorulara doğru cevaplar veremeyen, olaylara doğru teşhis koyamaz ve doğru teşhis koyamadığı için de yanlış söylemlerde bulunur, yanlış yerde durur ve yanlış eylemler yapar.

Oysa cevaplar çok net:

Bombalar patlıyor, insanlar ölüyor çünkü bir saldırı var. ABD, AB ve İsrail önderliğinde Batı emperyalizmi Türkiye’ye saldırıyor. Üniformalı askerleri ile saldırmadığı için halkımız düşmanını bilemiyor.

Emperyalizmin amacı belli; Türkiye’yi bölmek ve bizim güneydoğumuzu da içine alan bir ikinci İsrail devletini kurmak istiyor. Bunun için saldırıyor. PKK’yı, FETO’yu, IŞİD’i bunun için kullanıyor.  

15 Temmuz’u takip eden günlerde FETO’nun askeri kanadı büyük darbe aldı. ABD’nin savaşacak askeri kalmadı. PKK ise direniyor. Amerikan destekli PKK/PYD ise Suriye’nin kuzeyinde kukla devlet kurmak için varlığını ve eylemlerini sürdürüyor.

Türkiye emperyalizme karşı savaşırken partilerin durumu ise şöyle:

AKP

AKP, bu mücadelede affedilmez hatalar yaptı. Emperyalistlerin maşası bu üç örgütün büyümesi ve güçlenmesi AKP’nin yanlış politikaları sonucu gerçekleşti. Ülke bölünme noktasına gelince ve partinin oyları düşünce AKP tavır ve eylem değiştirdi.

24 Temmuz 2015’den itibaren TSK, emniyet güçleri ve korucularımız PKK’ya karşı büyük bir mücadele başlattı. Bu mücadele çok başarılı bir şekilde devem ediyor. Yöre halkının de devletine ve milli birliğe sahip çıkması mücadeleyi kolaylaştırıyor.

Vatan savaşı bütün hızıyla devam ederken, Erdoğan ve AKP iktidarı ordumuzu yıpratacak kararları uygulamaya koyuyor. Milli birliğe çok ihtiyacımız olmasına rağmen başkanlık dayatması ile milleti bölüyor.

Ülke bu hale iktidarın yetkisi az olduğu için değil, tam tersi, devletin tüm yetkilerini tek bir kimsenin kullanmaya kalkmasından dolayı geldi. Şimdi aynı kişi başkanlık istiyor.

Başkanlık konusundaki bu ısrar ve Erdoğan’ın ve AKP’nin bugüne kadarki uygulamaları göz önüne alındığında, ülke bir dikta yönetimine mi gidiyor endişesi halk içinde yaygınlaşıyor.

CHP

CHP ise çok büyük yanlışlıklar içinde çırpınıyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni ve demokrasiyi koruyacağım diyor ama Cumhuriyet’in de demokrasinin de en büyük düşmanı olan FETO ve PKK/HDP’yi koruyor. 15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye’ye Amerikancı bir faşist yönetimin gelmesi için yapıldığını bir türlü anlamıyor.

Bir yandan milletvekili dokunulmazlıkları kalksın, milletvekilleri de yargı önünde hesap versin diyor; diğer yandan yargı kararı ile HDP’liler tutuklanınca seçimle gelen seçimle gitmelidir diyor. HDP’lilerin PKK’nın siyasi kanadı olduğunu, bu milletvekillerinin dağdaki terörist kadar tehlikeli olduğunu halktan gizlemeye çalışıyor.

CHP, Cumhuriyet’i ve demokrasiyi korumak istiyorsa, TSK’nin, emniyet güçlerinin ve yargının FETO’yu ve PKK’yı bitirmek için yürüttüğü savaşa destek olmalıdır. İktidarda AKP’nin olması, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması ise destek vermeye engel olmamalıdır. Şunu da kabul etsin ki, HDP’li milletvekillerinin tutuklanmaları, demokrasiyi ve Cumhuriyeti korumak içindir.

MHP

MHP ise büyük çalkantılar içinde. PKK ve FETO konusunda tutarlı davranmasına rağmen başkanlık konusunda ne istediğini bilmeyen bir görünüm veriyor.

Başkanlık konusu ülkenin gündeminden çıkmışken konuyu tekrar gündeme neden taşıdığı hala anlaşılamadı. Bir yandan parlamenter sitemi savunurken diğer yandan başkanlık sistemimin istiyormuş gibi davranıyor.

MHP, bu başkanlık konusunda en kısa zamanda kesin bir tavır almalı ve bu konuyu ülke gündeminden çıkarmalıdır. Aksi halde, MHP’nin ülkeyi Erdoğan’a teslim etmek istediğinde dair kanaat giderek yaygınlaşacaktır ve bu da MHP’nin sonu olacaktır.

Ülkemiz emperyalizme karşı büyük bir savaş veriyor. Bu savaş ancak milli cephenin güçlenmesi ile kazanılır. Tüm partilere düşen görev, bu milli cephenin güçlenmesi için gayret sarf etmektir.  


Unutmayalım ki, vatanımız da Cumhuriyetimiz de demokrasimiz de FETO ve PKK’nın askeri, sivil, siyasi tüm kanatları ile yok edilmesi ile korunur.  

Hiç yorum yok: