28 Kasım 2016 Pazartesi

HANGİ BATI?

Avrupa Parlamentosu’nun üyelik müzakereleri ile ilgili kararından sonra oluşan tepkileri dikkatle incelemek lazım. Bu tepkilerden “Batı” yanlılarının kimler ve hangi çevreler olduğu hemen anlaşıldı.

Karardan ve Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) yakınlaşmasından rahatsızlık duyanlar feryada başladı. Türkiye batıdan kopamazmış, yüzünü batıdan çeviremezmiş. Gerekçe de şu; Atatürk yüzü hep batıya dönükmüş.

Atatürk yüzünü batıya bir kere döndü ve batının kapitalist ve emperyalist devletlerine karşı bağımsızlık ve egemenlik savaşı verdi. Daha sonra ise, yüzü hep doğunun “mazlum devletleri” ne dönüktü.  Atatürk’ün şu sözlerine dikkatinizi çekerim:

«... biz Batı emperyalizmine karşı yalnız ve kurtuluş ve bağımsızlığımızı korumakla iktifa etmiyoruz; aynı zamanda Batı emperyalistlerinin, güçleri ve bilinen vasıtalarıyla Türk milletini emperyalizme vasıta olarak kullanmak istemelerine de engel oluyoruz. Bununla bütün insanlığa hizmet ettiğimize inanıyoruz....”

“... Türkiye'nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı belki daha kısa, daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi. Türkiye azim ve mühim bir gayret sarf ediyor. Çünkü müdafaa ettiği, bütün mazlum milletlerin, bütün şarkın davasıdır ve bunu nihayete getirinceye kadar Türkiye, kendisiyle beraber olan Şark milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir...”

“...Şarktan şimdi doğacak olan güneşe bakınız! Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün şark milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. İstiklâl ve hürriyetine kavuşacak olan çok kardeş millet vardır.

“... müstemlekecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı hakim olacaktır...”

Demek ki, Atatürk, zalimler, mazlumlar kutuplaşmasında Türkiye’nin yerini çok kesin belirlemiştir: Türkiye, Avrupalı değil, Asyalıdır.

Şimdi bu batıcılara Attila İlhan gibi sormak lazım: “Hangi Batı?”


Yüzyıllardır doğuyu ve güneyi sömüren; milyonlarca insanın ölümüne, evinden yuvasından göç etmesine sebep olan; topraklarını, toprak altı zenginliklerini, emeklerini ellerinden yok pahasına veya zorla alan; kana ve göz yaşına doymayan “batı” mı? Yüzümüzü bu batıya mı döndüreceğiz?

Hiç yorum yok: