TÜRKİYE’NİN YÜZÜ
"AB'deki ekonomik entegrasyon ve ortağı olan ülkelerde
yaratacağı kalkınma ve refah imkanı Şangay denen yapıda yok. Bir kez daha
gerçeğin ifade edilmediği, hamaset üzerine inşa edilmiş bir siyasetle karşı
karşıyayız. Türkiye'nin yönü bellidir. Türkiye'yi kalkınmaya, refaha taşıyacak
olan yüzünü asla Batı'dan geri çevirmeyen bir gelecektir."
Bu sözler CHP sözcüsü sayın Selin Sayek Böke’ye ait.
Osmanlı’dan bu yana Batı’nın yaptığı bunca kötülüğe rağmen hala “batı”dan
kalkınmak ve refaha erişmek için medet umuyor.
Üzücü olan da şu; Selin Sayek Böke’nin sözcülüğünü yaptığı
CHP’nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk’ün ömrü Osmanlı’yı yıllar boyu
sömüren ve sonunda parçalayıp yok eden batı emperyalizmi ile mücadele ederek geçmiştir.
Türkiye’nin yüzünü batıya İnönü döndürmüştür. Emperyalizmin tıkıcı etkisi de bu dönemden
sonra artmıştır.
TARİHE BAKMAK GEREK
Batının milletimize verdiği zararları anlamak için
Osmanlı’nın son yıllarına bakmak gerek.
Sanayi devriminden sonra, batılı devletler arası
mücadelelerde, sanayileşme temeline dayalı politikalar yönetimlere hâkim oldu.
Bir yandan sanayileşme hız kazanırken diğer yandan iç ticaret geliştirildi. Dış
ticaret ülkelerin çıkarlarına göre yeniden düzenlendi. Elçiler yalnız siyasi
değil, ekonomik ve ticari ilişkileri de ustalıkla yürütecek kişilerden seçildi.
Sanayileşmenin artması ham madde ve Pazar ihtiyacını da
artırdı. Batının emperyalist ülkeleri gözünü doğuya dikti. Doğuda zengin
petrol, kömür ve sanayi için gerekli ham madde kaynakları vardı. Bu ülkelerde
batı için iyi bir pazar oluşturuyordu.
Hem Pazar hem de ham madde kaynaklarına sahip coğrafyanın en
önemli devleti ise Osmanlı devleti idi.
1800’lü yılların başından itibaren batılı ülkeler kendi
gümrük vergilerini artırmaya başladı. Özellikle İngilizlerin telkinleriyle
Osmanlı devleti gümrük vergilerini düşürdü. Özellikle 1838 Baltalimanı
antlaşması İngiltere’yi Osmanlı devleti içinde çok imtiyazlı hale getirdi.
Osmanlı ülkesi İngiliz malları ile doldu.
Osmanlı devletinin yüzü batıya dönük yöneticileri, batılı
devletlerin telkinleri ile, ithalatı serbest bıraktı, ihracatı zorlaştırdı ve
hatta yasakladı. Oysa bu sıralarda batılı ülkeler gümrük vergilerini yükseltti,
hatta yasakladı, ihracatı teşvik etti.
Bu sömürü düzeni devam ettikçe başta Osmanlı devleti olmak
üzere, yüzünü batıya dönmüş ve batılı güçlerin telkin ve tavsiyeleri ile
yönetilen doğulu ülkeler fakirleşti, batılı ülkeler ise zenginleşti.
Batılı emperyalist ülkeler arasında çıkar çatışmaları
artınca sıra Osmanlı’nın parçalanmasına paylaşılmasına geldi. İngilizler zengin petrol ve ham madde
kaynaklarından yararlanmak ve Hindistan yolunu güvenceye almak için Osmanlı
devleti içindeki Türk olmayan unsurlar arasında etnik milliyetçilik fikrini
yaymaya başladı. Araplar büyük bir Arap devleti kurmalarını telkin etti. Amaç
Osmanlı devletini parçalamaktı.
Osmanlı topraklarına ve zenginliklerine sadece İngiltere
değil, Almanya, Fransa ve Rusya da göz dikmişti. I. Cihan Harbi bir bakıma
Osmanlı devletinin paylaşım savaşı oldu. Yıllarca yüzünü batıya dönen ve batılı
devletlerin telkin ve tavsiyeleri ile yönetilen Osmanlı yıkıldı ve yok oldu.
ATATÜRK’ÜN YÜZÜ
DOĞUYA DÖNÜKTÜ
Yıkılıp harap olan Osmanlı devletinin yerine Türkiye
Cumhuriyeti’nin kurulması batılı güçlere verilen bağımsızlık savaşının
sonucudur. Bu savaş doğunun diğer mazlum ülkelerine de örnek olmuştur.
Bu savaşın amacının büyüklüğü Atatürk’ün şu sözlerinde
açıkça görülüyor.
«... biz Batı emperyalizmine karşı yalnız ve kurtuluş ve
bağımsızlığımızı korumakla iktifa etmiyoruz; aynı zamanda Batı
emperyalistlerinin, güçleri ve bilinen vasıtalarıyla Türk milletini
emperyalizme vasıta olarak kullanmak istemelerine de engel oluyoruz. Bununla
bütün insanlığa hizmet ettiğimiz inanıyoruz...”
“... Türkiye'nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve
hesabına olsaydı belki daha kısa, daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi.
Türkiye azim ve mühim bir gayret sarf ediyor. Çünkü müdafaa
ettiği, bütün mazlum milletlerin, bütün şarkın davasıdır ve bunu nihayete
getirinceye kadar Türkiye, kendisiyle beraber olan Şark milletlerinin beraber
yürüyeceğinden emindir...”
“...Şarktan şimdi doğacak olan güneşe bakınız! Bugün günün
ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün şark milletlerinin de uyanışlarını
öyle görüyorum. İstiklâl ve hürriyetine kavuşacak olan çok kardeş millet
vardır.”
Türkiye yüzünü batıdan çevirip bağımsızlığına kavuşunca ve
mili egemenliğini sağlayınca sömürüye son vermiş ve hızla sanayileşmeye
başlamış ve refah düzeyini yükseltmiştir.
YÜZÜMÜZÜ BATI’YA ÇEVİRİNCE
Ne yazık ki, batının telkinlerinden uzak ve yüzü batıya
dönük olmayan politikaların İnönü dönemi ile birlikte sona ermesi, Türkiye’yi
bölünmeye namzet, ekonomisi borç batağına girmiş, batılı güçlerin sömürdüğü bir
ülke haline getirdi.
Sömürdükleri yetmiyormuş gibi PKK’yı kullanarak ülkeyi
bölmeye de çabalıyorlar. Dün Osmanlı’ya yaptıklarını bugün bize yapıyorlar.
Bu tarihi güncel gerçekler ortada iken hala “Türkiye'nin
yönü bellidir. Türkiye'yi kalkınmaya, refaha taşıyacak olan yüzünü asla
Batı'dan geri çevirmeyen bir gelecektir." demek CHP sözcüsüne hiç
yakışmıyor.
CHP, bu hali ile
Atatürk’ün partisi olmaktan ne kadar uzaklaştığını da belli ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder