23 Kasım 2016 Çarşamba

TÜRKİYE’NİN YÜZÜ

"AB'deki ekonomik entegrasyon ve ortağı olan ülkelerde yaratacağı kalkınma ve refah imkanı Şangay denen yapıda yok. Bir kez daha gerçeğin ifade edilmediği, hamaset üzerine inşa edilmiş bir siyasetle karşı karşıyayız. Türkiye'nin yönü bellidir. Türkiye'yi kalkınmaya, refaha taşıyacak olan yüzünü asla Batı'dan geri çevirmeyen bir gelecektir."

Bu sözler CHP sözcüsü sayın Selin Sayek Böke’ye ait. Osmanlı’dan bu yana Batı’nın yaptığı bunca kötülüğe rağmen hala “batı”dan kalkınmak ve refaha erişmek için medet umuyor.

Üzücü olan da şu; Selin Sayek Böke’nin sözcülüğünü yaptığı CHP’nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk’ün ömrü Osmanlı’yı yıllar boyu sömüren ve sonunda parçalayıp yok eden batı emperyalizmi ile mücadele ederek geçmiştir.

Türkiye’nin yüzünü batıya İnönü döndürmüştür.  Emperyalizmin tıkıcı etkisi de bu dönemden sonra artmıştır.

TARİHE BAKMAK GEREK

Batının milletimize verdiği zararları anlamak için Osmanlı’nın son yıllarına bakmak gerek.

Sanayi devriminden sonra, batılı devletler arası mücadelelerde, sanayileşme temeline dayalı politikalar yönetimlere hâkim oldu. Bir yandan sanayileşme hız kazanırken diğer yandan iç ticaret geliştirildi. Dış ticaret ülkelerin çıkarlarına göre yeniden düzenlendi. Elçiler yalnız siyasi değil, ekonomik ve ticari ilişkileri de ustalıkla yürütecek kişilerden seçildi.

Sanayileşmenin artması ham madde ve Pazar ihtiyacını da artırdı. Batının emperyalist ülkeleri gözünü doğuya dikti. Doğuda zengin petrol, kömür ve sanayi için gerekli ham madde kaynakları vardı. Bu ülkelerde batı için iyi bir pazar oluşturuyordu.

Hem Pazar hem de ham madde kaynaklarına sahip coğrafyanın en önemli devleti ise Osmanlı devleti idi.

1800’lü yılların başından itibaren batılı ülkeler kendi gümrük vergilerini artırmaya başladı. Özellikle İngilizlerin telkinleriyle Osmanlı devleti gümrük vergilerini düşürdü. Özellikle 1838 Baltalimanı antlaşması İngiltere’yi Osmanlı devleti içinde çok imtiyazlı hale getirdi. Osmanlı ülkesi İngiliz malları ile doldu.  

Osmanlı devletinin yüzü batıya dönük yöneticileri, batılı devletlerin telkinleri ile, ithalatı serbest bıraktı, ihracatı zorlaştırdı ve hatta yasakladı. Oysa bu sıralarda batılı ülkeler gümrük vergilerini yükseltti, hatta yasakladı, ihracatı teşvik etti.

Bu sömürü düzeni devam ettikçe başta Osmanlı devleti olmak üzere, yüzünü batıya dönmüş ve batılı güçlerin telkin ve tavsiyeleri ile yönetilen doğulu ülkeler fakirleşti, batılı ülkeler ise zenginleşti.

Batılı emperyalist ülkeler arasında çıkar çatışmaları artınca sıra Osmanlı’nın parçalanmasına paylaşılmasına geldi.  İngilizler zengin petrol ve ham madde kaynaklarından yararlanmak ve Hindistan yolunu güvenceye almak için Osmanlı devleti içindeki Türk olmayan unsurlar arasında etnik milliyetçilik fikrini yaymaya başladı. Araplar büyük bir Arap devleti kurmalarını telkin etti. Amaç Osmanlı devletini parçalamaktı.



Osmanlı topraklarına ve zenginliklerine sadece İngiltere değil, Almanya, Fransa ve Rusya da göz dikmişti. I. Cihan Harbi bir bakıma Osmanlı devletinin paylaşım savaşı oldu. Yıllarca yüzünü batıya dönen ve batılı devletlerin telkin ve tavsiyeleri ile yönetilen Osmanlı yıkıldı ve yok oldu.

ATATÜRK’ÜN YÜZÜ DOĞUYA DÖNÜKTÜ

Yıkılıp harap olan Osmanlı devletinin yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması batılı güçlere verilen bağımsızlık savaşının sonucudur. Bu savaş doğunun diğer mazlum ülkelerine de örnek olmuştur.

Bu savaşın amacının büyüklüğü Atatürk’ün şu sözlerinde açıkça görülüyor.

«... biz Batı emperyalizmine karşı yalnız ve kurtuluş ve bağımsızlığımızı korumakla iktifa etmiyoruz; aynı zamanda Batı emperyalistlerinin, güçleri ve bilinen vasıtalarıyla Türk milletini emperyalizme vasıta olarak kullanmak istemelerine de engel oluyoruz. Bununla bütün insanlığa hizmet ettiğimiz inanıyoruz...”

“... Türkiye'nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı belki daha kısa, daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi.
Türkiye azim ve mühim bir gayret sarf ediyor. Çünkü müdafaa ettiği, bütün mazlum milletlerin, bütün şarkın davasıdır ve bunu nihayete getirinceye kadar Türkiye, kendisiyle beraber olan Şark milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir...”

“...Şarktan şimdi doğacak olan güneşe bakınız! Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün şark milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. İstiklâl ve hürriyetine kavuşacak olan çok kardeş millet vardır.”

Türkiye yüzünü batıdan çevirip bağımsızlığına kavuşunca ve mili egemenliğini sağlayınca sömürüye son vermiş ve hızla sanayileşmeye başlamış ve refah düzeyini yükseltmiştir.

YÜZÜMÜZÜ  BATI’YA ÇEVİRİNCE

Ne yazık ki, batının telkinlerinden uzak ve yüzü batıya dönük olmayan politikaların İnönü dönemi ile birlikte sona ermesi, Türkiye’yi bölünmeye namzet, ekonomisi borç batağına girmiş, batılı güçlerin sömürdüğü bir ülke haline getirdi.

Sömürdükleri yetmiyormuş gibi PKK’yı kullanarak ülkeyi bölmeye de çabalıyorlar. Dün Osmanlı’ya yaptıklarını bugün bize yapıyorlar.

Bu tarihi güncel gerçekler ortada iken hala “Türkiye'nin yönü bellidir. Türkiye'yi kalkınmaya, refaha taşıyacak olan yüzünü asla Batı'dan geri çevirmeyen bir gelecektir." demek CHP sözcüsüne hiç yakışmıyor.


 CHP, bu hali ile Atatürk’ün partisi olmaktan ne kadar uzaklaştığını da belli ediyor.

Hiç yorum yok: