31 Ekim 2016 Pazartesi

BAŞKANLIK SİSTEMİ VE BÜYÜK İTİRAF

Başbakan Binali Yıldırım bir itirafta bulunmuş; başkanlık sistemi gelmezse Türkiye bölünür demiş. Bu çok acı bir itiraftır. 14 yılın sonunda Erdoğan’ın ve AKP iktidarının 14 yılın sonunda Türkiye’yi bölünme aşamasına getirdiğinin itirafıdır.

Türkiye bu aşamaya geldiyse bunun suçu parlamenter siteme değil, tek adam egemenliğine aittir. Yıllardır Türkiye’yi tek adam yönetmektedir. Şimdi istenen de bu tek adamın yetkilerinin daha da artırılmasıdır. Garip olan da şudur: Tek adam egemenliğini isteyenler daha dün milleti “milli irade” mitinglerine davet ediyordu. Demek ki bunların millet egemenliğinden kastettiği şey millet egemenliği değil, millete egemen olmakmış.

Başbakan bu tehditlerden vaz geçsin. Türkiye’yi bölmeye hiç kimsenin gücü yetmez. Boşuna halkı korkutmaya kalkmasın.

KANDIRILAN BİR BAŞKAN

Unutmayalım ki, Erdoğan defalarca kandırıldığını itiraf etti. Başkan olursa kim bilir daha kimlere kanacak ve Türkiye’yi daha kim bilir ne badirelere sokacak.

Dünya tarihinde demokrasi yolu ile başa gelip diktatör olan çok lider gördü. Bunlar için en iyi örnek Hitler’dir. Hitler’in hayatı diğer diktatörlerin hayatına çok benzer. Hitler’in nasıl diktatör olduğu bilinirse, başkanlık sisteminin neden istendiği de daha iyi anlaşılır.

Diktatör olmak isteyenlerin hayatı ile Hitler’in hayatındaki benzerliklere dikkatinizi çekmek isterim.

HİTLER’İN HİKAYESİ

Hitler, Nasyonel Sosyalist işçi Partisi (Nazi) başkanlığına geldikten sonra yaptığı bir konuşmadan dolayı halkı şiddet kullanmasını tahrik ettiği için hapse mahkûm olmuş. Hapishanede imtiyazlı bir muamele görmüş. Ona nehre bakan bir oda verilmiş. Misafirlerini odasında kabul edebiliyormuş.

Hitler iktidara gelir gelmez, ilk hedefi kadrolaşarak devletin bütün kurumlarını etkisi altına almak olmuş. Yargıyı kontrol altına alarak muhalifleri tutuklatmaya başlamış. Özel Halk Mahkemeleri kurmuş ve bu mahkemelerden istediği kararları çıkartmış.

5 Mart tarihinde yapılmış olan seçimlerde devletin bütün imkanlarını Nazi Partisi lehine kullanmış ve oyunu çok artırmış.

İktidarını diktatörlüğe dönüştürmek için iş adamlarına çok baskı uygulamış. Krupp vasıtasıyla iş adamlarına “Ya siz bu parayı vereceksiniz veya bu parayı biz sizden zorla alacağız” diye mesaj yollamış ve iş adamlarında büyük miktarlarda maddi destek almış.


Hitler hem başbakan hem de devlet başkanı yetkilerinin kendisinde olmasını çok istemiş. Devlet başkanı Hindenburg ölünce, yapılan bir halk oylaması ile Hitler hem devlet başkanı hem de başbakan konumuna gelmiş.

Hitler de kamuoyunu etkilemek için basının çok büyük güce sahip olduğunu biliyormuş. Bu nedenle kendisine yardım etmeye hazır iş adamlarının desteğini alarak gazetelerin çoğuna hâkim olmuş. Kendisini destekleyen gazetelerin tirajı hızla artmış ve günlük 30 milyona ulaşmış.

Sanat dünyasını da baskı altına almış. Büyük bestecilere sansür uygulamış; orkestra şeflerinin işine son vermiş.

Hitler dini inançları kendi lehine kullanmış. Katolik kiliselerine baskı uygulamış.  Protestanların kendi rejimini desteklemesini sağlamış. Hitler din ve vicdan özgürlüğüne ve laikliğe karşıymış. Mezhep ayrılıklarından faydalanmış.

Kadın erkek eşitliliğine karşıymış.  Ona göre kadının görevi evde oturup çocuk yetiştirmekmiş.

DİKTATÖRLERİN SONU

Hitler diktatör olmuş ama sonu hiç iyi olmamış.  Milyonlarca cana kasteden Hitler sonunda kendi canına da kıyarak intihar etmiş.

Hitler’in bu hikayesini halkımız ve siyasetçilerimiz iyi değerlendirmelidir. Başkanlık sitemi kaygan ve eğik bir düzlemdir. Türkiye bu düzleme gelirse, devlet yönetimi en sonunda diktatörlüğe kadar gider.


Diktatör heveslileri de şunu hiç unutmasınlar ki, diktatörlerin sonu hiç iyi olmamış. Çoğu halkın ayaklanması sonucu asılarak veya linç edilerek öldürülmüş.  

Hiç yorum yok: