KİME KARŞI SAVAŞIYORUZ?
Gene bombalı saldırı, gene evlatsız kalan anneler, babalar,
gene eşsiz kalan nişanlılar, kalan kadılar. Askeriyle, siviliyle 18 şahidimiz
var.
Gazetelere bakıyoruz, şehit haberleri, obüsler, tanklar,
roketler, yıkılan evler ve yuvalar… Bir savaşın ortasındayız. Vatan savaşı
veriyoruz. Ya topraklar sahip çıkacağız ya da vatan topraklarını emperyalizmin
egemenliğine terk edeceğiz.
Savaşıyoruz, vatanımız savunuyoruz, haysiyetimiz savunuyoruz,
onurumuzu savunuyoruz ama kime karşı savaştığımızı ne biçimde söylemiyoruz.
FETO’ya karşı, PKK/PYD’ye karşı, IŞİD’e karşı savaşıyoruz deniyor. Yanlış, biz
Amerika’ya karşı, İsrail’e karşı ve tüm Atlantik sistemine karşı vatan
savunması yapıyoruz.
Çanakkale’de biz ANZAK’larla göğüs göğüse mücadele ettik ama
diyebilir miyiz ki biz ANZAK’larla savaştık, hayır biz İngilizlerle,
Fransızlarla, İtilaf devletleri ile savaştık.
FETO, PKK/PYD ve IŞİD batı sisteminin piyonlarıdır.
Emperyalist emellerine ulaşmak isteyen bu güçler artık kendi askerlerini değil,
terör örgütlerini, paralı askerlerini kullanıyor. Onun için bu savaşlara “vekâlet
savaşları” deniyor.
Vekilde belli, müvekkil de belli ama müvekkilin adı yeteri
kadar telaffuz edilmiyor.
O halde bugünkü vatan savaşının da adını net olarak ortaya
koyalım ve mücadelemizi bu gerçeğe göre düzenleyelim. Müttefiklerimizi bu gerçeğe göre
belirleyelim.
İKTİDAR VE MUHALEFETİN YANLIŞLIKLARI
Kahramanlarımız kentlerde, dağlarda, kırlarda can siperane bir
mücadele yürütürken maalesef siyasilerimiz ve medyamız yapılması gerekenleri
yapmada eksiklik ve yanlışlıklar içindeler.
Bugünkü durumdan elbette en büyük sorumlu AKP iktidarı ve
Erdoğan’dır. İktidar, yıllarca açılım adı altında, çözüm süreci adı altında bir
politika izledi. Bu sürecin sonunda bitme noktasına gelen PKK güçlendi, yığınak
yaptı, silahlandı ve bugünkü durumuna geldi. Bu yanlışlıkların gün gelir hesabı
sorulu. Şimdi PKK ile mücadele etmesi geçmişini temizlemez.
Biz bir yandan ABD savaşıyoruz, diğer yandan ABD ile
birlikte Musul’a müdahale etme planlarını tartışıyoruz. İncirlik üssünden
kalkan uçaklar PYD’ye ve diğer terör örgütlerine mühimmat taşıyor. Buradan
kalkıp giden Amerikan özel birlikleri PYD militanlarını eğitiyor. Bunlar
bilinen gerçekler ama İncirlik hala açık ve Amerika’nın hizmetinde. Diyarbakır’da
ve birçok yerde hala ABD’li askerler var.
Bu savaşı kazanmak için bölgesel işbirliği şart ama bu
konuda iktidar yeterli adımları atamıyor. Rusya ile yakınlaşmamız iyi bir adım
oldu ama hala Atlantik sitemi içinde kalarak vatan savaşını kazanacağımızı
sanıyoruz.
Kılıçdaroğlu da terörü lanetliyor ama teröre karşı sunduğu
çare en azından komik. Teröristlere sesleniyor, terör ile bir yere varamazsınız
gelin isteklerinizi TBMM’de demokratik yollardan anlatın diyor.
Demek ki Kılıçdaroğlu teröristlerin ve arkasındaki egemen
güçlerin ne istediğini bilmiyor, biz söyleyelim:
Sayın Kılıçdaroğlu, teröristler ve arkalarındaki güçler
bizden toprak istiyor, toprak. Yani vatanımızın bir parçasında ayrı bir devlet
kurmak istiyorlar. İkinci İsrail devletini kurmak istiyorlar. Şimdi bunları
demokratik yollardan söylerlerse razı mı olacağız?
Türkiye ne PKK ile ne FETO ile ne de ABD ve diğer
devletlerle toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının pazarlığını yapmaz,
yapamaz.
Bu mücadele bir vatan savaşıdır, tüm siyasilerimiz bu
gerçeği bilmeli ve tutumlarını ona göre belirlemelidir. Cepheler ortaya çıkmıştır:
Türkiye cephesi ve Emperyalistlerin cephesi. Herkes bu gerçeğe göre mevziini
belirlemelidir.
Bu mücadele yanlışlık kaldırmaz ve Türk Milleti gün gelir
yanlışlık yapanlardan hesabını sorar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder