10 Ekim 2016 Pazartesi

KİME KARŞI SAVAŞIYORUZ?

Gene bombalı saldırı, gene evlatsız kalan anneler, babalar, gene eşsiz kalan nişanlılar, kalan kadılar. Askeriyle, siviliyle 18 şahidimiz var.

Gazetelere bakıyoruz, şehit haberleri, obüsler, tanklar, roketler, yıkılan evler ve yuvalar… Bir savaşın ortasındayız. Vatan savaşı veriyoruz. Ya topraklar sahip çıkacağız ya da vatan topraklarını emperyalizmin egemenliğine terk edeceğiz.

Savaşıyoruz, vatanımız savunuyoruz, haysiyetimiz savunuyoruz, onurumuzu savunuyoruz ama kime karşı savaştığımızı ne biçimde söylemiyoruz. FETO’ya karşı, PKK/PYD’ye karşı, IŞİD’e karşı savaşıyoruz deniyor. Yanlış, biz Amerika’ya karşı, İsrail’e karşı ve tüm Atlantik sistemine karşı vatan savunması yapıyoruz.

Çanakkale’de biz ANZAK’larla göğüs göğüse mücadele ettik ama diyebilir miyiz ki biz ANZAK’larla savaştık, hayır biz İngilizlerle, Fransızlarla, İtilaf devletleri ile savaştık.

FETO, PKK/PYD ve IŞİD batı sisteminin piyonlarıdır. Emperyalist emellerine ulaşmak isteyen bu güçler artık kendi askerlerini değil, terör örgütlerini, paralı askerlerini kullanıyor. Onun için bu savaşlara “vekâlet savaşları” deniyor.

Vekilde belli, müvekkil de belli ama müvekkilin adı yeteri kadar telaffuz edilmiyor.

O halde bugünkü vatan savaşının da adını net olarak ortaya koyalım ve mücadelemizi bu gerçeğe göre düzenleyelim.  Müttefiklerimizi bu gerçeğe göre belirleyelim.  

İKTİDAR VE MUHALEFETİN YANLIŞLIKLARI

Kahramanlarımız kentlerde, dağlarda, kırlarda can siperane bir mücadele yürütürken maalesef siyasilerimiz ve medyamız yapılması gerekenleri yapmada eksiklik ve yanlışlıklar içindeler.

Bugünkü durumdan elbette en büyük sorumlu AKP iktidarı ve Erdoğan’dır. İktidar, yıllarca açılım adı altında, çözüm süreci adı altında bir politika izledi. Bu sürecin sonunda bitme noktasına gelen PKK güçlendi, yığınak yaptı, silahlandı ve bugünkü durumuna geldi. Bu yanlışlıkların gün gelir hesabı sorulu. Şimdi PKK ile mücadele etmesi geçmişini temizlemez.

Biz bir yandan ABD savaşıyoruz, diğer yandan ABD ile birlikte Musul’a müdahale etme planlarını tartışıyoruz. İncirlik üssünden kalkan uçaklar PYD’ye ve diğer terör örgütlerine mühimmat taşıyor. Buradan kalkıp giden Amerikan özel birlikleri PYD militanlarını eğitiyor. Bunlar bilinen gerçekler ama İncirlik hala açık ve Amerika’nın hizmetinde. Diyarbakır’da ve birçok yerde hala ABD’li askerler var.

Bu savaşı kazanmak için bölgesel işbirliği şart ama bu konuda iktidar yeterli adımları atamıyor. Rusya ile yakınlaşmamız iyi bir adım oldu ama hala Atlantik sitemi içinde kalarak vatan savaşını kazanacağımızı sanıyoruz.

Kılıçdaroğlu da terörü lanetliyor ama teröre karşı sunduğu çare en azından komik. Teröristlere sesleniyor, terör ile bir yere varamazsınız gelin isteklerinizi TBMM’de demokratik yollardan anlatın diyor. 

Demek ki Kılıçdaroğlu teröristlerin ve arkasındaki egemen güçlerin ne istediğini bilmiyor, biz söyleyelim:

Sayın Kılıçdaroğlu, teröristler ve arkalarındaki güçler bizden toprak istiyor, toprak. Yani vatanımızın bir parçasında ayrı bir devlet kurmak istiyorlar. İkinci İsrail devletini kurmak istiyorlar. Şimdi bunları demokratik yollardan söylerlerse razı mı olacağız?

Türkiye ne PKK ile ne FETO ile ne de ABD ve diğer devletlerle toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının pazarlığını yapmaz, yapamaz.

Bu mücadele bir vatan savaşıdır, tüm siyasilerimiz bu gerçeği bilmeli ve tutumlarını ona göre belirlemelidir. Cepheler ortaya çıkmıştır: Türkiye cephesi ve Emperyalistlerin cephesi. Herkes bu gerçeğe göre mevziini belirlemelidir.


Bu mücadele yanlışlık kaldırmaz ve Türk Milleti gün gelir yanlışlık yapanlardan hesabını sorar.

Hiç yorum yok: