20 Ekim 2016 Perşembe

TÜRKÜLER TAPU SENEDİDİR

Abdurrahman Kızılay’ı Mehmet Özbek ile birlikte doldurduğu bir albümden dinliyorum. İçli sesi ile haykırıyor:

Yıktılar kalamızı/ Sürdüler balamızı/Daha can boğazdayken/Çektiler salamızı
Ah Kerkük yüz ah Kerkük/ Her zaman yüz ak Kerkük/ Ölseydim düşmeseydim/ Men sennen uzak Kerkük
Elinde yad elinde/ Öt bülbül yad elinde/ Bir diyâr mezar olsun/ Galmasın yad elinde
Can Kerkük cânân Kerkük/ Her söze kanan Kerkük/ Kalıptı yârdan uzak/ Mum kimin yanan Kerkük

Bu türkü arasında ise (eminim göz yaşları içinde) bir uzun hava söylüyor:

"Kerküklüyem men özüm/ kulak ver dinle sözüm/ canlar Kerküge gurban/ Evval baştan men özüm"

Şimdilerde Kuzey Irak denilen toprakların geleceğini, binlerce kilometre ötelerden gelen, gözleri ne kana ne de petrole doyan Amerika ve onun Ortadoğu’daki dostu İsrail belirlemeye çalışıyor.

YANKEE GO HOME!

Sormak lazım Amerika’ya; senin Kerkük üzerine, Musul üzerine, Erbil üzerine, Tuzhurmatı üzerine tek bir türkün var mı?  Atanın, ebenin tek bir mezarı var mı? Bu topraklara damlamış tek bir ter damlan var mı? Bu topraklarda oynamış, bu topraklarda büyümüş tek bir balan var mı?

Cevap belli; yok tabii. O halde ne işin var buralarda. Askerlerinin, uçaklarının, bombalarının ne işi var buralarda.

Kimin toprağını kime veriyorsun? Bu topraklar da senin değil, o toprakların altındaki, senin bir damlası için bin canı yok edebileceğini bildiğimiz petrol da senin değil.  

Saddam üzerine binlerce yalan söyleyip, halkını ve dünya kamuoyunu kandırdın. Geldin Irak’ı işgal ettin. Demokrasi getiriyorum dedin; yıkım getirdin, kan getirdin, ölüm getirdin, düşmanlık getirdin, göz yaşı getirdin, sürgün getirdin.

Sen Türk’sün, sen Kürt’sün, sen Arap’sın, sen Şii’sin, sen Sünni’sin dedin; önce halkı sona ülkeyi böldün.

Askerlerini alıp, çekip gittin; yerine kendi kurduğun, silahlandırdığın, eğittiğin terör örgütlerini bıraktın. Şimdi de tekrar gelmiş, Musul’u IŞİD’den kurtaracağım diyorsun. Kurtaracaksan neden bu eli kanlı örgütü halkın başına bela ettin?

HADDİNİ BİL!

Binlerce kilometre öteden gelmişsin, ahkam kesip Türkiye Musul’a karışamaz diyorsun. Haddini bil, Musul’a karışacak olan en son ülke sensin.

Türkiye, milli çıkarlarını korumaya kararlıdır ve bu kararlılığın gereğini yapacak güce de sahiptir. Dün Suriye’nin kuzeyine girip senin koridor planlarını nasıl bozduysa, Musul’la ilgili projelerini de öyle bozacaktır.

Kurmak istediğin ikinci İsrail devletinin Musul’dan başlayacağını ve Diyarbakır’ı da içine alarak Suriye’nin kuzeyine uzanacağını ve denize ulaşacağını Türkiye bilmektedir. Bu projeni gerçekleştiremeyeceksin. Türkiye bölge ülkeleri ile birlikte bu planını bozacaktır.

BÖLEMEYECEKSİN

Sen ne Türkiye’yi ne Suriye’yi ne de Irak’ı bölemeyeceksin. Bu bölgede yaşayan insanlar Türkü ile, Arap’ı ile, Kürdü ile, Sünni’si ile, Şii’si ile ve Hristiyan’ı ile bir ve beraber kardeşçe yaşayacaktır. Bu bölgenin tüm toprak üstü ve toprak altı değerleri üzerindeki tasarruf hakkı bu bölgenin insanlarına ait olacaktır.

Bütün bunların gerçekleşmesi için, Türkiye’ye düşen görev, Batı Asya birliği içinde kalmak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesine sadık kalarak emperyalizme karşı bölge ülkeleri ile birlikte mücadele etmektir.

Bölge güvenliğe kavuşunca, düşmanlıklar bitince ve emperyalistler buralardan ellerini çekince Musul da, Kerkük de, Halep de, Bağdat da, bizim olacaktır; İstanbul da, Ankara da, Diyarbakır da Iraklıların, Suriyelilerin olacaktır.  


Bu topraklarda artık ağıtlar, uzun havalar söylenmesin; türküler sevgiyi, dostluğu ve neşeyi haykırsın…

Hiç yorum yok: