19 Mart 2016 Cumartesi

TÜRKİYE CUMHURİYETİ SALDIRI ALTINDA

Gene bir canlı bomba, gene yitirilen canlar ve yaralılar.  

Saldırı var; Türkiye Cumhuriyeti saldırı altında. 

Hedefte bağımsızlığımız ve egemenliğimiz var. Bunun için milli birliğimiz bozulmaya, çalışılıyor. Bunun için etnik kimlik siyasetleri dayatılıyor. Kadeşlik değil düşmanlık pompalanıyor.

Teröre eskiden tedhiş denirdi. Tedhiş, yani korkutm yani yldırma... Yapılan budur. Türk toplumu bu eylemler sonucu korkacak, yılacak ve emperyalizmin arzularına evet diyecek, razı olacak; plan bu...

Emperyazlizmin ne istediğini ise Rice yıllar önce açıkladı ve adını da koydu: BOP. OP eşbaşkanıyım diyenleri de unutmadık.

MİLLİ DEVLET KALEDİR 

Yıkılmak istenen Türkiye Cumhuriyetidir. Emperyalizm, sadece Türkiye Cumhuriyetine değil, diğer milli devletlere de saldırıyor. Onları parçalıyor sömürebilir hale getiriyor.

Milli devletler, milletler için bir kale görevi görür. Bu kalenin içinde insanlar özgür ve bağımsız yaşar. Refahlarını artırmaya çalışır. Kendilerini dış güçlere karşı bu kale ile korurlar. Milli devletler milletlerin bağımsızlık ve egemenlik garantisidir.


Emperyalist güçler, milli devletleri yıkmak için öncelikle iç cepheye saldırırlar. Hainleri ve işbirlikçileri kullanırlar, gafillerden faydalanırlar.  Yıllar önce Atatürk'ün yaptığı tespit de budur:

"..Önemli olan, memleketi temelinde yıkan, milleti esir ettiren iç cephenin düşmesidir. Bu gerçeği bizden iyi bilen düşmanlar bu cephemizi yıkmak için yıllarca çalışmışlardır ve çalışmaktadırlar. Bugüne kadar başarı da kazanmışlardır. Gerçekten kaleyi içinden almak, dışından zorlamaktan kolaydır..."

 İç cepheyi düşürmek için, 

TSK tasfiye edilmeye çalışıldı;

ABD karşıtı aydınlar, yazarlar hapse atıldı, çalıştığı kurumlardan kovuldu;

Televizyonlar, gazeteler emperyalizmin hizmetkârı olan etki ajanaları ile dolduruldu;

Siyasi partilere kaset komploları yapıldı;

F tipi örgüt yargıyı ve emniyeti ele geçirdi;

PKK, "açılım süreci" ile silahlandı, eğitildi, büyütüldü ve şehirlere yerleştirildi;

Demokrasi, barış kelimeleri arkasına saklanarak terör TBMM'ne sokuldu. 

KALEYİ KORUMALIYIZ


Milli devletimiz yıkılırsa, etnik kimliği ne olursa olsun herkes bunun altında kalır.  Bu gerçek asla unutulmamalıdır. Etnik kimlik farklılıkları yüzünden parçalanan ülkelerin hepsinde binlerce insanın kanı akmıştır. Milli devletimiz kouyamazsak, akacak kan bizim yani etnik kimlik fark etmeksizin tüm Türk milletinin kanı olacaktır.


Emperyalizmin bu kanlı planını bozmanın tek yolu, Türk milli kimliği altında bir ve beraber olarak milli devletimizi, yani Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşatmaktır.



ÇANAKKALE RUHU


Terör biz korkutmamalıdır. Çanakkale savaşını ölümden korkmayan vatan evlatlarının şehadeti pahasına kazandık. 

Gene bir vatan savaşı veriyoruz. Bize Çanakkale ruhu lazım. 

O ruhu Atatürk şöyle anlatıyor:

"Karşılıklı siperler arasındaki mesafe sekiz metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulamamacasına kâmilen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şayan-ı gıpta bir itidal ve tevekkülle, biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor. Hiç ufak bir fütur bile göstermiyor. Sarsılmak yok. Okuma bilenler, ellerinde KUR'AN-I KERİM, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren şayan-ı hayran ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Savaşı'nı kazandıran bu yüksek ruhtur."

İç cepheyi düşürmek isteyenlerin hedefinde işte bu ruh var. Bu ruh ebediyen yaşayacak ki, Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar var olsun.



Hiç yorum yok: