4 Mart 2016 Cuma

3 MART VE EĞİTİM SAVAŞI


Cumhuriyet tarihinde 3 Mart’ın çok büyük bir önemi vardır.
3 Mart 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi 3 önemli devrim kanunu çıkarttı. Halifelik ve Şerriye ve Evkaf Vekâleti, Din ve Vakıflar Bakanlığı kaldırıldı. Tevhidi Tedrisat Kanunu kabul edilerek eğitim birleştirildi, medreseler kapatıldı.

OSMANLI’DA DURUM

Osmanlı’da eğitim Tanzimat’a kadar din ağırlıklı idi. Tanzimat’tan sonra kısmen de olsa batılı tarzda eğitim başlar. Bu şekilde kaynak ve uygulama yönünden eğitim ikiye bölünür: medrese ve okul eğitimi. Adeta iki ayrı kafa, iki ayrı ruh yetişmeye başlar. Bu arada yabancı ve azınlık okulları da kendi bildikleri gibi eğitim yapmaktadır.

Çocukların sadece 1/4'i okula gidebiliyor. Halk cahil. Erkeklerin % 93'ü, kadınların % 99'u okuma yazma bilmiyor.  Toplam 4770 ilkokul, 72 ortaokul ve 23 lise var. İlkokullarda 337.618, ortaokullarda 5905 ve liselerde toplam 1241 öğrenci öğrenim görüyor.  Ortaokulda 543, liselerde ise 230 kız öğrenci var.

Medreseler askerden kaçma yeri ve bağnazlık yuvası olmuş. Hurafeler din diye öğretiliyor. Medreselerde Türkçe yasak. Ülkede bir üniversite (darülfünun) var. Bu kurum da çağın özelliklerinden uzak bir halde. Akıl ve bilim unutulmuş.  

Basılan ve okunan kitap sayısı çok az. 1729-1830 yıllarında Osmanlı'da basılan kitap sayısı 180; aynı sürede Batı'da basılan kitap sayısı 90.000.  Kitap yok, kütüphane yok, müze yok, resim yok, heykel yok, tiyatro yok, spor yok.

Halkı aydınlatacak, bilinçlendirecek, eğitecek kurumlar yok. Halk adeta kendi kaderine ve cami imamının, tarikat şeyhinin, medrese ehlinin, bilgisine terk edilmiş durumda. Akılcı ve bilimsel düşünce yok.
Halkta tarih bilinci yok. Tarih denince peygamberlerin ve padişahların hayat hikâyesi anlaşılıyor. Tarihi eserler yurt dışına kaçırılıyor, kıymeti bilinmiyor.

Türkçe ihmal edilmiş. Sözcükler unutulmuş. Türkçe, Osmanlıca denilen bir dile dönüşmüş. Arapça, Farsça ve Fransızca Türkçeyi adeta istila etmiş. Arapça alfabe kullanılıyor.

Birçok dini cemaat hayata yön vermeye çalışıyor. Mezhep çatışmaları çok fazla. Falcılar, büyücüler, şeyhler, şıhlar ayrıcalıklı konumda. Din istismarı çok yaygın.

EĞİTİM SAVAŞI

Atatürk’ün bu tabloyu kabullenmesi mümkün değildi. Eğitimin millileşmesi ve yaygınlaşması içim hızla atılımlara başlandı.

Atatürk’ün benimsediği eğitimin, milli niteliklere sahip ve başarılı olabilmesi için her şeyden evvel öğretimde birliğin olması gerekir. 3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkarılarak Milli Eğitimde birlik, bütünlük sağlanmıştır. Medrese ve okullar Maarif Bakanlığına bağlanmış; tekkeler, türbeler, zaviyeler kapatılmıştır.  Yabancı ve azınlık okulları devlet kontrolüne girmiştir. 

Böylece, daha önce mektepli ve medreseli olarak ikiye bölünmüş olan toplumun sosyal bütünleşmesi ve çağdaşlaşması, eğitimin bilimsel temellere dayalı olmasının ilk adımı atılmıştır.

Medreseler kapatılmıştır. Ülkede bulanan tek üniversite olan Darûl Fünun’da 1933 yılında İstanbul Üniversitesi olarak düzenlenmiştir. Daha sonra her gün sayıları artan diğer üniversitelerle eğitim ve öğretim alanında çabalar devam etmiştir.

1 Kasım 1928’de ise Yeni Türk Harfleri kabul edilmiştir. Cumhuriyet döneminin en önemli yeniliklerinden biri de, Arap harflerinin yerine Latin harflerinin kabul edilmesi olmuştur. Atatürk’ün önderliğindeki yeniliklerle, eğitim savaşının temel ilkeleri eğitim kurumlarına hâkim prensip olarak getirilmiştir.

TEMEL İLKELER

Eğitim milli olacak; eğitim ve öğretimde birlik sağlanacak, mesleki ve uygulamalı eğitime önem verilecek, eğitim yaygınlaştırılacak, halkın eğitimi de sağlanacak, eğitimde akıl ve bilim ön planda olacak.

Bu ilkeler doğrultusunda okul ve öğrenci sayıları artırıldı. Yetişkinlerin eğitimi için Millet Mektepleri ve Halk Evleri projeleri uygulamaya konuldu. Üniversite reformu yapıldı.

Türkiye'de 1927 yılında okuma yazma oranı erkeklerde %7, kadınlarda %04 iken, Harf Devrimi'nden 7 yıl sonra (1935) bu oran %19.2'ye çıkmıştır. Bu oran Harf Devremi öncesinin 3 katı kadardır.  
Harf Devrimi öncesi son 200 yılda toplam 30.000 kitap basılmıştır. 1927 yılından 1943 yılına kadar geçen sürede basılan kitap sayısı ise 31.000'dir.

İlkokul sayısı: 1924’de 4894, 1936’da 6112, 1946’da 15.009.

Mezun olan öğrenci sayısı: 1929-1930 ders yılında ilkokulu bitirenlerin sayısı 17.000;  1943-1944 yılında 75.000.

HALKIN EĞİTİMİ

1929-1933 tarihleri arsında Türkiye'de toplam 54.050 Millet Mektebi açılmıştır. Bunun 18.589'u kentlerde, 35.461'i köylerdedir. Beş yıl içinde Millet Mekteplerine 2.305.924 kişi devam etmiş ve diploma almıştır. Millet Mekteplerine devam edenlerin 458.000'i kadındır ve bunların çoğuna okuryazarlık diploması verilmiştir.

 Halk Evlerine 1935 yılında 500.000 vatandaş gelmişken bu rakam 1938’de 6.642.000 kişiye ulaşmıştır. 1937’de faal üye sayısı 95.253’tür.  Halk Evleri’nden 8877 öğretmen, 15.577 çiftçi, 23.935 işçi, 5113 tüccar, 1551 doktor, 1904 avukat faydalanmıştır.

Halk Evlerinin faaliyetlerinin özeti:

1933’de 915 konferans; 1938’de 3056 konferans düzenlenmiş. 1933’de 373 konser, 1938’de 1164 konser verilmiş; 1933’de 511 temsil (tiyatro); 1938’de 1549 temsil gösterisi yapılmış; 1933’de 59.444 olan kitap sayısı, 1938’de 129.362 kitaba ulaşmış; 1933’de okuyucu sayısı 149.000 iken, 1938’de 1.590.000 olmuş.


Başta Atatürk olmak üzere Türk Devrimini gerçekleşmesinde ve devam ettirilmesinde emeği geçen tüm eğitim savaşçılarına şükran, minnet ve saygılar sunuyorum…

Hiç yorum yok: