21 Mart 2016 Pazartesi

21 MART 2008 

21 Mart 2008, Ergenekon tertibi ile Kemalist  aydınlarına ve TSK mensuplarına yönelik saldırıların başladığı tarih. Baş rolde F tipi gladyo örgütü var. Hükumet ise örgütün baş yardımcısı. 

Bu tarihten sonra aydınlar ve askerler dalga dalge gelen operasyonlarla tutsak edildi. İlk tutuklanan askerimiz Oktay Yıldırım oldu, tutuklamalar genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'a kadar uzandı. ABD, kendi piyon örgütü ile TSK ile hesaplaşıyordu. 

ABD Türk Silahlı Kuvvetleri ile hesaplaşıyordu çünkü Türkiye ve Ortadoğu üzerindeki en büyük engel Türk Askeri idi.

10 yıl geriye gidelim ve Graham Fuller'in şu sözüne dikkat edelim. Bu dönemde ordu, Kemalist anlayış içerisinde emperyalist arzulara karşı direnişini sürdürüyordu. Bir yandan irtica ile diğer yandan bölücü örgüt ile bir mücadelenin içindeydi. Fuller'in sözlerini bu ortamı düşünerek değerlendirmek lazım. 

"Türkiye "Kürt meselesini" ve "siyasette İslâm sorununu" demokratik yollardan çözmeli; şu anda her iki konu da olumsuz yönde gidiyor, bunların çözülmemesi Türkiye'nin iç ve özellikle de dış politikasını bozacaktır."

Mr Fuller'in istediği bu. Demokratik çözüm diyerek, laik devlet düzeninden ve ulusal bütünlüğümüzden taviz vermemizi istiyor. İstiyor ama bu isteklerinin önündeki en büyük engelin Kemalist aydınlar ve TSK olduğunu biliyor. 

TSK ise Amerikayı kızdırmağa devam ediyor. Bakın 1998 yılında Harp Akademileri Komutanlığı tarafından hazırlanan, özelleştirmelerle ilgili raporda neler var:

"Özelleştirme, batılı sermaye tarafından, gelişmekte olan ülkelere telkin edilmekte, hatta dayatılmaktadır. Bu dayatmanın sebebi, uluslararası sermayenin bu ülkelere girmesi ve özellikle üretim ünitelerine girmenin koşullarını yaratmaktır. 

"Özelleştirme, günümüzde, Özel Kesim'e kaynak aktarımı politikalarına dönüşmüştür." 

"Devletin küçülmesi teziyle, sosyal devlet olgusu budanacak; bu da, gelir dağılımının daha da bozulmasına ve çok ciddi sosyal patlamalara neden olacaktır..."

Bu rapor, Amerikan sermayesinin planlarını açık bir şekilde  deşifre ediyordu. Ordu ABD'ye göre haddini aşmıştı.

TSK'nin suçu bu kadarla da kalmadı. 1 Mart tezkeresinin TBMM'nde kabul edilmemesinin sorumlusu olarak Amerika TSK'ni suçladı. 

AKP'nin iktidara gelmesi ile, "Kürt meselesini ve siyasette İslâm sorununu demokratik yollardan çözme" işlemleri başladı ama Ordu'nun kemalist refleksleri bu işlemlere sekte vurabilirdi. F tipi örgüt devreye sokuldu. Örgütün yargı ve emniyet içindeki adamları aracılığı ile Kemalist aydınlar ve kahraman komutanlar zindanlara gönderilmeye başlandı. 

21 Mart bu bakımdan kara bir gündür. 

Gün geldi hesap döndü. F tipi örgüt tasfiye edilmeye ve PKK'nın üzerine ciddi bir şekilde gidilmeye başlandı. Bu kemalist aydınların ve TSK'nin kahraman mensuplarının bir başarısıdır. ABD Türkiye'de yenilmeye mahkumdur. Unutulmasın ki, bu ülke, Mustafa Kemal'in askerlerine emanettir.
 

Hiç yorum yok: