DEVRİM VE KARŞI
DEVRİM
Türk Milleti 150 senedir milli demokratik devrim süreci
içerisindedir. Bu devrimin temel hedefi emperyalizmin tasallutundan ve Ortaçağ
zihniyetinden kurtulmak, tam bağımsızlığa kavuşmak ve millet egemenliğini
kayıtsız şartsız sağlamaktır.
Türk devriminin ilk aşaması Mithat Paşa’ların , Namık Kemal’lerin,
Ziya Paşa’ların başını çektiği Yeni Osmanlılar tarafından 1876 yılında I.
Meşrutiyet’in ilanı ile gerçekleşti.
İkici aşamanın önderleri Genç Türkler, ve İttihat ve Terakki
Cemiyeti idi. Onların önderliğinde 1908 Hürriyet devrimi başarıldı.
Türk devrimin en önemli aşaması ise, 30 Ağustos zaferi
sonrası kurulan Türkiye Cumhuriyeti oldu.
Türk Milleti, Cumhuriyet ile birlikte kendi milli devletine
ve egemenliğine kavuştu. Emperyalizme karşı tam bağımsızlığını ilan etti. Laik
devlet anlayışı ile hem milli birlik pekiştirildi hem de ülke bilimin aydınlığı
ile aydınlanmaya başladı.
Ne yazık ki, Atatürk’ün erken vefat etmesi, karşı devrim
sürecinin başlamasını kolaylaştırdı. II: Cihan harbinden sonra karşı devrim yol
almaya başladı.
Karşı devrim süreci boyunca, tam bağımsızlık ilkemiz
zedelendi. Atlantik sitemine bağlandık. Milli Ordumuzu NATO’nun kontrolüne
bıraktık. Ekonomimiz ABD ve AB ülkelerinin arzu ve iradesi doğrultusunda
şekillendirmeye başladık. Milli birliğimizi etnik siyasete ve mezhepçilik
anlayışına kurban ettik. İkili anlaşmalar yaparak milli egemenliğimize zarar
verdik. Laiklik ilkesini unuttuk.
Özellikle son dönemde ise karşı devrim iki koldan saldırılarını
artırdı: Bir yandan irticai bir dikta yönetimi kurma çalışmaları, diğer yanda
vatanı bölme ihaneti Türk Devrimini yok olma noktasına taşıdı.
Özellikle son 13 yılda, AKP iktidarı karşı devrimin öncüsü
oldu. Milli egemenlik zedelendi, kuvvetler ayırımı yok edildi, özgürlükler
kısıtlandı, aydınlanmanın yerini dogmaların karanlığı almaya başladı. Neoliberal
politikaları uygulama adına ekonomimizi emperyalistlerin emrine verdik.
Cumhuriyet’in 6 okunun altısının da uçları kırık artık. Cumhuriyetçilik,
Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Milliyetçilik, Devrimcilik emperyalist
güçlerin izin verdiği kadarı ile bizi yönlendiriyor.
İşin acı tarafı, Cumhuriyet’i kuran parti de artık karşı
devrimin bir parçası olmuş. O kadar olmuş ki, laikliğin başı düşmanı ve ABD’nin
piyonu bir cemaati savunur duruma gelmiş. O da yetmiyormuş gibi, ülkeyi bölmeye
ve vatan topraklarını ABD ve İsrail’e peşkeş çekmeye uğraşan örgüte sempati ile
bakabiliyor.
AKP, CHP, HDP bir
araya gelmiş “Özgürlükçü demokrasi” diyerek etnik guruplara özerklik ve eğitim;
cemaatlere “yaşam tarzı” güvencesi vermeye ve Türk Milletini anayasadan kovmaya
çalışıyor.
Türk Milleti’nin cumhuriyetçi, devrimci, milliyetçi, halkçı,
devletçi ve laikliğe inanan evlatlarının bir araya gelmesi ve bir Türkiye
cephesi oluşturması şart olmuştur. Bu cephe, özellikle vatanın bütünlüğü için
mücadele vermelidir. Güneydoğu’da yürütülen Vatan Savaşı kazanıldıktan sonra
Kemalist devrimi tamamlamak için her türlü gayret gösterilmelidir.
Vatan Partisi bu cephenin merkezindedir ve Milli Demokratik
Devrimi tamamlamak azim ve kararlılığındadır. Mustafa Kemal’e inan insanların
bir araya gelip karşı devrime karşı mücadele edeceği örgüt Vatan Partisidir.
2016 yılı Vatan Partisi ve Atatürk’e inananların yılı
olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder