24 Kasım 2015 Salı

24 KASIM VE MİLLET MEKTEPLERİ

Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren Osmanlı’nın mirası olan cehaleti yenmek için büyük bir eğitim seferberliği uygulamaya konmuştur.  Cehalet bize Osmanlı’dan mirastır. Cumhuriyet kurulduğunda çocukların büyük bir kısmı okula gitmiyordu. Halk cahildi. Erkeklerin % 93'ü, kadınların % 99'u okuma yazma bilmiyordu. 

Ülkede toplam 4770 ilkokul, 72 ortaokul ve 23 lise vardı. İlkokullarda 337.618, ortaokullarda 5905 ve liselerde toplam 1241 öğrenci öğrenim görüyordu. Ortaokulda 543, liselerde ise 230 kız öğrenci vardı.

Medreseler askerden kaçma yeri ve bağnazlık yuvası olmuştu. Hurafeler din diye öğretiliyordu. Medreselerde Türkçe yasaktı. Ülkede bir üniversite (darülfünun) var. Bu kurum da çağın özelliklerinden uzak bir halde. Akıl ve bilim unutulmuştu. 

Bu durum kabul edilemezdi. Savaş bitmiş, zafer kazanılmıştı ama yeterli değildi; cehalete karşı da savaş yapılmalıydı. Atatürk bu savaşı zaferle sonuçlandırmanın önemini şu sözleri ile anlatmış:

“En mühim ve feyizli vazifelerimiz millî eğitim işleridir. Millî eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lâzımdır. Bir milletin hakikî kurtuluşu ancak bu suretle olur.”
“Toplumumuzda yaygın bir bilgisizlik vardır. Memlekette cehaleti süratle ortadan kaldırmak lazımdır. Başka kurtuluş yolu yoktur.”
“Bir toplumun yüzde onu, yüzde yirmisi okuma yazma bilir, yüzde sekseni okuma yazma bilmezse, bu ayıptır. Bundan insan olanların utanması lazımdır.”
“Bizim izleyeceğimiz Millî Eğitim siyasetinin temeli, evvelâ mevcut bilgisizliği ortadan kaldırmaktır.
Ayrıntılara girmekten kaçınarak bu fikrimi birkaç kelime ile açıklamak için diyebilirim ki, genel olarak bütün köylüye okumak, yazmak ve vatanını, milletini dinini, dünyasını tanıtacak kadar coğrafî, tarihî, dinî ve ahlâkî bilgi vermek ve dört işlemi öğretmek, öğretim ve eğitim programlarımızın ilk hedefidir.
Bu hedefe erişmek, Millî Eğitim tarihimizde kutsal bir aşama teşkil edecektir”

Ülke çapında eğitim veren ilkokul, ortaokul ve lise sayısının hızla artırılmasına çalışılarak çocukların eğitim seviyesi yükseltilmeye çalışılmıştır. Mustafa Kemal, sadece çocukları eğitmenin yeterli olmadığını ve halkın da hızla cehaletten kurtarılmasına olan inancını şu sözlerle ifade etmiştir:

"Hedefe yalnız çocukları yetiştirmekle ulaşamayız. Çocuklar geleceğindir. Fakat geleceği yetiştirecek ana-babalar şimdiden az çok aydınlatılmalıdır ki yetiştirecekleri çocukları bu millet ve memlekete hizmet edebilecek, yararlı ve faydalı olabilecek şekilde yetiştirebilsinler. Bilenler bilmeyenleri toplayıp okutmayı bir vazife bilmelidirler."

Halkın bilgilendirilmesi için, Millet Mekteplerinin kurulmasına karar verilmiş ve 11 Kasım 1928'de Millet Mektepleri Talimatnamesi kabul edilmiş ve 1 Ocak 1929'da Millet Mektepleri'nin ilk dershanesi açılmıştır.

24 Kasım 1928 tarihinde Atatürk’e “Başöğretmen” unvanı verilmiştir. 24 Kasım’ın Öğretmenler günü olarak kutlanmasının sebebi budur.  Atatürk de “Başöğretmen” olarak kasaba kasaba, köy köy gezerek halk dershanelerinde ders vermiştir. 

Millet Mekteplerine 15-45 yaşlar arasındaki tüm yurttaşların katılmaları zorunlu kılınmıştır. 45 yaşın üzerinde olan yurttaşlar için bu kurslar isteğe bırakılmıştır.

Millet Mektepleri sabit ve seyyar olmak üzere (A) ve (B) dershanelerinden, halk okuma odalarıyla köy yatı dershanelerinden oluşmakta idi.  Şehir ve kasabalardaki Millet Mekteplerindeki dershanelere sabit, mektepsiz köylere bir devre için öğretmen göndermek sureti ile açılan dershanelere seyyar dershane denirdi. 

A tip dershanelerde okuma yazma öğretilirdi. B tipi dershanelere A tipi dershaneleri bitirenler giderdi. Bu dershanelerde, iki saat okuma yazma, iki saat ölçüler ve hesap, bir saat sağlık ve bir saat yurt bilgisi dersleri verilirdi. 

Bu dershanelerde “Köy Kıratı”, Halk Okuma Kitabı”, “ Millet Mektepleri ve Halk Dershanelerine Mahsus Yurt Bilgisi” gibi kitaplar okutulurdu. 

Millet Mektepleri'ne bağlı açılan halk dershanelerinde yeni harfler öğretilmeye başlandı.

1929-1933 tarihleri arsında Türkiye'de toplam 54.050 Millet Mektebi açılmıştır. Bunun 18.589'u kentlerde, 35.461'i köylerdedir.

Türkiye'de 1927 yılında okuma yazma oranı erkeklerde %7, kadınlarda %04 iken, Harf Devrimi'nden 7 yıl sonra (1935) bu oran %19.2'ye çıkmıştır. Bu oran Harf Devremi öncesinin 3 katı kadardır.  


Çocuklarımızın ve gençlerimizin bilimin ışığı ile aydınlanması ve çağdaş bilgilerle donatılması için çaba gösteren başta başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimizi saygıyla, minnetle anıyorum ve öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmeler Gününü kutluyorum. 

Hiç yorum yok: