9 Şubat 2016 Salı

ABD BİZİM NE DOSTUMUZ NE DE MÜTTEFİKİMİZ

Yıllardır ABD dost ve müttefik ülke olarak anılır. BOP projesini ilan edince de o zaman başbakan olan Erdoğan “Ben BOP eş başkanlarından birisiyim” diyerek ABD ile stratejik müttefik olduğumuzu ilan etmişti. Yanıldığımız husus şuydu: Biz ABD ile  dost ve müttefiktik ama ABD dostumuz ve müttefikimiz değildi.

Daha önce PYD bizim kara gücümüzdür diyen ABD, gerçek yüzünü Erdoğan’ın sorusuna ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün verdiği cevapla gösterdi.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü John Kirby’e Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ben miyim senin ortağın yoksa Kobane’deki teröristler mi" sorusu hatırlatıldı. Kirby, PYD’yi terör örgütü olarak tanımadıklarını ve kendilerini desteklemeyi sürdüreceğiz” dedi. Bunun anlamı şu, bizim müttefikimiz PYD yani PKK’dır.

Cevap net: Biz PYD bizim düşmanımızdır; ülkemizi bölmeye çalışan, insanlarımızı öldüren, şehirlerimizi harabe haline getiren PKK’nın Suriye’deki uzantısıdır diyoruz. ABD ise PYD yani PKK bizim kara gücümüzdür ve müttefikimizdir diyor. PYD’yi yani PKK’yı terör örgütü olarak görmediğini söylüyor.

Olayları iyi takip eden ve yönlendirici medyanın etkisinde kalmayan her aklı başında insan ABD’nin yıllardır bize karşı düşmanca bir tavır içinde olduğunu görüyordu.

Türkiye üç büyük tehdit ile karşı karşıya:

Birincisi bölünme tehlikesi. PKK ve onun siyasi kanadı HDP ülkeyi bölmek ve vatan topraklarından bir kısmını bizden koparmak için bir yandan kanlı eylemler yaparken bir yandan psikolojik bir savaş yürütüyor. ABD bu savaşta PKK’ya silah, lojistik ve eğitim desteği veriyor. Çekiç gücü kullanarak PKK’nın Irak’ın kuzeyinde yerleşmesini sağlayan da ABD’dir.

İkinci tehdit dinci yobazlardan kaynaklanıyor. Cemaatler halinde örgütlenen ve özellikle iktidardaki AKP içinde yuvalanan bu yobaz takımı Türkiye’de irticai bir diktatörlük kurmak için çalışıyor. Bunların da arkasında ABD’nin olduğu çok açık bir gerçek. Amerika, Sovyetler zamanında “yeşil kuşak projesi”, Sovyetler yıkıldıktan sonra ise “ılımlı İslam” projesi adı altında bu mürtecileri destekledi. F tipi cemaat ve iktidar aracılığı ile aydınlarımız, bilim adamlarımız, subaylarımız, siyasetçilerimiz hapislerde tutsak olarak tutuldu. TSK tasfiye edilmeye çalışıldı.

Üçüncü büyük tehdit kapitalizm ve emperyalizmin ekonomik boyutundan kaynaklanıyor. ABD ve onun Türkiye’deki işbirlikçileri küreselleşme, liberalleşme adı altında ülkemizi sömürgecilere karşı korumasız hale getirdi. Bunun için Dünya Ticaret Örgütü’nü, IMF’yi kullandı. Ekonomik olarak gelişmemizi önledi.

Bu üç konuda da ABD’nin dostluğunu değil, düşmanlığını gördük. Erdoğan’ın sorusuna karşı PYD’yi desteklemeyi sürdüreceklerini açıklamaları çok isabetli olmuştur. Türkiye bu açıklama karşısında tüm dış ve ekonomik politikalarını gözden geçirmelidir. Rusya ile olan anlaşmazlığa da son vermelidir. Bunun için Türkiye ilk adımı atmalıdır.


Türkiye Cumhuriyeti büyük bir ülkedir ve ABD’nin düşmanca tutumuna karşı gerekli cevabı verecek güce sahiptir. 

Hiç yorum yok: