ABD BİZİM NE DOSTUMUZ NE DE MÜTTEFİKİMİZ
Yıllardır ABD dost ve müttefik ülke olarak anılır. BOP
projesini ilan edince de o zaman başbakan olan Erdoğan “Ben BOP eş
başkanlarından birisiyim” diyerek ABD ile stratejik müttefik olduğumuzu ilan
etmişti. Yanıldığımız husus şuydu: Biz ABD ile dost ve müttefiktik ama ABD dostumuz ve
müttefikimiz değildi.
Daha önce PYD bizim kara gücümüzdür diyen ABD, gerçek yüzünü
Erdoğan’ın sorusuna ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün verdiği cevapla
gösterdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü John Kirby’e Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın “Ben miyim senin ortağın yoksa Kobane’deki teröristler mi"
sorusu hatırlatıldı. Kirby, PYD’yi terör örgütü olarak tanımadıklarını ve kendilerini
desteklemeyi sürdüreceğiz” dedi. Bunun anlamı şu, bizim müttefikimiz PYD yani
PKK’dır.
Cevap net: Biz PYD bizim düşmanımızdır; ülkemizi bölmeye
çalışan, insanlarımızı öldüren, şehirlerimizi harabe haline getiren PKK’nın
Suriye’deki uzantısıdır diyoruz. ABD ise PYD yani PKK bizim kara gücümüzdür ve
müttefikimizdir diyor. PYD’yi yani PKK’yı terör örgütü olarak görmediğini
söylüyor.
Olayları iyi takip eden ve yönlendirici medyanın etkisinde
kalmayan her aklı başında insan ABD’nin yıllardır bize karşı düşmanca bir tavır
içinde olduğunu görüyordu.
Türkiye üç büyük tehdit ile karşı karşıya:
Birincisi bölünme tehlikesi. PKK ve onun siyasi kanadı HDP
ülkeyi bölmek ve vatan topraklarından bir kısmını bizden koparmak için bir
yandan kanlı eylemler yaparken bir yandan psikolojik bir savaş yürütüyor. ABD
bu savaşta PKK’ya silah, lojistik ve eğitim desteği veriyor. Çekiç gücü
kullanarak PKK’nın Irak’ın kuzeyinde yerleşmesini sağlayan da ABD’dir.
İkinci tehdit dinci yobazlardan kaynaklanıyor. Cemaatler
halinde örgütlenen ve özellikle iktidardaki AKP içinde yuvalanan bu yobaz
takımı Türkiye’de irticai bir diktatörlük kurmak için çalışıyor. Bunların da
arkasında ABD’nin olduğu çok açık bir gerçek. Amerika, Sovyetler zamanında “yeşil
kuşak projesi”, Sovyetler yıkıldıktan sonra ise “ılımlı İslam” projesi adı
altında bu mürtecileri destekledi. F tipi cemaat ve iktidar aracılığı ile
aydınlarımız, bilim adamlarımız, subaylarımız, siyasetçilerimiz hapislerde
tutsak olarak tutuldu. TSK tasfiye edilmeye çalışıldı.
Üçüncü büyük tehdit kapitalizm ve emperyalizmin ekonomik
boyutundan kaynaklanıyor. ABD ve onun Türkiye’deki işbirlikçileri küreselleşme,
liberalleşme adı altında ülkemizi sömürgecilere karşı korumasız hale getirdi.
Bunun için Dünya Ticaret Örgütü’nü, IMF’yi kullandı. Ekonomik olarak
gelişmemizi önledi.
Bu üç konuda da ABD’nin dostluğunu değil, düşmanlığını
gördük. Erdoğan’ın sorusuna karşı PYD’yi desteklemeyi sürdüreceklerini
açıklamaları çok isabetli olmuştur. Türkiye bu açıklama karşısında tüm dış ve
ekonomik politikalarını gözden geçirmelidir. Rusya ile olan anlaşmazlığa da son
vermelidir. Bunun için Türkiye ilk adımı atmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti büyük bir ülkedir ve ABD’nin düşmanca
tutumuna karşı gerekli cevabı verecek güce sahiptir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder