ÇÖZÜM (BÖLÜNME) SÜRECİ HIZLANIYOR
Daha önce de yazdım gene yazıyorum: Türkiye
dahil, Ortadoğu’daki tüm gelişmeleri anlamak için ABD’nin Büyük Ortadoğu
Projesinin (BOP) iyi anlaşılması gerekir. BOP, ilk defa Condoleezza
Rice’ın 7.8.2003 Washington Post gazetesinde yayınlanan yazısında
görülmektedir. “Transforming The Middle East – Ortadoğu’yu Dönüştürmek.”
Başlıklı yazısında Fas’tan Basra körfezine kadar Ortadoğu’da bulunan 22
devletin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye’nin de
bunların içinde olduğunu vurgulamıştır.
Bu proje
kapsamında Türkiye’nin de sınırlarının değiştirilmek istendiği apaçık
ortadadır. Bu görevi de BOP Eş Başkanı olduğunu iddia eden Recep Tayyip Erdoğan
ve Abdullah Gül, AKP ve PKK üstlenmiştir. 2003 Yılında Condoleeza Rice’ın
BOP’ni açıklamasından sonra Türkiye’de sıfırlanma noktasına gelen terör,
uygulanan bilinçli politikalar sonucu artırıldı. Terör örgütü, aldığı değişik
desteklerle sivil asker demeden insanlarımız öldürmeye başladı. Bu aşamada “analar
ağlamasın” sloganı ile “çözüm süreci” adı altında bölünmeye giden yoldaki
taşlar temizlenmeye başlandı.
AKP, Cemaat ve
Apo işbirliği ile TSK, Balyoz, Casusluk, Ergenekon, Fuhuş davaları ile tasfiye
edilmeye çalışıldı. İnsanlarımıza adım adım bölünmenin bir çözüm olduğu düşüncesi
benimsetildi. Son çıkarılan “Terörün Sona Erdirilmesi ve
Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun” aslında bölünmeyi
hedef alan çözüm sürecinin daha sağlıklı yürümesi için, Apo tarafından Erdoğan’dan
istenen bir yasadır.
CHP bu yasaya destek vermiş ve çözüm yani
bölünme sürecini bir bakıma desteklediği belli olmuştur. 3 Cumhurbaşkanı
adayının üçünün de bu bölünme sürecini desteklediği bilinmektedir. Kılıçdaroğlu’nun gerçek kimliği bu yasaya
verdiği destekle ortaya çıkmıştır. Bahçeli’nin de bölünme sürecini destekleyen
bir kimseyi cumhurbaşkanı adayı yapmak istemesi onu da sürece dahil etmiştir.
Condoleeza
Rice’ın gözü aydın. 3 büyük partinin lideri ve 3 cumhurbaşkanı adayı BOP projesinin Türkiye ile ilgili
uygulamasında ABD’ye yardım etme görevini üstlenmiş durumdalar. Anlaşılan ABD bu projeyi gerçekleştirmek için
sadece TSK’ya ve yurtsever aydınlara değil, siyasi partilere de kumpas kurmuş.
Cumhurbaşkanı aday belirleme sürecini de kumpasa dâhil etmiş.
Bu onların
hesabı ama bu milletin de, vatanın ve milletin birliğinden yana Atatürk
ilkelerine inanmış ve Mustafa Kemal Atatürk’ü kendisine rehber edinmiş
yurtseverlerin de bir hesabı vardır. Önümüzdeki günler büyük mücadelelere
gebedir.
Bütün bunlar
göstermektedir ki, 3 partinin lideri, 3 cumhurbaşkanı adayı ve şimdiki
cumhurbaşkanı ve onların kayıtsız
şartsız destekçileri siyaset sahnesinden çekilmedikçe, ABD’in Türkiye üzerinde oynadığı oyunlar
bozulmayacaktır. Her türlü seçimde ve verilecek her kararda bu gerçek göz
önünde tutulmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder