PADİŞAHIMIZI
SEÇTİK
24 Haziran’da
cumhurbaşkanınını seçtik ama anayasanın verdiği haklara bakarsak aslında
kendimize bir padişah seçmiş olduk.
Padişah diyorum
çünkü cumhurbaşkanının yetkilerinin bir kısmı 1876 yılında yürürlüğe giren
Kanun-i Esasi’de padişaha bile verilmemişti.
Seçilen
cumhurbaşkanı bunları tek başına yapabilecek:
Milletin seçtiği
meclisi feshedebilecek.
Kanun
çıkarabilecek.
Savaş ilan
edebilecek.
Orduyu yönetecek.
Bakanları ve
kendi yardımcılarını belirleyecek.
Seçtiği bakanları
meclis denetleyemeyecek.
Devletin
bütçesini hazırlayacak.
Yeni kurumlar
kurabilecek, eskileri kaldırabilecek
Hakimler ve
Savcılar Kurumunu belirleyecek.
Bu kadar büyük
yetkileri olmasına rağmen denetlenemeyecek, millete karşı sorumlu olmayacak.
Özetlersek, milletin
mukadderatı TBMM’de değil, cumhurbaşkanında olacak ama cumhurbaşkanı 5 yıl
boyunca millete hesap vermeyecek. Sadece eğer suç işlerse yargılanması için 400
milletvekilinin izni gerekecek.
Bütün bu
yetkileri ne zaman kullanacak? Vatan savaşı verdiğimiz bu kritik günlerde. Biz
bir büyük vatan savaşı vererek Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduk. Türk Milleti bu
savaşı TBMM ve onun reisi Mustafa Kemal Atatürk eliyle yürütmüştü. Ordu
Meclis'in ordusudu, başkumandan da Meclisin emrindeydi.
MİLLETİN
MUKADDERATI TEK ADAMA BAĞLANAMAZ
Vatan bildiğimiz
bu topraklarda bu savaş ile egemen ve bağımsız olduk. Bu savaşı kazandık çünkü
orduların arkasında “Milletin mukadderatını doğrudan doğruya deruhde ederek
yeis yerine ümit, perişanlık yerine intizam, tereddüt yerine azim ve iman koyan
ve yokluktan koskoca bir varlık çıkaran” bir meclis vardı ve meclisin
“civanmert ve kahraman ordularının başında” Meclis'e “bir asker sadakat ve
itaatiyle” bağlı olarak görev yapan Mustafa Kemal Paşa vardı.
Bakanları
sorumsuz, meclisi yetkisiz bırakan ve milletin mukadderatını tek bir adama
bırakan bu anayasa, bu gazi meclise ihanettir.
Milletin
mukadderatı tek bir kimsenin planlarına, insafına, arzularına ve zaaflarına
bırakılamaz. Gün gelir bu millet, bu ihanetin hesabı sorar ve ülke tekrar
Atatürk’ün devrimci rotasına girer. Bundan şüphemiz yoktur, karamsar değiliz ve
mücadelemiz de bunun içindir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder