27 Mart 2018 Salı


EGEMENLİK MİLLETİNDİR VE ÖYLE KALACAKTIR

Doğan Medya Grubu bünyesindeki tüm yayın organları ve Türkiye’nin en büyük medya dağıtım şirketi Yaysat’ın satışı konusunda Vatan ve Milliyet gazetelerinin şu anki sahibi Demirören Grubu’yla anlaşmaya varılmış.

Hürriyet gazetesinin satılmasıyla birlikte Türk medya tarihinde bir dönemin de sonuna gelinmiş oldu. Satış sonrası; medyanın yüzde 30’u Demirören’in elinde bulunacak hale gelecekken toplamda yüzde 90’ına yakını da hükümete yakın grupların elinde geçmiş olacak. Böylece, Türkiye’deki 26 gazeteden 18’i hükümete yakın ilişkide bulunan şirketler grubuna geçmiş olacak. Televizyonların ise neredeyse tamamı…

Bu durum, demokrasi adına çok büyük bir tehlikenin doğduğunu gösteriyor. Son anayasa değişikliği ile zaten demokrasinin olmazsa olmaz şartlarından olan “Kuvvetler Ayırımı Prensibi” önemli ölçüde zedelenmişti; şimdi de halkın haber alma özgürlüğü yok olmak üzere…

Böyle demokrasi olmaz. Bu şartlarda milli iradeden de bahsedilemez.

Biz milli mücadeleyi bu topraklarda padişahlar, paşalar, para babaları, şunlar bunlar değil, millet egemen olsun diye yaptık. Egemenliğin tek kişide toplanmasına asla izin verilemez.

Bu ortamda Hitler’den bahsetmekte yarar var.

HİTLER’İN HİKAYESİ

Hitler iktidara gelir gelmez, ilk hedefi kadrolaşarak devletin bütün kurumlarını etkisi altına almak olmuş. Yargıyı kontrol altına alarak muhalifleri tutuklatmaya başlamış. Özel Halk Mahkemeleri kurmuş ve bu mahkemelerden istediği kararları çıkartmış.

5 Mart tarihinde yapılmış olan seçimlerde devletin bütün imkanlarını Nazi Partisi lehine kullanmış ve oyunu çok artırmış.

İktidarını diktatörlüğe dönüştürmek için iş adamlarına çok baskı uygulamış. Krupp vasıtasıyla iş adamlarına “Ya siz bu parayı vereceksiniz veya bu parayı biz sizden zorla alacağız” diye mesaj yollamış ve iş adamlarında büyük miktarlarda maddi destek almış.


Hitler hem başbakan hem de devlet başkanı yetkilerinin kendisinde olmasını çok istemiş. Devlet başkanı Hindenburg ölünce, yapılan bir halk oylaması ile Hitler hem devlet başkanı hem de başbakan konumuna gelmiş.

Hitler de kamuoyunu etkilemek için basının çok büyük güce sahip olduğunu biliyormuş. Bu nedenle kendisine yardım etmeye hazır iş adamlarının desteğini alarak gazetelerin çoğuna hâkim olmuş. Kendisini destekleyen gazetelerin tirajı hızla artmış ve günlük 30 milyona ulaşmış.

Sanat dünyasını da baskı altına almış. Büyük bestecilere sansür uygulamış; orkestra şeflerinin işine son vermiş.

Hitler dini inançları kendi lehine kullanmış. Katolik kiliselerine baskı uygulamış.  Protestanların kendi rejimini desteklemesini sağlamış. Hitler din ve vicdan özgürlüğüne ve laikliğe karşıymış. Mezhep ayrılıklarından faydalanmış.

Kadın erkek eşitliliğine karşıymış.  Ona göre kadının görevi evde oturup çocuk yetiştirmekmiş.

Hitler diktatör olmuş ama sonu hiç iyi olmamış.  Milyonlarca cana kasteden Hitler sonunda kendi canına da kıyarak intihar etmiş.

Hitler’in bu hikayesini halkımız ve siyasetçilerimiz iyi değerlendirmelidir. Başkanlık sitemi kaygan ve eğik bir düzlemdir. Türkiye ne yazık ki bu düzleme girdi.  Umarız 2019 seçimleri Türk milletini bu eğik düzlemden kurtarır ve uğruna savaşlar verdiğimiz milli egemenliğimize halel gelmez.

Hiç yorum yok: