İKİ KURULTAY İKİ
KONUŞMA
Geçen hafta içinde İstanbul’da iki kurultay yapıldı: İyi
Parti İstanbul İl Kurultayı ve Vatan Partisi Öncü Gençlik Kurultayı.
Birincisinde İyi Parti Genel Başkanı Sayın Akşener konuştu, ikincisinde ise Vatan
Partisi Öncü Gençlik Başkanı Sayın Aykut Diş.
Bu konuşma içerikleri ile ilgili bir yorum yapmadan önce her
ii konuşmacının sözlerinden bazı cümleleri aktarmak istiyorum.
Sayın Akşener demiş ki:
“Biz cesuruz, biz korkmuyoruz ama onlar bizden korkuyor.
Korktukları için birden bire adına Cumhur dedikleri yerli ve milli ilan
ettikleri bir koalisyon kurdular. Biz ona ‘Saray’ koalisyonu dedik. ‘Saray’
koalisyonunda çok alındılar. Abiler korktu 24 saat bize sövüyorlar. İş bölümü
yaptılar. İşbölümünde birisi sövmekten sorumlu küçük ortak, iftiradan sorumlu
küçük ortak, diğeri kallavi abi, kaale almayan abi ama en son Senegal’de siniri
bozuldu. Sövgüden sorumlular kalpten gidiyordu. Şimdi 46’dan daha ağır şartlardayız
ama buna rağmen milletimizin teveccühü, Allah’ın inayetiyle çok iyi gidiyoruz.
“Bizi önce CHP’ye yapıştırdılar, sonra HDP’ye yapıştırdılar.
Biz de ısrarla, ‘Biz ittifak yapmayacağız kardeşim, biz korkmuyoruz, biz
eminiz, biz kendimize güveniyoruz.’ Şimdi bir ittifak duayeni var karşımızda
sayın Erdoğan. Öce PKK ile yaptı, ne ittifakı onlar için ‘çözüm’ bizim için
‘yıkım’ ittifakı. Sonra FETÖ ile bir ittifak yaptılar onlar için ‘Beraber
ıslandık biz bu yolarda’ ittifakı, bizim için ‘çukur’ ittifakı. Şimdi de bir
ittifak daha yapıyorlar, şimdi ben ona ‘çıkar’ ittifakı demiştim ama
arkadaşlarımız dediler ki, bunun adı ‘cukka’ ittifakı.”
“Bizi küçük ortaklarınızla karıştırmayın. Hani ‘bunun
hesabını soracağım’ deyip de Saray’ın kapısından ayrılmayanlar. Biz
söylediğimiz sözün arkasında duracağız.”
“Buradan bütün liderlere sesleniyorum. Biz kırk kişiyiz
birbirimizi iyi biliriz. Bütün sülalem, 13 halam var, bütün kuzenlerim, onların
çocukları, onların damatları, onların gelinleri, bilmediklerim dahil 7 göbek
sülalemde 1 tane FETÖ’cü bulun politikayı bırakacağım. Bunu söyleyen bir
siyasetçi çıksın elini sıkalım.”
Sayın Diş demiş ki:
“Türkiye bir savaşın içindedir. Biz Vatan Partisi olarak,
Türkiye'nin beka sorunu olarak görüyoruz ve bu sürecin adına Vatan Savaşı
süreci diyoruz. Peki, bu sürecin önemi nerededir? Değerli arkadaşlar bunu
tartışalım, bunu konuşalım. Bu süreç Türkiye'nin bütün meselelerinin düğüm
noktasıdır. Türkiye'nin demokraside özgürlükler sorunu mu var ? O zaman Türkiye
bu vatan savaşından başarıyla çıkmak zorunda. Türkiye'nin çağdaşlaşma,
aydınlanma, laiklik sorunu mu var ? O zaman Türkiye bu savaş sürecinden
başarılı çıkmak zorundadır. Türkiye'nin eğitim öğretim, gelişim sorunu mu var?
O zaman “Türkiye yine bu savaştan başarıyla çıkmak zorundadır. Türkiye bütün
meselelerini çözmek için bu süreçten alnının akıyla siyasal, ekonomik ve
psikolojik olarak alnının akıyla çıkmak zorundadır.
Ama bunu Türkiye'yi yönetenler yapamazlar. Bunu mecliste
bulunan o ya da bu adla, şu ya da bu sıfatla partiler yapamazlar. Bunu da
açıklıkla ortaya koyalım. Afrin'de Türk askeri, Türk ordusu, ağabeyimiz,
kardeşimiz, Mehmetçik bölücü terörün kaynağında dururken bölge ülkelerine
düşmanlık yapanlar, egolarını memleket meselelerinin önüne koyanlar bu süreci
başarıya ulaştıramazlar. İç cephede birlik sağlanması gerekirken cumhuriyetin
değerlerine, Mustafa Kemal ve arkadaşlarına saldıranlar, onlara saldıranları yüceltenler
bu süreci başarıya ulaştıramazlar.
Atatürkçü görünüp laik görünüp PKK'nın, Fetö'nün payandası
olanlar, sanki Afrin'de savaşan Mehmetçiği düşünüyormuş gibi yapıp da bu
savaşın başarısız olması için kapalı kapılar ardında iç çekenler, onlar da bu
savaşı başarıya ulaştıramazlar. Tarih, sınıf savaşları tarihidir. Türkiye bir
vatan savaşı vermektedir ve bu vatan savaşını yalnız ve yalnız Vatan Partisi
başarıya ulaştırabilir. İşte yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır.
Türkiye bir vatan savaşı yürütüyorsa PKK'nın beli
kırılacaktır. Fetö'nün ümüğü sıkılacaktır. Işid mışid artık ne varsa hepsinin
üzerine cesaretle, silahla tankla, topla yürünecektir. Çünkü savaşlarda zor,
oyunu bozar. O zoru yönetmek elzemdir.
“…tarihimize güveniyoruz. Bu tarih çok köklü bir tarih. Bu
tarihin içinde Dede Korkutlar var, Pir Sultan Abdallar var, Börteçineler var
Namık Kemaller var, Ziya Gökalpler, Yusuf Akçuralar var. Enver Beyler var. Bu
tarihin içinde nice isimsiz kahramanlar var. Kendimize de güveniyoruz,
dostlarımıza da güveniyoruz, tarihimize de güveniyoruz.
“Sivas Kongresi'nde 34 kişinin yedi düvele meydan okuduğunu
biliriz. İşte tarihin yasasıdır. Kararlı azınlıklar kararsız çoğunlukları
bünyesine katar ve tarihin pususuna yatar, dünyayı bütün kötülüklerden atar.
Tarihin üçüncü yasası kararlı azınlıkların misyonu ve vizyonunun
belirleyiciliğidir.”
“Vatan Partisi bugün Vatan Savaşı'nın yönünü ve hedeflerini
belirleyen bir kurmaylar hareketi. İşte bu kararlı azınlıklar tarihin
yasalarının bizi götürdüğü yerde bu ülkeyi kesinlikle ve kesinlikle sarayları
olanlar, belediyeleri olanlar, hanları, hamamları, paraları pulları olanlar
aldanırlar, yanılırlar. Tarihin yasaları işler, o kararlı azınlıklar pusudan
çıkar ve bütün imkansızlıklar içinde imkanları olanları da kendilerine katarlar
ve dünyayı değiştirirler.”
Şimdi lütfen bu iki konuşmayı kıyaslayın.
Sayın Akşener’in konuşmasında dedikodu var, suçlama var,
kişisel savunma var. Fakat Türkiye’nin içinde bulunduğu temel sorun yani vatan
savaşı yok. Cumhurbaşkanı olacağım diyor ama olunca nasıl bir program öneriyor
anlatmamış. Argo ağzı var ama devlet adamı ağzı yok.
Sayın Diş’in konuşmasını okuyunca görüyorsunuz ki, Türkiye’nin
sorunlarını iyi tahlil edebilmiş. Olaylara tarihin ve sosyolojinin
penceresinden bakabilmiş. Dedikodu yapacağına Türk milletine iyimserlik ve
mücadele azmi vermeye çalışmış.
Sayın Akşener’i de sayın Diş’i de iyi tanırım. Konuşmalarını
okuyunca hiç şaşırmadım. Benim şaşırdığım konu şu: Ben milliyetçiyim, ben
ülkücüyüm diyen koca koca insanlar nasıl oluyor da Sayın Akşener’in peşine
takılmış gidiyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder