4 Mart 2018 Pazar


İKİ KURULTAY İKİ KONUŞMA

Geçen hafta içinde İstanbul’da iki kurultay yapıldı: İyi Parti İstanbul İl Kurultayı ve Vatan Partisi Öncü Gençlik Kurultayı. Birincisinde İyi Parti Genel Başkanı Sayın Akşener konuştu, ikincisinde ise Vatan Partisi Öncü Gençlik Başkanı Sayın Aykut Diş.

Bu konuşma içerikleri ile ilgili bir yorum yapmadan önce her ii konuşmacının sözlerinden bazı cümleleri aktarmak istiyorum.

Sayın Akşener demiş ki:

“Biz cesuruz, biz korkmuyoruz ama onlar bizden korkuyor. Korktukları için birden bire adına Cumhur dedikleri yerli ve milli ilan ettikleri bir koalisyon kurdular. Biz ona ‘Saray’ koalisyonu dedik. ‘Saray’ koalisyonunda çok alındılar. Abiler korktu 24 saat bize sövüyorlar. İş bölümü yaptılar. İşbölümünde birisi sövmekten sorumlu küçük ortak, iftiradan sorumlu küçük ortak, diğeri kallavi abi, kaale almayan abi ama en son Senegal’de siniri bozuldu. Sövgüden sorumlular kalpten gidiyordu. Şimdi 46’dan daha ağır şartlardayız ama buna rağmen milletimizin teveccühü, Allah’ın inayetiyle çok iyi gidiyoruz.

“Bizi önce CHP’ye yapıştırdılar, sonra HDP’ye yapıştırdılar. Biz de ısrarla, ‘Biz ittifak yapmayacağız kardeşim, biz korkmuyoruz, biz eminiz, biz kendimize güveniyoruz.’ Şimdi bir ittifak duayeni var karşımızda sayın Erdoğan. Öce PKK ile yaptı, ne ittifakı onlar için ‘çözüm’ bizim için ‘yıkım’ ittifakı. Sonra FETÖ ile bir ittifak yaptılar onlar için ‘Beraber ıslandık biz bu yolarda’ ittifakı, bizim için ‘çukur’ ittifakı. Şimdi de bir ittifak daha yapıyorlar, şimdi ben ona ‘çıkar’ ittifakı demiştim ama arkadaşlarımız dediler ki, bunun adı ‘cukka’ ittifakı.”

“Bizi küçük ortaklarınızla karıştırmayın. Hani ‘bunun hesabını soracağım’ deyip de Saray’ın kapısından ayrılmayanlar. Biz söylediğimiz sözün arkasında duracağız.”

“Buradan bütün liderlere sesleniyorum. Biz kırk kişiyiz birbirimizi iyi biliriz. Bütün sülalem, 13 halam var, bütün kuzenlerim, onların çocukları, onların damatları, onların gelinleri, bilmediklerim dahil 7 göbek sülalemde 1 tane FETÖ’cü bulun politikayı bırakacağım. Bunu söyleyen bir siyasetçi çıksın elini sıkalım.”

Sayın Diş demiş ki:

“Türkiye bir savaşın içindedir. Biz Vatan Partisi olarak, Türkiye'nin beka sorunu olarak görüyoruz ve bu sürecin adına Vatan Savaşı süreci diyoruz. Peki, bu sürecin önemi nerededir? Değerli arkadaşlar bunu tartışalım, bunu konuşalım. Bu süreç Türkiye'nin bütün meselelerinin düğüm noktasıdır. Türkiye'nin demokraside özgürlükler sorunu mu var ? O zaman Türkiye bu vatan savaşından başarıyla çıkmak zorunda. Türkiye'nin çağdaşlaşma, aydınlanma, laiklik sorunu mu var ? O zaman Türkiye bu savaş sürecinden başarılı çıkmak zorundadır. Türkiye'nin eğitim öğretim, gelişim sorunu mu var? O zaman “Türkiye yine bu savaştan başarıyla çıkmak zorundadır. Türkiye bütün meselelerini çözmek için bu süreçten alnının akıyla siyasal, ekonomik ve psikolojik olarak alnının akıyla çıkmak zorundadır.

Ama bunu Türkiye'yi yönetenler yapamazlar. Bunu mecliste bulunan o ya da bu adla, şu ya da bu sıfatla partiler yapamazlar. Bunu da açıklıkla ortaya koyalım. Afrin'de Türk askeri, Türk ordusu, ağabeyimiz, kardeşimiz, Mehmetçik bölücü terörün kaynağında dururken bölge ülkelerine düşmanlık yapanlar, egolarını memleket meselelerinin önüne koyanlar bu süreci başarıya ulaştıramazlar. İç cephede birlik sağlanması gerekirken cumhuriyetin değerlerine, Mustafa Kemal ve arkadaşlarına saldıranlar, onlara saldıranları yüceltenler bu süreci başarıya ulaştıramazlar.

Atatürkçü görünüp laik görünüp PKK'nın, Fetö'nün payandası olanlar, sanki Afrin'de savaşan Mehmetçiği düşünüyormuş gibi yapıp da bu savaşın başarısız olması için kapalı kapılar ardında iç çekenler, onlar da bu savaşı başarıya ulaştıramazlar. Tarih, sınıf savaşları tarihidir. Türkiye bir vatan savaşı vermektedir ve bu vatan savaşını yalnız ve yalnız Vatan Partisi başarıya ulaştırabilir. İşte yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır.

Türkiye bir vatan savaşı yürütüyorsa PKK'nın beli kırılacaktır. Fetö'nün ümüğü sıkılacaktır. Işid mışid artık ne varsa hepsinin üzerine cesaretle, silahla tankla, topla yürünecektir. Çünkü savaşlarda zor, oyunu bozar. O zoru yönetmek elzemdir.

“…tarihimize güveniyoruz. Bu tarih çok köklü bir tarih. Bu tarihin içinde Dede Korkutlar var, Pir Sultan Abdallar var, Börteçineler var Namık Kemaller var, Ziya Gökalpler, Yusuf Akçuralar var. Enver Beyler var. Bu tarihin içinde nice isimsiz kahramanlar var. Kendimize de güveniyoruz, dostlarımıza da güveniyoruz, tarihimize de güveniyoruz.

“Sivas Kongresi'nde 34 kişinin yedi düvele meydan okuduğunu biliriz. İşte tarihin yasasıdır. Kararlı azınlıklar kararsız çoğunlukları bünyesine katar ve tarihin pususuna yatar, dünyayı bütün kötülüklerden atar. Tarihin üçüncü yasası kararlı azınlıkların misyonu ve vizyonunun belirleyiciliğidir.”

“Vatan Partisi bugün Vatan Savaşı'nın yönünü ve hedeflerini belirleyen bir kurmaylar hareketi. İşte bu kararlı azınlıklar tarihin yasalarının bizi götürdüğü yerde bu ülkeyi kesinlikle ve kesinlikle sarayları olanlar, belediyeleri olanlar, hanları, hamamları, paraları pulları olanlar aldanırlar, yanılırlar. Tarihin yasaları işler, o kararlı azınlıklar pusudan çıkar ve bütün imkansızlıklar içinde imkanları olanları da kendilerine katarlar ve dünyayı değiştirirler.”

Şimdi lütfen bu iki konuşmayı kıyaslayın.

Sayın Akşener’in konuşmasında dedikodu var, suçlama var, kişisel savunma var. Fakat Türkiye’nin içinde bulunduğu temel sorun yani vatan savaşı yok. Cumhurbaşkanı olacağım diyor ama olunca nasıl bir program öneriyor anlatmamış. Argo ağzı var ama devlet adamı ağzı yok.

Sayın Diş’in konuşmasını okuyunca görüyorsunuz ki, Türkiye’nin sorunlarını iyi tahlil edebilmiş. Olaylara tarihin ve sosyolojinin penceresinden bakabilmiş. Dedikodu yapacağına Türk milletine iyimserlik ve mücadele azmi vermeye çalışmış.

Sayın Akşener’i de sayın Diş’i de iyi tanırım. Konuşmalarını okuyunca hiç şaşırmadım. Benim şaşırdığım konu şu: Ben milliyetçiyim, ben ülkücüyüm diyen koca koca insanlar nasıl oluyor da Sayın Akşener’in peşine takılmış gidiyor?  

Hiç yorum yok: