7 Şubat 2018 Çarşamba


DEVLET AKLI GEREK

Devlet adamında öncelikle devlet akılı olması gerek. Bir yöneticide devlet aklı olmayınca ya sürekli kandırılır ya da sürekli yanlışlıklar yapar. Örnek karşımızda: Sayın Recep Tayyip Erdoğan.

Kanıta gerek yok; kendi ifadesi ile birçok kez kandırıldığını anlıyoruz.

Sayın Erdoğan öncelikle Amerika’ya kandı. Açılım yaparsa ve Abdullah Öcalan ile görüşürse terör sorununa çare bulacağım sandı. Yanıldığını anladı ama bu süreç içinde PKK büyüdü, kentleri işgal etti, yöre halkını haraca bağladı.

Hatadan dönüp de PKK’nın üzerine gidince gerçek gün ışığına çıktı. PKK’nın açtığı hendekler büyük bir mücadele sonucu kapatıldı, örgüt kentlerden kovuldu ama onlarca Mehmetçik ve polisimiz şehit düştü.

Gene Amerika’ya kanıp bölge ülkelerine düşman oldu. Suriye ile aramız açıldı. Esat’ı Suriye’nin yönetiminden kolaylıkla uzaklaştıracağız sandı. Yüzbinlerce insan öldü, perişan oldu. PKK Suriye’nin kuzeyine yerleşti. Şimdi de temizlemeye çalışıyoruz.

Amerika’nın piyonu FETO’ya kandı. Ne isterse verdi, elemanlarını devlet içine yerleştirdi. 15 Temmuz gecesi FETO yani Amerika az daha Türkiye’yi işgal ediyordu.

Devlet aklı olan birisi bütün bunlardan ders çıkarır. Son iki olay gösterdi ki Sayın Erdoğan yanılmaya devam ediyor.

ESAT KATİLMİŞ! GÖRÜŞÜLEMEZMİŞ!

Türk ordusu Suriye’nin kuzeyinde görünürde teröristlerle ama esas olarak Amerika ile savaşıyor. Amaç, Türkiye’nin ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak.

Suriye ile düşmanımız ortak, dostumuz ortak. Buna rağmen sayın Erdoğan Esat ile görüşmeye ve Suriye ile işbirliğine razı olmuyor. İşbirliği gerekir diyenlere de kızıyor. Esat’ı kastederek  bir milyon insanın katili ile görüşülmez diyor.

Türkiye’nin amacına ulaşması için Suriye ile birlikte hareket etmesi hayati öneme haiz. Devlet aklı ile hareket edilse bu işbirliği gerçekleşecek ama Sayın Erdoğan buna yanaşmıyor.

Esat katil filan değil, ülkesini ve halkını emperyalistlere karşı koruyor. Esas katil Amerika. Sayın Erdoğan katillerle görüşmek istemiyorsa önce Amerika’ya karşı tavır alsın. Görüşmeyi kessin. İncirlik ve diğer tesisleri Amerika’nın kullanımına kapatsın.

TÜRK VE TÜRKİYE SÖZCÜĞÜNÜ KİMSE KALDIRAMAZ

TTB Merkez Konsey’inin son davranışını tasvip etmeye imkân yok. Zaten çok da büyük tepki aldı. Sayın Erdoğan’ın da tepki vermesi gayet normal ama şu habere ne denir?

“Erdoğan, Türk Tabipler Birliği ve Barolar Birliği'nden 'Türk' ifadesinin çıkarılması gerektiğini savundu. Erdoğan, Türk Tabipler Birliği'nin başındaki 'Türk' ifadesi zaten Bakanlar Kurulu kararıdır. Bir defa onun oradan hemen, süratle çıkarılması lazım" dedi.”

Bu davranışı devlet aklı ile açıklamak mümkün değil.  Bir kere ‘Türk’ ve ‘Türkiye’ sözcüğü bu kurumlara bakanlar kurumu kararı ile verilmiş değil. Bunlar yarı resmî kurumlardır ve kanun ile kurulurmuştur. Bakanlar kurulu kararı ile değişiklik yapamazsınız.

Erdoğan’ın bu sözlerine hem Cumhuriyetçi Hekimler Grubundan hem de TBB ve onun başkanı Sayın Metin Feyzioğlu’ndan sert tepki geldi.

TTB ise ‘Türk’ sözcüğünün kaldırılacak olmasından memnun ki hiç tepki vermedi.

Cumhuriyetçi Hekimler Grubu’nun bildirisi şöyle:

"Cumhurbaşkanı'nın yaptığı talihsiz açıklamayı üzüntüyle öğrendik.

Mevcut Türk Tabipler Birliği (TTB) yönetimi, vatan bütünlüğünü korumak üzere Türkiye Cumhuriyeti Ordusunun Afrin’de başlattığı harekata karşı yayınladığı bildiri ile geniş kamuoyu ve hekimlerin ezici çoğunluğunda derin bir infiale yol açmıştır. Hak ettiği büyüklükte de tepki almıştır. Mevcut TTB yönetiminin kaynağı olduğu krizin nedeni, mevcut yönetimin Türk milletine yeterli düzeyde yakınlık duymamasından ve ABD emperyalizminin psikolojik savaş aleti haline gelmesinden kaynaklanmaktadır.

Milletin, mevcut TTB yönetimine duyduğu haklı tepkisini suiistimal ederek, kökleri Çanakkale ve İstiklal savaşlarında olan; Anayasamızın 135. maddesine dayanarak kurulmuş, kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütümüzün bu vasfını ortadan kaldırmayı ima eden söylemlerde bulunmak, Türk milletinin adını Birliği’mizden silmeye kalkmak, samimiyetsiz, fırsatçı ve beyhude bir girişimdir.

Türk milletinin adını Anayasa'dan çıkarma gibi artık tarihin çöplüğüne atılmış hevesleri hatırlatmaktadır.”

Sayın Erdoğan’ın TBB’ni ve başkanını milli olmakla suçlaması ise asla kabul edilemez. Hatta diyebiliriz ki Sayın Feyzioğlu Sayın Erdoğan’dan daha milli davranışlar sergilemektedir.   

Hiç yorum yok: