DEVLET AKLI GEREK
Devlet adamında öncelikle devlet akılı olması gerek. Bir
yöneticide devlet aklı olmayınca ya sürekli kandırılır ya da sürekli
yanlışlıklar yapar. Örnek karşımızda: Sayın Recep Tayyip Erdoğan.
Kanıta gerek yok; kendi ifadesi ile birçok kez
kandırıldığını anlıyoruz.
Sayın Erdoğan öncelikle Amerika’ya kandı. Açılım yaparsa ve
Abdullah Öcalan ile görüşürse terör sorununa çare bulacağım sandı. Yanıldığını
anladı ama bu süreç içinde PKK büyüdü, kentleri işgal etti, yöre halkını haraca
bağladı.
Hatadan dönüp de PKK’nın üzerine gidince gerçek gün ışığına
çıktı. PKK’nın açtığı hendekler büyük bir mücadele sonucu kapatıldı, örgüt
kentlerden kovuldu ama onlarca Mehmetçik ve polisimiz şehit düştü.
Gene Amerika’ya kanıp bölge ülkelerine düşman oldu. Suriye
ile aramız açıldı. Esat’ı Suriye’nin yönetiminden kolaylıkla uzaklaştıracağız
sandı. Yüzbinlerce insan öldü, perişan oldu. PKK Suriye’nin kuzeyine yerleşti.
Şimdi de temizlemeye çalışıyoruz.
Amerika’nın piyonu FETO’ya kandı. Ne isterse verdi,
elemanlarını devlet içine yerleştirdi. 15 Temmuz gecesi FETO yani Amerika az
daha Türkiye’yi işgal ediyordu.
Devlet aklı olan birisi bütün bunlardan ders çıkarır. Son
iki olay gösterdi ki Sayın Erdoğan yanılmaya devam ediyor.
ESAT KATİLMİŞ! GÖRÜŞÜLEMEZMİŞ!
Türk ordusu Suriye’nin kuzeyinde görünürde teröristlerle ama
esas olarak Amerika ile savaşıyor. Amaç, Türkiye’nin ve Suriye’nin toprak
bütünlüğünü korumak.
Suriye ile düşmanımız ortak, dostumuz ortak. Buna rağmen
sayın Erdoğan Esat ile görüşmeye ve Suriye ile işbirliğine razı olmuyor. İşbirliği
gerekir diyenlere de kızıyor. Esat’ı kastederek bir milyon insanın katili ile görüşülmez diyor.
Türkiye’nin amacına ulaşması için Suriye ile birlikte
hareket etmesi hayati öneme haiz. Devlet aklı ile hareket edilse bu işbirliği
gerçekleşecek ama Sayın Erdoğan buna yanaşmıyor.
Esat katil filan değil, ülkesini ve halkını emperyalistlere
karşı koruyor. Esas katil Amerika. Sayın Erdoğan katillerle görüşmek
istemiyorsa önce Amerika’ya karşı tavır alsın. Görüşmeyi kessin. İncirlik ve diğer
tesisleri Amerika’nın kullanımına kapatsın.
TÜRK VE TÜRKİYE SÖZCÜĞÜNÜ KİMSE KALDIRAMAZ
TTB Merkez Konsey’inin son davranışını tasvip etmeye imkân
yok. Zaten çok da büyük tepki aldı. Sayın Erdoğan’ın da tepki vermesi gayet normal
ama şu habere ne denir?
“Erdoğan, Türk Tabipler Birliği ve Barolar Birliği'nden
'Türk' ifadesinin çıkarılması gerektiğini savundu. Erdoğan, Türk Tabipler
Birliği'nin başındaki 'Türk' ifadesi zaten Bakanlar Kurulu kararıdır. Bir defa
onun oradan hemen, süratle çıkarılması lazım" dedi.”
Bu davranışı devlet aklı ile açıklamak mümkün değil. Bir kere ‘Türk’ ve ‘Türkiye’ sözcüğü bu
kurumlara bakanlar kurumu kararı ile verilmiş değil. Bunlar yarı resmî
kurumlardır ve kanun ile kurulurmuştur. Bakanlar kurulu kararı ile değişiklik
yapamazsınız.
Erdoğan’ın bu sözlerine hem Cumhuriyetçi Hekimler Grubundan
hem de TBB ve onun başkanı Sayın Metin Feyzioğlu’ndan sert tepki geldi.
TTB ise ‘Türk’ sözcüğünün kaldırılacak olmasından memnun ki
hiç tepki vermedi.
Cumhuriyetçi Hekimler Grubu’nun bildirisi şöyle:
"Cumhurbaşkanı'nın yaptığı talihsiz açıklamayı
üzüntüyle öğrendik.
Mevcut Türk Tabipler Birliği (TTB) yönetimi, vatan
bütünlüğünü korumak üzere Türkiye Cumhuriyeti Ordusunun Afrin’de başlattığı
harekata karşı yayınladığı bildiri ile geniş kamuoyu ve hekimlerin ezici
çoğunluğunda derin bir infiale yol açmıştır. Hak ettiği büyüklükte de tepki
almıştır. Mevcut TTB yönetiminin kaynağı olduğu krizin nedeni, mevcut yönetimin
Türk milletine yeterli düzeyde yakınlık duymamasından ve ABD emperyalizminin
psikolojik savaş aleti haline gelmesinden kaynaklanmaktadır.
Milletin, mevcut TTB yönetimine duyduğu haklı tepkisini
suiistimal ederek, kökleri Çanakkale ve İstiklal savaşlarında olan;
Anayasamızın 135. maddesine dayanarak kurulmuş, kamu kurumu niteliğindeki
meslek örgütümüzün bu vasfını ortadan kaldırmayı ima eden söylemlerde bulunmak,
Türk milletinin adını Birliği’mizden silmeye kalkmak, samimiyetsiz, fırsatçı ve
beyhude bir girişimdir.
Türk milletinin adını Anayasa'dan çıkarma gibi artık tarihin
çöplüğüne atılmış hevesleri hatırlatmaktadır.”
Sayın Erdoğan’ın TBB’ni ve başkanını milli olmakla suçlaması
ise asla kabul edilemez. Hatta diyebiliriz ki Sayın Feyzioğlu Sayın Erdoğan’dan
daha milli davranışlar sergilemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder