MÜDAFAA-İ HUKUK VEYA ADALET YÜRÜYÜŞÜ
Dostlarım, arkadaşlarım, tanıdığın, tanımadığım kimseler
soruyorlar; “Bu kutlu adalet yürüyüşüne Vatan Partisi neden katılmıyor?”. Tek
tek anlatmaya çalışıyorum ama yetmiyor, en iyisi yazayım dedim:
Türk Milleti adalet için kutlu yürüyüşünü yıllar önce
yapmıştır. Bu yürüyüşün adı “Müdafaa-i Hukuk Yürüyüşü”dür. 1914’de başlar, 30
Ağustos 1922 tarihinde Dumlupınar’da biter.
Bu yürüyüş kutludur çünkü emperyalizme ve onun içerdeki
uzantılarına karşı milletin hakkını savunmak için yapılmıştır. Sadece Türk
milletinin hakları değil, tüm mazlum ülkelerin hakları zalimlere karşı
savunulmuştur.
Emperyalizm Türk milletinin yaşama hakkına, vatanına,
namusuna, ırzına saldırmıştır ve milletimiz bu yürüyüşle Atatürk önderliğinde
adaleti sağlamıştır; bir devrim yapmıştır ve ortaya Türkiye Cumhuriyeti
çıkmıştır.
Yıllar geçti, batılı güçlerin niyeti değişmedi. Gene saldırıyorlar,
hakkımızı gene gasp etmek istiyorlar. Dün kabul ettiremedikleri Sevr’i bugün gerçekleştirmek
için örtülü örtüsüz saldırıyorlar. PKK/HDP olup saldırıyorlar, PYD olup
saldırıyorlar, FETO olup, gladyo olup saldırıyorlar.
Eğer adalet için yürünecekse, milletin hakkını bu güçlere
karşı savunmak için yürüyelim. Adını da “Yeniden Müdafaa-i Hukuk” koyalım; işte
o zaman bu yürüyüş kutlu olur.
Kılıçdaroğlu yürüyor ama bu yürüyüş kutlu değil. Değil çünkü
milletin hakkını koruyacak bir adalet arayışı içinde değil. Türkiye’yi dış
güçlere şikâyet ediyor ve onlardan adaleti sağlamasını istiyor.
Peki kimler için adalet istiyor; Onu da Perinçek’in ağzından
dileyelim:
“SUÇSUZLAR KİM
O yürüyüşte Herekol
dağında şehit düşen Mehmetçiğin anasına adalet isteniyor mu? O Mehmetçiğe
kurşun sıkana adalet isteniyor.
O yürüyüşte İzmir
Adalet Sarayı önünde PKK’nın canlı bombasının üzerine atlayan Polis Fethi
Sekin’in yetimlerine adalet isteniyor mu? Canlı bombaya adalet isteniyor.
O yürüyüşte 15 Temmuz
darbesini bastırırken şehit düşen, yaralanan askere ve polise adalet isteniyor
mu? 15 Temmuz Darbesini yapanlara adalet isteniyor.
O yürüyüşte Ergenekon
tertibinde hayatını veren Kuddusî Okkırlara, Yrb. Ali Tatarlara, İlhan
Selçuklara, Prof. Dr. Uçkun Geraylara, Amiral Cem Çakmaklara adalet isteniyor
mu? O yürüyüşte Ergenekon tertibinin polislerine, savcılarına, yargıçlarına
adalet isteniyor.
O yürüyüşte PKK
bombasıyla şehit olan Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk’e adalet
isteniyor mu? O yürüyüşte Selahattin Demirtaşlara adalet isteniyor.
O yürüyüşte PKK’nın
şehit ettiği Müzik Öğretmeni Aybüke Yalçın’a adalet isteniyor mu? O yürüyüşte
hendek kazanlara iş makinası veren terör yandaşlarına adalet isteniyor.
Biliyoruz, bazı saf
kardeşlerimiz hemen “Biz F Savcısı Zekeriya Öz, F polisi Ali Fuat Yılmazer,
Nazlı Ilıcak, Ekrem Dumanlı, Selahattin Demirtaş vb için yürümüyoruz”
diyeceklerdir.
Manzara öyle değil.
Açıklamalar da öyle değil. “Türkiye’de adaletin bittiği, hapishanelere
suçsuzların doldurulduğu” edebiyatıyla yürünüyor.
Bugün hapishanede
olanlar, İlker Başbuğlar, Çetin Doğanlar, Teoman Komanlar, Doğu Perinçekler,
Kemal Alemdaroğlular, Mehmet Haberallar, Deniz Gezmişler, Mahir Çayanlar,
Mümtaz Soysallar değil!
O zaman kimdir o
suçsuzlar?
HAPİSHANELERDE KİMLER
VAR
70 bin FETÖ bağlantılı
ve bölücü terör bağlantılı şüpheli tutukludur. Bu koşullarda “Adalet bitti,
Cumhuriyet yıkıldı” bağırışları, onları kurtarma talebinden başka hangi anlama
geliyor?
Bu yürüyüşü PKK, HDP,
onların teferruatları, FETÖ ve artıkları niçin destekliyor? Enis Berberoğlu’na
yapılan haksızlığı düzeltmek için mi?
Bugün Türkiye’de
“Adalet bitti” diye yürüdüğünüz zaman, “hapistekilere özgürlük” diye
bağırdığınız zaman, bunun tek bir anlamı vardır: 70 bin FETÖ ve PKK
bağlantılıya adalet ve özgürlük!
Çünkü içerde olanlar
bunlar.”
Dünkü kutlu yürüyüş Türk milletinin hakkını savunmak için
yapılmıştı; bugün ise, milletin hakkına göz diken ABD’nin Türkiye’deki piyonlarını
hapislerden çıkarmak için yapılıyor. Bu yürüyüşe “kutlu” da denmez; katılmak da
olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder