2 Haziran 2017 Cuma

TARİHTEN GÜNÜMÜZE BİR IŞIK

Bilen bilir, Yusuf Akçura Türk devrim tarihinin en önemli kişilerinden birisidir. Osmanlı’nın son döneminde ortaya çıkan, Kemalizm’e de kaynaklık yapan Türkçülük siyasetinin gelişmesinde büyük rol oynamıştır.

Yusuf Akçura maalesef günümüzde çok az bilinmektedir. ‘Ben Türk Milliyetçisiyim’ diyenlerin bile Yusuf Akçura’yı tanımamaları çok üzücüdür. Sadece Akçura değil, o dönemin çok önemli Türkçüleri olan Gaspıralı, Gökalp ve Galiyev de unutulmak üzeredir.

Özellikle gençlere önerimdir, bu 4 büyük şahsiyetin hayatını incelesinler, yazdıklarını okusunlar; onların ışıkları hâlâ dimağları aydınlatacak kadar parlaktır.

Akçura, Kırım Türklerindendir. Rusya’da doğmuş ama İstanbul’da eğitim almıştır. Abdülhamid zamanında diğer Türkçüler gibi hapse atılmış ve sürgüne gönderilmiştir. 1908 devriminden sonra İstanbul’a dönmüş ve yoğun bir tempo ile Türkçülük fikrinin yayılmasına hizmet etmiştir.

AKÇURA BUGÜNÜ ANLATIYOR

Akçura, bir makalesinde Osmanlı’nın son dönemini anlatır ama sanırsınız ki bugünü anlatıyor. Okuyalım bakalım:

“Avrupa’da büyük sanayi ve sermayenin oluşmasıyla, Osmanlı ülkesine girişi, ekonomimizi alt üst etti ve memleketimizin ekonomik krizinde hiç şüphesiz, en önemli etken oldu…

2. Mahmut zamanında, yabancılardan, ecnebi milletlerde borç almak, borçlanmak düşünüldü. Abdülmecit zamanında borçlanma kapısı geniş açıldı ve en çok bu kapıdandır ki Avrupa’nın büyü sermayesi, Osmanlı ülkesine girip istila etti. Sanayi ürünleri ile memleketten aldığı kazanca para kirası olarak aldığı faizler eklendi. Ecnebilerden alınan borç paraların mühim bir kısmı, egemen zümre ve padişahlar tarafından verimsiz masraflara tutuldu…

Devlet bütçesinin masraflar kısmına borç faizleri de yüklenince, denge daha çok bozuldu. Fakat bu borçlanma belası bunla da kalmadı. Devlet, borcunun faizlerini ödeyemeyince, müflis borçlulara yapılan muamele, konkordato Osmanlı Devleti’ne reva görüldü: Düyun-u Umumiye kurumu kuruldu.

Kim ne derse desin, Osmanlı saltanatında, Düyun-u Umumiye Kurumu, devlet içinde devlet mahiyetindeydi, iktisadi bağımsızlığımızı ve bunun üzerine siyasi bağımsızlığımızı büsbütün yaraladı.”

ÜRETİM EKONOMİSİ ÖNCELİĞİMİZ OLMALI

Şimdi, 2.Mahmut’un yerine Özal’ı, Abdülmecit’in yerine Çiller’i, Düyun-u Umumiye’nin kurulmasına rıza gösteren Abdülhamid’in yerine de Erdoğan’ı koyun ve düşünün. Var mı günümüzden farkı?

Borçlanma ekonomisine halen devam ediyoruz. Borçlarımız boyumuzu aşmak üzere. Bu ayla ilgili açıklanan rakamlara göre dış ticaret açığımız daha da artmış. Bu demektir ki bu açık borçla kapanacak.


Türkiye bir an önce borçlanma ekonomisini terk edip, üretim ekonomisine geçmelidir. Zaman daralıyor, Düyun-u Umumiye’ye az kaldı. 

Hiç yorum yok: