TÜRK MİLLETİ BÜYÜKLÜĞÜNÜ GÖSTERDİ
7 Ağustos 2016 Cumhuriyet tarihinin en önemli günlerinden birisi
oldu. Etnik köken farklıkları ile mezhep farklılıkları ile ve oy verdikleri
siyasi parti farklılıkları ile bölünmeye çalışılan Türk Milleti tüm dünyaya
bölünmez bütünlüğünü ilân etti. Sadece bölünmez bütünlüğünü değil, millet
olarak toplanılacak yerin Türk bayrağının altı olduğunu da gösterdi.
Bu bir şahlanış hareketiydi. İnsanları oraya getiren güç vatan sevgisi
ve canları gibi sevdikleri vatanına karşı dış ve iç tehdit algısı oldu. Bu
vatan sevgisi ve tehdit algısı İstiklâl Savaşı ruhunun yeniden canlanmasını
sağlamıştı.
Adeta 1919 yılında yayınlanan Amasya Tamimi yeniden tüm
dünyaya duyuruluyordu: “Vatanın
bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Milletin bağımsızlığını, yine
milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”
Ve 5 milyon insan o gün bilerek veya bilmeyerek büyük önder
Atatürk’ün tam bağımsızlık ve milli egemenlik ilkesini savundu. Liderler ise, “
'Gazi Mustafa Kemal, İstiklal marşı, Kurtuluş savaşı, tek bayrak tek vatan”
demek zorunda kaldı. Erdoğan’ın ağzından yıllarca duymadığımız Türk Milleti ve
Atatürk gibi sözcükleri duymak da bizi memnun etti.
LİDERLER YETERSİZ KALDI
Erdoğan darbecilerden söz etti ama darbecilerin arkasındaki Amerika’dan bahsetmedi. İstiklâlden söz etti ama bağımsızlığımıza kast eden düşmanın kim olduğunu tam olarak açıklamadı. Atatürk’ün birkaç meşhur sözünü tekrar etti. Birkaç şiir okuyarak halkı coşturmaya çalıştı o kadar.
Erdoğan darbecilerden söz etti ama darbecilerin arkasındaki Amerika’dan bahsetmedi. İstiklâlden söz etti ama bağımsızlığımıza kast eden düşmanın kim olduğunu tam olarak açıklamadı. Atatürk’ün birkaç meşhur sözünü tekrar etti. Birkaç şiir okuyarak halkı coşturmaya çalıştı o kadar.
Darbe girişiminin arkasında kim var, hangi ülkelerden destek
alıyorlardı, bu darbecilerin tam olarak amaçları neydi, bundan sonra Türkiye ne
gibi tehlikelerle karşı karşıya kalabilir, bu tehlikelere karşı ne gibi
tedbirler alınmalıdır; bütün bunlarla
ilgili tatmin edici bir sözü hiçbir liderden duymadık.
Bağımsızlıktan söz edildi ama bağımsızlığımızı kim tehdit
ediyor, söylenmedi.
Erdoğan’ın Türk Ordusu üzerinde hükumetin KHK’lerle yaptığı
tasarrufları savunması ise, hiç doğru olmadı. Savunma da çok yetersiz kaldı.
TSK ile ilgili yapılan düzenlemelerin, darbeci generaller
tarafından daha önce hazırlanan bir raporla örtüşmesi ve AB’nin Türk ordusu
sivilleşmelidir adı altında bizden talep ettikleri isteklerle benzerlik
göstermesi bu düzenlemelerin çok aceleyle yapıldığını gösteriyor. Umarız, Sayın
Erdoğan bu düzenlemeleri hükumet ile birlikte yeniden değerlendirir ve tecrübeli
komutanların da görüşlerini alarak hatadan dönülmesini sağlar.
ÇARE ATATÜRKTÜR, ÇARE EĞİTİMDİR
Türk milleti olarak bir daha bu şekilde darbe teşebbüslerine
ve bağımsızlığımızı tehdit eden kalkışmalara maruz kalmamak için yapılması
gereken şey Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmaktır.
Vatan bütünlüğü, “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye
halkına Türk Milleti denir” anlayışı, tam bağımsızlık, milli egemenlik,
laiklik, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayırımı, kanun önünde eşitlik, bilimin
aydınlığı vazgeçilmez değerlerimiz olmalıdır. Bu değerleri kaybedersek
vatanımızı da, bayrağımızı da, özgürlüğümüzü de, namusumuzu da kaybederiz.
Çocuklarımızı ve gençlerimizi bu değerlere sahip çıkacak
şekilde yetiştirmeliyiz. Dış tehditlere de iç tehditlere de karşı en önemli
savunma stratejimiz bu olmalıdır.
Çare Atatürktür, çare eğitimdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder