14 Ağustos 2016 Pazar

SUÇLU AYAĞA KALK!

Rakam büyük, 100 000 civarında olduğu söyleniyor. Bu kadar insan insanlığını, milli kimliğini, dinini kaybetmiş bir sümüklü adama “hoca efendi” demiş, onun emrine girmiş ve CIA’nin, FBI’ın ajanı olmuş.

Bütün bunlar hemen de olmamış, 30 seneyi aşkın bir kirli çalışmanın ürünü bunlar. 30 seneden fazla bir süre “Hoca efendi”  saygı görmüş, yöneticilerden, siyasetçilerden, halktan destek almış, eli öpülmüş, önünde eğilinmiş.

Sonunda CIA’nın robotunda dönmüş bu ajanlar yukarıdan gelen bir emirle darbe yapmaya kalktı,  ne oldukları ortaya çıktı.

Türkiye’nin bu hale gelmesinin suçlusu, sorumlusu kim, bu konu tartışılmıyor. İnsanlarımız nasıl olurda kendi sivil halkına kurşun sıkar; kendi askerini, polisini öldürür. Bu hainlik, bu nefret neyin eseridir; kimin gaflet ve ihanetinin sonucudur, bunlar hiç dile getirilmiyor.

KOLEKTİF SUÇ

Türkiye’de kolektif suç işlendi. Siyasetçi suçlu, yönetici suçlu, medya suçlu, yazarı suçlu, aydını suçlu ve halkın büyük çoğunluğu suçlu.

Şüphesiz en büyük sorumlu yıllarca bu ülkeyi yöneten, istediği zaman bir gecede yasa çıkarabilen, eğitim sistemini istediği gibi değiştirebilen, ekonomiyi keyfince yöneten iktidarlardır. Özellikle de son 14 yılda iktidarda olan, başta Erdoğan olmak üzere AKP’nin yöneticileridir.

Cemaat ne istedi ise verdiler. Cumhuriyet’in temel değerleri ile oynamaya kalktılar. Eğitim sistemini bozup, “kindar ve dindar” nesiller yetiştirmeye çalıştılar. Sadece FETO’ya değil, tüm cemaatlere her türlü kolaylığı ve imkânı tanıdılar.

Dindar nesil yetiştireceğiz dediler bu amaçla FETO’ya her türlü kolaylığı tanıdılar ama sonunda gerçek dinden sapmış, Kuran’dan çok Fethullah Hoca’nın kitaplarına inanan, Allah’a kul olacağına hoca efendiye kul olan, bu halleri ile dinden uzaklaşmış nesiller yetişti.

Kindar nesil yetiştireceğiz dediler çocukları FETO’ya teslim ettiler. FETO da çocuklarımızı insanlığa, kendi milletine, evrensel değerlere kin tutan mahlûklara dönüştürdü. Bu insanların tek duygusu kaldı: Kin. Bu insanlar sevgiyi unuttular, sevinci unuttular, hüznü unuttular, acımayı unuttular, insana ait ne kadar duygu varsa kin hariç unuttu. Kindar robotlara dönüştüler.  

AKP’ yönetimi bu robotları izledi, destekledi, ekonomik olarak güçlenmesini sağladı. Bu buram buram kin ve ihanet kokan ağacı suladı, gübreledi. Şimdi de özürler diliyor, af istiyor, cinler beni kandırdı diyor ama hesap vermiyor.

Sorumluluğunu gizlemeye çalışan iktidar askeri kışlaların önüne iş makinalarını yığıyor, askeri okulları kapatıyor, kuvvet komutanlıklarını bakanlara bağlıyor. Benim suçum yok, tüm suç askerlerin demeye getiriyor.

Bazı suçlar vardır, şikâyete tabi değildir, mağduru af etse bile suçlu hakkında ceza verilir. Bu gafletin belki de ihanetin (yargılama sonucunda belli olur) hesabını hâkim huzurunda tüm siyasetçilerin vermesi gerek. Hukuk devleti bunu gerektirir.  

SADECE YÖNETİCİLER Mİ SUÇLU

Sorumlu sadece siyaset değil, yanına medyayı da koymak gerek. Yıllarca halkın gerçek sorunlarını gündeme taşıyacaklarına ve tartışacaklarına etnik kimlik ve mezhep farklılıklarını anlatıp durdular. ABD’nin uzantıları olan FETO ve PKK örgütlerinin sözcülerini saatlerce televizyonlarda konuşturup, halkı Amerikan projelerine evet demeye hazır hale getirmeye çalıştılar.  

Kolektif suç dedik ya, halkımızın büyük çoğunluğu da suça iştirak etti. Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük lider Atatürk’ün ilkelerini bir kenara bıraktı, mahallenin imamını, cemaatin şeyhini, hoca efendileri kendisine rehber edindi.

Kendisini kulluktan çıkarıp özgür ve eşit vatandaş yapan Cumhuriyet’in nimetlerinden faydalanacağına,  Cumhuriyet ile hesaplaşması olan ve Cumhuriyet’in temellerini sarsmaya çalışanları iktidara taşıdı.

FETO da, PKK’da esas olarak son 14 yılda güçlendi, büyüdü ve büyük bir tehdit haline geldi. Halkımız da ısrarla 14 yıldır aynı iktidarı başında tutuyor. Karşılaştığı sorunların sorumluluğunu da eski iktidarlara veya şimdiki muhalefete yüklüyor.

Halkımız artık yaptığı seçimlere çok daha fazla dikkat etmelidir. Kuzuya kurt teslim edilmez.
  

Artık herkes aklını başına almalıdır. Kurtuluş, “yeni Türkiye’de değil”, “yeniden Türkiye Cumhuriyeti”ndedir. 

Tutulacak yolu Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken belirlemiştir. Çare Atatürk yoluna girmekten geçmektedir.  

Hiç yorum yok: