“İKİ AYYAŞ”IN İZİNDE
Yıl 1964, Kıbrıs’ta kanlı çatışmalar başladı. Türk varlığı
yok edilmek istendi. Bunun üzerine Türkiye Kıbrıs’a müdahale etme kararı aldı
ve askeri hazırlıklara başladı. Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesini istemeyen ABD
başkanı Johnson o zamanki başbakana bir mektup yazdı. Mektup çok sert ve kaba
bir üslupla yazılmış, küçük düşürücü ifadelere yer vermişti. Bir süre
kamuoyundan gizlenen mektup hem yönetim kademelerinde hem de Türk halkında büyük
hayal kırıklığı yaratmıştı.
Mektup kamuoyuna açıklanınca zamanın başbakanı şu meşhur
sözü söyledi: "Yeni bir dünya
kurulur, Türkiye de bu dünyadaki yerini alır". Şu anda da yeni bir dünya kuruluyor ve
Türkiye bu dünyada yerini alıyor. Rusya ile yakınlaşma bu açıdan çok önemlidir.
İnönü’nün bu tarihi sözünden sonra Atatürk’ün de şu
ifadesini hatırlamak gerek:
SSCB ile işbirliğini
Türk dış politikasının temeli yaptım. Her ne pahasına olursa olsun, Türkiye’nin
bu işbirliğinden hiçbir şekilde vazgeçmemesini istedim. Görüyordum ki,
devletimiz ancak SSCB ve Doğu ile daha sıkı birleşmesi halinde ayakta
kalabilir.
1945’den itibaren başlayan Atlantik yolculuğumuzun sonuna
geldik. Rotamız artık olması gereken yöne çevrildi. Atlantik denizinde
batırılmak istenen Türkiye kendisini ancak Avrasya’da kurtarabilir. Atlantik sistemi
yıllardır bize bölünün, Ermenilerin isteklerini kabul edin, Kıbrıs’ı terk edin,
ekonominizi bizim direktiflerimiz doğrultusunda yönetin diye dayatmalarda
bulunuyordu.
ABD güçlü ve büyük bir Türkiye istemiyor. Onun için FETO, PKK, DEAŞ, DHKPC gibi terör
örgütlerini başımıza bela ediyor. Atlantik sistemi içinde kalarak bunlarla
mücadele etmek mümkün değil. Rotamızı doğru yöne çevirdik. Bu yön “iki ayyaş”ın
zamanında bize gösterdiği yöndür.
İki ayyaş diyerek Atatürk ve İnönü’yü itibarsızlaştırmak
isteyen kişi şimdi onların izinde yürümeye başladı.
Şimdi de Atatürk’ün en büyük takipçisi ve Kemalist devrimin
en büyük savunmacısı Vatan Partisi başkanı Doğu Perinçek’e kulak verelim:
DOĞU PERİNÇEK’İN TESPİTLERİ
“Atlantik sistemi,
Türkiye’yi bölmeye kalktı. Türkiye, bölünme tehdidini hendeklere gömdü.
Atlantik sistemi,
1990’lı yıllarda “Kemalizmin sonu geldi” diye ferman buyurmuştu. Türkiye,
“Ferman Washington’un ise Atatürkçülük bizimdir” dedi. Atatürk, kendisini
yıkmaya kalkışanları bile teslim almıştır. Yaşanan olay budur.
Vatan Savaşı, önce
ABD’nin piyonlarını hendeklere gömdü. Arkasından ABD’nin FETÖ darbesini millet
ve devletin topyekûn mücadelesiyle bozguna uğrattık. Ve Türkiye artık
geleceğini Avrasya ufuklarında aramaktadır.
Rus uçağının
düşürülmesinden bu yana daha bir yıl geçmedi. Artık Rusya Türkiye’nin stratejik
ortağı konumundadır. Erdoğan-Putin görüşmesi sıradan bir buluşma değildir.
Stratejik bir dönemin başlangıç noktasıdır.
Türkiye, Avrasya
çağına girmektedir.
Türkiye’nin toprak
bütünlüğünün güvenceleri, Avrasya ittifakı içindedir.
Türkiye’nin bağımsız
ve özgür yaşama kararı, ancak Avrasya coğrafyasında hayata geçirilebilir.
Türkiye’nin yeniden
üretim ekonomisine yönelmesi, ancak Avrasya rotasındadır.
Güçlü Ordu Güçlü
Türkiye, Avrasya’da varlığını gösterir.
Komşularımızla barışın
anahtarı, Batı Asya Birliği’dir ve Avrasya Birliği’dir.
Aslında şu
yaşadıklarımız, bir devrim sürecinin içine girdiğimizi gösteriyor.
Artık Türkiye,
Atlantik sisteminin içine sığmıyor.
Türkiye, yeniden
Atatürk Devrimini tamamlama sürecine girmenin sancılarını yaşıyor. Türkiye’nin
mecburiyetleri hükmünü yürütmektedir. Vatan Partisi’nin “Vatan Savaşından Millî
Hükumete” sloganı hayata geçmektedir.”
Bu süreç, elbette kendi hükumetini de yaratacaktır. Millî
Hükumet, Türkiye’nin ufkundadır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder