12 Haziran 2016 Pazar

DİNSEL İSTİSMAR

Son zamanlarda cinsel istismar haberleri medyanın en sık tartışılan haberleri oldu. Dinsel istismar çok daha yaygın olmasına karşı medyada yer bulamadı.

Erdoğan Muhammed Ali'nin cenaze törenine halkın milyonlarca dolarını harcayarak neden gitti? Bu sorunun cevabı gayet basit, kendisinin koyu bir Müslüman olduğunu ve İslam'ın dünyadaki sayılı liderlerinden birisi olduğunu göstermek için gitti. Muhammed Ali Müslüman olarak bilinmese, gider miydi? Hayır gitmezdi. Peki bu bir dinsel istismar mıydı? Takdir sizin.

Şu gerçeğin iyi bilinmesi lazım. İnsanlar yüzyıllardır diğer insanları kandırıp kişisel çıkar sağlamak için en sık kullandıkları yöntem dinsel istismar olmuştur. Bu her dinden insanlar için geçerlidir. papazlar orta çağda  cennetin anahtarını satıp paralar, altınlar toplamışlar. Papalar, piskoposlar halkları, ülkeleri yönetirken hakimiyetlerini dine bağlamışlar.

İslam ülkelerinde de yalancı hocalar, şeyhler, sahte din adamları cahil halkı sömürmek için halkı dinsel istismar yolu ile kandırmışlar. Zavallı halkın elindeki avucundaki 3-5 lirayı, yetiştirdiği birkaç hayvanı, buğdayı hiç utanmadan ve Allah korkusu olmadan almışlardır.

SÖMÜRÜNÜN PERDESİ 

Milletler ve halklarda diğer halk ve milletleri sömürmek için kendilerini hep bir dinin veya ahlaki, manevi bir görüşün temsilcisi gibi göstermişler. İnsanlık tarihi bunun örnekleri ile dolu. Din adına ülkeleri işgal etmişler, savaşları bu zahiri amaç için yaptıklarını söylemişler. Oysa amaçları topraklara el koymak, o topraklar üzerindeki ve altındaki zenginlikler sahip olmaktı.

Dinsel istismar sömürgeciliğin  yıllarca perdesi, örtüsü olmuştur; kirli amaçlar bu örtü ile gizlenmiştir.

Bunun en güzel örneği Haçlı seferleridir. Kudüs başta olmak üzere kutsal toprakları Müslümanların elinden almak gibi bir yüce amaç için düzenlendiği söylenen bu seferlerin asıl amacı toparlar el koymak, şehirleri yağlamak ve diğer zenginliklere el koymaktı.

Sömürge tarihi aynı zamanda dinsel istismar tarihidir. İspanyollar Güney Amerika'nın zenginliklerine el koyup buradaki medeniyetleri ve insanları yok ederken Hıristiyan olmayan ruhları cehennem ateşinden kurtarmak için bunları yaptıklarını söylüyorlardı.

Sömürgecilerin öncü gücü çoğu zaman misyonerler olmuştur. Kenya'nın kurucu devlet başkanı Jomo Kenyatta'nın şu sözü çok meşhurdur: "Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapayarak dua etmeyi öğrettiler. Gözümü açtığımızda, bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı."

Osmanlı'nın son yılları dinsel istismarın en yoğun olduğu zamanlardı. Halk yoksulluk, sefalet ve hastalıklarla uğraşırken Padişah ve çevresi köşklerde, yalılarda lüks ve şatafat içinde yaşıyordu. Yoksul halkın paraları ile kendilerine saraylar, köşkler yaptırıyorlardı. Halkın sesi çıkmıyordu çünkü Padişah "Halife-i Ruyi Zemin"di.

DEVAM EDEN İSTİSMAR

AKP iktidarının ülkeyi çok kötü yönetmesine rağmen başta kalmasının en önemli sebeplerinden birisi de dinsel istismardır. Halkımızın çoğu AKP iktidarının ve Erdoğan'ın dindar görünümüne kandığı için oyunu AKP'ye ve Erdoğan'a veriyor.

Meşhur sözdür" Çalıyorlar  ama Camiye de gidiyorlar, neden oy vermeyecekmişim."

Atatürk bu gerçekleri bildiği için Türk milletini dinsel istismarcılardan kurtarmaya büyük gayret gösterdi. Laiklikliğin kabul edilmesinin bir sebebi de buydu. Onun için "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz" demişti.

Ne yazık ki, Atatürk'ün vefatından sonra, özellikle de 1950'den sonra, Türkiye yeniden şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi oldu. Dinsel istismar siyasi ve ekonomik çıkar elde etmenin en yaygın yöntemi oldu. Eğitim sistemimiz dinsel istismara açık insanlar yetiştirmeye başladı.

İnsanın insanı, halkların halkları sömürmesinin ve daha bir çok kirli amaçların örtüsü olan dinsel istismar yok edilmedikçe insanlık kötülüklerden kurtulamaz. "Allah ile Aldatmak" son bulmalıdır. Türk milleti feraha ve refaha çıkmak için bu gerçeği iyi kavramalı ve gereğini buna göre yapmalıdır.



Hiç yorum yok: