23 Mayıs 2016 Pazartesi

FEDA-YI NEFS

Vatan savaşı tüm hızıyla devam ediyor. Kahraman ordumuz, polisimiz ve korucularımız cansiperane bir şekilde mücadele ediyor. Karşılarında ABD ve İsrail’in eğittiği, donattığı ve kandırıp üzerimize saldığı katiller ve hainler sürüsü var.

Varsın olsun, batılı emperyalistlerin üzerimize sürdüğü Yunanlıları nasıl ülkemizden kovup Cumhuriyeti kurduysak, bu katiller sürüsünü de hendeklere gömüp Cumhuriyetimizi yaşatacağız.

Şehit haberleri alınca kahroluyoruz. Bu kahraman şehitlerimizin İstiklâl harbi şehitlerinden hiçbir farkları yok. Onlar Cumhuriyet kurmak için şehit oldular, şimdi de gencecik evlatlarımız yaşatmak için şehit oluyor. Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum.

CUMHURİYETİ KURAN KADROLAR

Dün Cumhuriyeti kuranlarda da, bugün onu yaşatmak için mücadele edenler ve şehit olanlarda  iki temel özellik var: Milliyetçilik ve ‘feda-yı nefs’ kararlılığı. 

Kabul edelim veya etmeyelim, beğenelim veya beğenmeyelim, şu gerçeği kabul etmeliyiz: Milli Mücadele kadrosu İttihat ve Terakki’nin devamıdır. Müdafaa-İ Hukuk Cemiyeti’ni örgütleyen, İstiklâl Harbi’ni yöneten ve kazanıp Cumhuriyeti kuran bu kadrolardır.

Enver Paşa yoktur ama Mustafa Kemal Paşa vardır. Talat Paşa yoktur ama İsmet Paşa vardır. Cemal paşa yoktur ama Kazım Karabekir paşa vardır.

Bu kadrolarda çok önemli ki özellik vardı: Yukarıda söylediğim gibi milliyetçilik ve ‘feda-yı nefs’ kararlılığı.

Milliyetçi oldukları için, vatanseverlerdi, milliyetçi oldukları için devrimcilerdi, milliyetçi oldukları için halkçılardı. Millet için, vatan için istiklâl için gözlerini kırpmadan ve asla ümitsizliğe kapılmadan büyük bir savaşı sürdürdüler ve vatan topraklarını düşmandan temizleyip,  egemenliği millete verdiler.

Cumhuriyet işte bu nefsini millet için feda etmeyi göze alan kadrolar sayesinde kuruldu. Bugün yaşatmaya çalışanlar da aynı ‘feda-yı nefs’ kararlılığı içinde olanlardır.

NEFSİ FEDA EDEBİLMEK

Şunu bilmek gerekir:

‘Feda-yı nefs’ olmadan vatan savunulamaz;

‘Feda-yı nefs’ olmadan milliyetçi olunmaz;

‘Feda-yı nefs’ olmadan vatansever olunamaz;

‘Feda-yı nefs’ olmadan devrimci olunamaz;

‘Feda-yı nefs’ olmadan halkçı olunamaz.

‘Feda-yı nefs’ olmadan kahraman olunmaz.

Orhan Veli boşuna söylememiş:
“Neler yapmadık su vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik.”

Şimdilerde de kimimiz, vatn için, Cumhuriyet için şehitliği göze alarak mücadele ederken kimilerimiz de televizyon karşısında saçma sapan programlar izliyor. Sırası geldikçe de ahkam kesiyor.

Ölenler ve ölümü göze alanlardır gerçek kahramanlar.

VATANIN GERÇEK SAHİPLERİ

Türkiye Cumhuriyeti ‘feda-yı nefs’ kararlılığı içinde hareket eden kahramanlar tarafından kuruldu; onu yaşatacak olanlar da aynı kararlılık içinde olanlardır.

Toprağı vatan yapanlar da, milleti egemen kılanlar da, Şırnak da, Mardin’de, Diyarbakır da vatan için şehit olanlar da, şehitlik sırası bekleyenler de bu kahramanlardır.

Orhan Şaik Gökyay’ın dediği gibi bu vatan herkesten ‘feda-y nefs’ karalılığı içinde can verenlerindir.

BU VATAN KİMİN?
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır.
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutta gaza bayraklarından
Alnına ışıklar vuranlarındır.
Ardına bakmadan yollara düşen
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.
İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir.
Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir.
Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil
Topun namlusundan görenlerindir.


Hiç yorum yok: