26 Temmuz 2015 Pazar

SALDIRI MİLLİ DEVLETEDİR

Avrupa halkları yüz yıllarca dini görüş ve etnik farklılıklar nedeni ile çok kanlı savaşlar vermişler ve yüz binlerce insanın ölümüne neden olmuşlardır. Avrupa tarihi mezhep ve etnik savaşlar nedeni ile çok kanlı sayfalar taşır.

Bu kanlı dönem, milletleşme ve milli devletlerin kurulması ile sona erdi. İnsanlar, hiçbir ayrım gözetmeksizin ülkenin eşit vatandaşı oldular. Hangi etnik kimliğe veya hangi dini görüşe mensup olursa olsun tek bir millet olarak birleşti. Milli devletler içerisinde insanlar eşit vatandaşlar oldular ve insan hak ve özgürlüklerinden aynı oranda faydalandılar. Kan ve düşmanlık bitti, refah ve özgürlük arttı.

Kuzey Amerika halkı da İngiltere'ye karşı bir bağımsızlık savaşı vererek tek millet kimliğini kazandı ve milli devletini kurdu. Bu devletlerde insanları bir arada tutan en önemli bağ ise dil oldu.  Farklı dillerin konuşulduğu ülkelerde eğitim dili tek oldu. ABD gibi çok sayıda farklı etnik kimliğin bir arada yaşamasının sebebi İngilizcedir. Tek dil tek millet olmanın en önemli faktörüdür.


Milli devletler, milletler için bir kale görevi görür. Bu kalenin içinde insanlar özgür ve bağımsız yaşar. Refahlarını artırmaya çalışırlar. Kendilerini dış güçlere karşı bu kale ile korurlar. İşte  bu nedenle, milli devletlerini daha önce kuran Avrupa'nın gelişmiş ülkeleri ve ABD emperyalist emellerini gerçekleştirmek için gelişmekte olan ülkelerin milli devletlerine saldırırlar. Türk Milleti'nin milli devleti de Türkiye Cumhuriyetidir. Türkiye Cumhuriyeti özellikle 1945 yılından sonra bu saldırılardan geniş oranda etkilenmeye başladı. 1980 öncesi olayları, 1980 ihtilalini ve daha sonra gelişen terör saldırılarını bu açıdan değerlendirmek gerekir.

Emperyalist güçler milli devletleri yıkmak için öncelikle iç cepheye saldırırlar. Hainleri ve işbirlikçileri kullanırlar, gafillerden faydalanırlar.  Yıllar önce Atatürk'ün yaptığı tespit de budur:

"..Önemli olan, memleketi temelinde yıkan, milleti esir ettiren iç cephenin düşmesidir. Bu gerçeği bizden iyi bilen düşmanlar bu cephemizi yıkmak için yıllarca çalışmışlardır ve çalışmaktadırlar. Bugüne kadar başarı da kazanmışlardır. Gerçekten kaleyi içinden almak, dışından zorlamaktan kolaydır..."

Türk Milleti'nin kalesi olan Türkiye Cumhuriyeti de iç cephe düşürülerek yıkılmaya çalışılıyor. Bu nedenle Siyasi partiler yeniden yapılandırılıyor, Milli güçler asker sivil demeden komplolarla, kumpaslarla tutsak ediliyor. Milli birlik bozulmaya çalışılıyor. Medya işgal ediliyor. Binlerce etki ajanı yazar, gazeteci, aydın, din adamı kılığı ile televizyon televizyon gezip emperyalizmin amaçlarına hizmet ediyor.

İrticai hareketleri ve PKK terör örgütünün ve onun siyasi uzantısı HDP'nin faaliyetlerini de bu gözle görmek gerekir. Özellikle 1980 sonrası her iki hareket de Cumhuriyet yıkıcılığında birbirleri ile yarışır oldular ve çok önemli mesafeler aldılar.

PKK, ABD ve diğer emperyalist devletlerin piyonudur. ABD ve İsrail'in kurmak istedikleri kukla devlet için kullandığı eli kanlı, vahşi ve acımasız bir örgüttür. Bu örgüt Türk milli devletini yıkmak için etnik bölücülüğü yöntem olarak kullanıyor.  PKK'nın kullanılma amacı ise, iç cepheyi düşürmek...

AKP hükumetlerinin PKK ile mücadele edeceğine, tam tersi olarak, terörü özendiren ve kolaylaştıran politikalar izlemesi ile terör milli devletimiz için çok önemli bir tehdit haline dönüştü. Çözüm süreci adı altında verilen tavizler PKK'yı daha da güçlendirdi.

PKK lideri Apo'nun 21 Mart 2013 günü Diyarbakır Nevruzunda ilan ettiği bildiri milli devleti yani Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkma programıdır. Buna rağmen çözüm süreci adı altında bu eli kanlı örgüte tavizler verilmesi iyimser bir söylemle tam bir gaflettir.

Son seçimlerde HDP'nin PKK ile özdeş olduğunu ihmal eden veya anlamak istemeyenlerin verdiği oylarla TBMM'ne giren terör örgütü, dış güçlerden  aldığı destekle milli devletimize saldırılarını yoğunlaştırdı. İçeride askerimize, polisimiz, korucularımıza saldırırken, kurulması planlanan ikinci İsrail'in denize ulaşması için  Suriye'nin kuzeyine hakim olmaya ve burada bir Kürt koridoru açmak için mücadeleye başladı.

Türk Milleti bağımsızlığı için, özgürlüğü için, refahı ve mutluluğu için milli devletini emperyalist güçlere ve onun içimizdeki piyonlarına karşı korumalıdır. PKK ile yürütülen müzakerelere son verilmeli ve devletimizin egemenliği yurdun her karış toprağında tesis edilmelidir. Devletin güvenlik güçlerinin dışında ülkede hiç bir silahlı güç kalmamalıdır. Gaflet ve ihanet son bulmalıdır.

Milli devletimiz yıkılırsa, etnik kimliği ne olursa olsun herkes bunun altında kalır.  Bu gerçek asla unutulmamalıdır. Etnik kimlik farklılıkları yüzünden parçalanan ülkelerin hepsinde binlerce insanın kanı akmıştır. Akacak kan bizim yani etnik kimlik fark etmeksizin tüm Türk milletinin kanı olacaktır.

Emperyalizmin bu kanlı planını bozmanın tek yolu, Türk milli kimliği altında bir ve beraber olarak milli devletimizi, yani Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşatmak ve kanun önünde eşitliği ve kardeşliği kabul ederek ülkenin refahı için çalışmaktır.

Hiç yorum yok: