29 Ekim 2014 Çarşamba

YÜZ BİNLER İÇİNDE BİRİSİ OLMAK

Kurban Bayramında Annemi ziyaret edip elini öpememiştim. O zaman gidemedim bari bu bayramda gideyim deyip 28 Ekim’de Kayseri’den yola çıkıp Ankara’ya vardım. Eve varır varmaz önce sarıldık sonra birbirimizin bayramını kutladık. Cumhuriyet’e değer veren birisi olduğu için, annem çok mutlu oldu.

Hoşbeşten sonra Türkiye üzerine sohbet etmeye başladı. Annemi bu sefer ümitsiz gördüm. “Bu memleket düzelmeyecek oğlum” dedi. Sen hiç böyle konuşmazdın, ne oldu da böyle düşünüyorsun deyince anlatmaya başladı:

“Eskiden CHP’ye güveniyordum. Bir gün iktidar olacak, Türkiye’yi düze çıkaracak diye ümit ediyordum ama artık ondan da ümidimi kestim. Ne iktidara geleceği var ne de iktidara glirse memleketi iyiyie götürecek durumu var. Başındaki adam “Ben Dersimli Kemal’im” diye bağırıyor. 1930’lu yılların CHP’sini yani Atatürk’ün partisini beğenmiyor.

“Dersimli Kemalim diye bağıracağına Tunceli’ye dikilen eşkiyanın heykeline bir çift laf edeydi.  Bu Seyit Rıza değil mi Dersim halkını öldüren, malına mülküne el koyan. Bunlar ne asker dinledi ne sivil yüzlerce insanı öldürdüler. Karakolları basıp askerleri şehit ettiler; bir zavallı yüzbaşıyı 6 yaşındaki kızının gözü önünde vurdular; nahiye müdürlerini öldürdüler (bunlardan birisi de babaannemin kardeşi idi); insanların mallarına el koyup, mermi para ile alınıyor harcamayalım deyip, başlarını taşla ezip öldürdüler. Çemişgezek’i defalarca basıp direnenleri katlettiler. Biz kadınlar camilere sığınıp dua ederdik ki bize bir zarar vermesinler. Bunlar unutulur mu?  Dersimli Kemal bu eşkiyanın heykeline bir çift laf edemedi. Onları temize mi çıkarmaya çalışıyor, anlamadım.”

Sen canını sıkma, çok iyi bir gençlik yetişiyor, onlara güven dedim. İnşallah dedi, sonra ilave etti “bakalım, yarın Tandoğan’a ve Anıtkabir’e gelenlerden belli olur”.

Sabah olunca annem ikide bir pencereden bakıp hiç kimseler yok, bu insanlar nerde deyip kaygılanıp durdu. Öğlene doğru eli bayraklı birkaç genç görünce sevinip bana haber verdi, bak gençler yola çıkmaya başladı dedi. Anne, burası Bahçelievler, bu sokağa bakıp da karar verme; Tandoğan’a gider sana bilgi veririm dedim. O andan itibaren ne zaman gideceğim diye gözümün içine bakmaya başladı.

Saat 12 gibi Bahçelievler’den Tandoğan’a doğru yürümeye başladım. Sokaklar ve caddeler sakin idi. Yol kenarındaki kafelerde gençler oturmuş, kahve, çay içip sohbet ediyorlardı. İçimden bunlarda annemdeki heyecanın ve bilincin onda birisi olsa burada oturamazlardı deyip yola devam ettim. Tandoğan yaklaşınca meydan bana boş gibi gözüktü, doğrusu moralim bozuldu, Cumhuriyet’in bekçileri yok galiba deyip üzüldüm.

Yanılmışım, meydana gelince Tandoğan ile Anıtkabir arasındaki caddenin tıklım tıklım dolu olduğunu gördüm, sevindim ve heyecanlandım. Anıtkabir’e yaklaştıkça sevincim ve heyecanım daha da arttı. Genç, yaşlı binlerce insan ellerinde Atatürk posterleri ve Türk Bayrakları; ağızlarında “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz”  haykırışı  ile Ata’larına doğru gidiyorlardı. Ata’larını ziyaret eden gene binlerce kişi de Anıtkabir’den meydana doğru akıyordu. Anıtkabir’e varınca aslanlı yolun ve anıt içindeki meydanın merdivenler dâhil dolu olduğunu gördüm. Doğrusu her yaştan insanın heyecanı ve Cumhuriyet’i koruma kararlılığı görülmeye değerdi.  

Atatürk’ün izindeki yüz binlerce Cumhuriyet bekçisinin varlığı bana güven verdi. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak diye kendi kendime söylendim ve müjdeyi vermek için eve doğru yürümeye başladım. Tandoğan meydanına doğru giderken kalabalıkların bir sel gibi Anıtkabir’e doğru aktığını gördüm. Meydanda miting başlamıştı ve konuşmalar yapılıyordu. Konuşmalar zaman zaman sloganlarla kesiliyordu. Heyecan dorukta idi.

Müjde vermem gerek bir annem vardı, onun için mitingin bitmesini beklemedim ve eve geldim. Annem haberleri duyunca çok sevindi. “Anlaşıldı oğul, bu Cumhuriyeti hiç kimse yıkamaz” dedi.


Cumhuriyeti yıkmak isteyip de kanlı mı olacak, kansız mı olacak diye merak edenler anlamışlardır ki bu yıkım asla kansız olmaz. Cumhuriyet’i yaşatmak için milyonlarca insan kanını dökmeye hazırdır. Öyle arkadan yanaşıp kahpece öldürmeler de bu milyonları yıldıramaz. Gün gelir hainlerden ve işbirlikçilerden hesap sorulur. Bugün gördüklerim bunun teminatıdır.

EYUP S.KARAKAŞ

Hiç yorum yok: