YENİ BİR DÜNYAYA DOĞRU
Sadece ufku değil, ufkun ötesini de görebilen Atatürk’ün bir
öngörüsü daha gerçekleşmeye başladı. Adana’da sabaha kadar süren bir sohbetin
sonunda şöyle demişti:
“...Şarktan şimdi doğacak olan güneşe bakınız! Bugün günün
ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün şark milletlerinin de uyanışlarını
öyle görüyorum. İstiklâl ve hürriyetine kavuşacak olan çok kardeş millet
vardır. Onların yeniden doğuşu, şüphesiz ki terakkiye ve refaha müteveccih
olacaktır. Bu milletler bütün güçlüklere ve manilere rağmen, muzaffer olacaklar
ve kendilerini bekleyen istikbale ulaşacaklardır...”
Tablo ortada, Atatürk’ün dediği gibi, “istiklâl ve hürriyetine
kavuşan” şark milletleri ekonomik olarak da refah toplumu olma yolunda hızla
ilerliyor.
Vatan Partisi’nin düzenlediği ve Çin’in Türkiye büyük elçisi
ve diğer diplomatlarının katıldığı “Üretimde Atılım için Türkiye-Çin İşbirliği”
toplantıda Sayın Perinçek Asya ülkelerinin nasıl bir atılım içinde olduğunu
rakamlar vererek anlattı.
Sözü Sayın Doğu Perinçek’e bırakalım:
“ASYA ÇAĞI
Sanayicilerimizin de artık sık sık vurguladıkları gibi,
dünya ekonomisinin ve siyasetinin ağırlığı Asya’ya kayıyor. Üretim Asya’dadır. Teknolojik
gelişmenin ve buluşların kıtası artık Asya’dır.
Çin ve Hindistan ekonomileri büyüdüğü için dünya ekonomisi
büyüyor. 2016 yılında önde gelen ülkelerin dünyadaki büyümeye katkıları yüzde
olarak şöyle sıralanıyordu:
Çin; yüzde 39, Hindistan; yüzde 19, ABD; yüzde 10, AB; yüzde
6.5, Japonya; yüzde 3.
2019 yılı tahminleri ise şöyle:
Çin; yüzde 33, Asya (Çin ve Japonya dışında); yüzde 30, ABD;
yüzde 11, Ortadoğu ve Kuzey Afrika; yüzde 4, Sahra Altı Afrika; yüzde 2, Avrupa
Euro Bölgesi; yüzde 4, İngiltere; yüzde 1, Avrupa’nın kalanı; yüzde 3, Japonya;
yüzde 1, Kanada; yüzde 1, dünyanın geri kalanı; yüzde 8.
2030 yılı için yapılan yansıtmalar, girdiğimiz çağı
gözlerimizin önüne sermektedir. 10 yıl sonra dünya dengelerinde, Asya’nın
yükselişini vurgulayan köklü değişiklikler görülüyor. O zaman 10 büyük
ekonominin gayri safi yurt içi hasılasına göre sıralaması şöyle tahmin
ediliyor:
(2017 ile karşılaştırılarak, satın alma gücü paritesine
göre, trilyon dolar)
2017-2030, % Artış
Çin; 23.2 64.2 + 177, Hindistan; 9.5 46.3 + 387, ABD; 19.4
31.0 + 60, Endonezya; 3.2 10.1 + 216, Türkiye; 2.2 9.1 + 314, Brezilya; 3.2 8.6
+ 169, Mısır; 1.2 8.2 + 583, Rusya; 4.0 7.9 + 98, Japonya; 5.4 7.2 + 33, Almanya;
4.2 6.9 + 64
EZİLEN DÜNYA GELİŞEN DÜNYA OLDU
Yüzyıl öncesini hatırlayalım. O zaman Çin ve Hindistan,
Mazlumlar Dünyası'nın iki büyük ülkesiydi. Bir zamanlar “gerilik” kavramı, Çin
ve Hindistan ile tanımlanıyordu. Batı’dan bakanlar, Çin ve Türkiye’yi,
“Doğu’nun hasta adamları” diye hor görüyorlardı. Oysa bugün Çin, Hindistan ve
Türkiye, Gelişen Dünya'nın başını çekiyorlar. 2030 yılında üçü de ilk beş
ekonominin içinde yer alacaklar. 21. yüzyıla damgasını vuran olay budur: Ezilen
Dünya, Gelişen Dünya oldu.
Dünyanın bütün iklimlerinde Çin mucizesinden söz ediliyor.
Çünkü Çin’de devrimle kurulan yönetim, bağımsızlığa özen göstermiş, halkın
çıkarlarını gözetmiş, yetenekli ve çalışkan bir işgücü yaratmış, karma
ekonomiyi uygulamış ve plan yapmıştır.
TÜRKİYE’NİN AVRASYA’DAKİ KONUMU
Türkiye, Atatürk’ün de vurguladığı üzere, “Asyaî bir
ülkedir” ve Nâzım Hikmet’in tanımıyla “Bir kısrak başı gibi” Avrupa’ya
uzanmıştır. Yine Türkiye, Atatürk’ün belirttiği gibi “Bir koçbaşı gibi Asya’yı
savunmuştur” ve hâlâ savunmaktadır.
Birinci ticaret ortağımız Çin, ikincisi Rusya ve üçüncüsü
Almanya. Özetlersek, biz Avrasya ülkesiyiz ve Asya ile Avrupa’nın
merkezindeyiz.”
Vatan güvenliğimiz ve enerji güvenliğimiz de Asya’dadır.
Suriye, Irak, İran, Azerbaycan ve Rusya, bizim yalnız komşularımız değil, aynı
zamanda enerji güvenliğimizdir ve ekonomi ortaklarımızdır.
Türkiye, Atlantik sistemine bağlı hükümetler döneminde Asyalı
konumuna yerleşmektedir. Demek ki, bu süreç, iradeyle değiştirilmesi olanağı
bulunmayan nesnel bir süreçtir.”
Bütün bu gelişmeler göstermektedir ki, Atatürk’ün şu
öngörüsü de er geç gerçekleşecektir:
“... müstemlekecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak
ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni
bir ahenk ve işbirliği çağı hakim olacaktır...”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder