21 Kasım 2018 Çarşamba


TÜRK MİLLETİNE GÜVENİYORUZ

Atatürk’ün 10 Yıl Nutku’ndaki şu ifadelere bakın: Burada millete güven var, ileriye dönük umut var ve kararlılık var.

“Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi, en geniş, refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur.”

“Çünkü,Türk milletinin karakteri yüksektir; Türk milleti çalışkandır; Türk milleti zekidir. Çünkü, Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin, yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir.”

Bir de dönüp “Ben Atatürkçüğüm” diyenlerin sözlerine, yazdıklarına ve sosyal medyadaki paylaşımlarına bakın. Bunlarda Türk milletine güvensizlik, hatta beğenmemezlik ve ileriye doğru tahminlerinde de tam bir karamsarlık var. Kendilerine göre Türkiye’nin battığını ispat eden kanıtlar bulunca da hemen paylaşıyorlar ve ekliyorlar; “Bu ülkede artık yaşanmaz”.

Doğrudur, zor günlerden geçiyoruz. Bir yanda vatanımızı bölmeye yönelik emperyalist tehditler, diğer yanda uzun yıllardan beri uygulanan yanlış ekonomik programlar sonucu borca batan bir ekonomi. Ama kötümser değiliz, geleceğe yönelik umutlarımız var. Çünkü Türk milletine, kendimize güveniyoruz.

Onun binlerce yıllık terihi tecrübesine, geçmişinden aldığı derslere ve edindiği tecrübelere güveniyoruz.

Mütareke döneminin o zor şartlarından Atatürk önderliğinde bir büyük devrim ile çıkan geçmişimize güveniyoruz.

Milletimizin vatan sevgisine, milli birliği koruma azmine güveniyoruz. Onun özgür yaşama ve bağımsızlığını koruma kararlılığına güveniyoruz.

Gece gündüz, soğuk sıcak demeden vatanımızın bütünlüğü ve milletimizin egemenliği için kentlerde, dağlarda, ovalarda savaşan kahramanlarımıza güveniyoruz.

Her yıl yüzbinlerce genci bilimin ışığı ile yadınlatan ve mezun eden üniveristelerimize ve gençlerimize güveniyoruz.

Bizi binlerce yıl başı dik yaşatan ve bu günlere ulaştıran millî kültürümüze güveniyoruz.

Üretmek için çalışan, çırpınan milli sanayicmize, işçimize, köylümüze, esnafımıza güveniyoruz.

Fabrikalarımıza, işletmelerimize, atölyelerimize, tarlalarımıza güveniyoruz.

Coğrafyamıza, doğal kaynaklerımıza, ormanlarımıza, denizlerimize güveniyoruz.

Milletimizin Atlantik çukurundan çıkıp Avrasya’ya yönelen rotasına güveniyoruz.

Sadece ufku değil onun da ötesini görebilen Atatürk’ün şu tahmin ve tespitine güveniyoruz:

“Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile, atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.”

İzmir marşını söyleyip, Andımızı okuyan ve sonra da etraflarına karamsarlık ve yılgınlık saçanlara hitap ediyorum: Lütfen biraz da Atatürk’ün 10 Yıl Nutku’nu okuyun.

Türk’ün Ergenekonları bitmez.  İçinde bulunduğumuz zor dönemden Kemalist devrimi tamamlayarak çıkacağız. Bundan da eminiz çünkü, Namık Kemâl’in dediği gibi;

“Ecdâdımızın heybeti ma'rûf-u cihândır
Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır”.

Hiç yorum yok: