TÜRK MİLLETİNE GÜVENİYORUZ
Atatürk’ün 10 Yıl Nutku’ndaki şu ifadelere bakın: Burada
millete güven var, ileriye dönük umut var ve kararlılık var.
“Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri
seviyesine çıkaracağız. Milletimizi, en geniş, refah, vasıta ve kaynaklarına
sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne
çıkaracağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici
zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre
düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız, daha az zamanda
daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur.”
“Çünkü,Türk milletinin karakteri yüksektir; Türk milleti
çalışkandır; Türk milleti zekidir. Çünkü, Türk milleti millî birlik ve
beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin,
yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu
meşale, müspet ilimdir.”
Bir de dönüp “Ben Atatürkçüğüm” diyenlerin sözlerine,
yazdıklarına ve sosyal medyadaki paylaşımlarına bakın. Bunlarda Türk milletine
güvensizlik, hatta beğenmemezlik ve ileriye doğru tahminlerinde de tam bir
karamsarlık var. Kendilerine göre Türkiye’nin battığını ispat eden kanıtlar bulunca
da hemen paylaşıyorlar ve ekliyorlar; “Bu ülkede artık yaşanmaz”.
Doğrudur, zor günlerden geçiyoruz. Bir yanda vatanımızı
bölmeye yönelik emperyalist tehditler, diğer yanda uzun yıllardan beri
uygulanan yanlış ekonomik programlar sonucu borca batan bir ekonomi. Ama kötümser
değiliz, geleceğe yönelik umutlarımız var. Çünkü Türk milletine, kendimize
güveniyoruz.
Onun binlerce yıllık terihi tecrübesine, geçmişinden aldığı
derslere ve edindiği tecrübelere güveniyoruz.
Mütareke döneminin o zor şartlarından Atatürk önderliğinde
bir büyük devrim ile çıkan geçmişimize güveniyoruz.
Milletimizin vatan sevgisine, milli birliği koruma azmine
güveniyoruz. Onun özgür yaşama ve bağımsızlığını koruma kararlılığına
güveniyoruz.
Gece gündüz, soğuk sıcak demeden vatanımızın bütünlüğü ve
milletimizin egemenliği için kentlerde, dağlarda, ovalarda savaşan kahramanlarımıza
güveniyoruz.
Her yıl yüzbinlerce genci bilimin ışığı ile yadınlatan ve
mezun eden üniveristelerimize ve gençlerimize güveniyoruz.
Bizi binlerce yıl başı dik yaşatan ve bu günlere ulaştıran millî
kültürümüze güveniyoruz.
Üretmek için çalışan, çırpınan milli sanayicmize, işçimize,
köylümüze, esnafımıza güveniyoruz.
Fabrikalarımıza, işletmelerimize, atölyelerimize, tarlalarımıza
güveniyoruz.
Coğrafyamıza, doğal kaynaklerımıza, ormanlarımıza,
denizlerimize güveniyoruz.
Milletimizin Atlantik çukurundan çıkıp Avrasya’ya yönelen rotasına
güveniyoruz.
Sadece ufku değil onun da ötesini görebilen Atatürk’ün şu
tahmin ve tespitine güveniyoruz:
“Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medenî
vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile, atinin yüksek
medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.”
İzmir marşını söyleyip, Andımızı okuyan ve sonra da etraflarına
karamsarlık ve yılgınlık saçanlara hitap ediyorum: Lütfen biraz da Atatürk’ün
10 Yıl Nutku’nu okuyun.
Türk’ün Ergenekonları bitmez. İçinde bulunduğumuz zor dönemden Kemalist devrimi
tamamlayarak çıkacağız. Bundan da eminiz çünkü, Namık Kemâl’in dediği gibi;
“Ecdâdımızın heybeti ma'rûf-u cihândır
Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder