26 Kasım 2018 Pazartesi


“EŞKİYA DÜNYAYA HÜKÜMRAN OLMAZ”

Edip Akbayrak’tan çok dinlemişizdir bu türküyü: “Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz”. Tek bir mısrada çok şey anlatılır bu türküde. İleriye doğru bir dilek ve hatta dileğin de ötesinde bir tahmin ve tespit var: “Eşkiya dünyaya hükümran olmaz”.

Büyük devrimlerin amacıdır aynı zamanda bu. Her devrim, eşkiyanın hükümdarlığına vurulmuş bir darbedir.  Fransız Devrimi de, Rus devrimi de Çin devrimi de ve Mustafa Kemal önderliğinde gerçekleştirdiğimiz Türk Devrimi de eşkiyanın egemenliğine son vermek için yapılmıştı.

Ya karşı devrimler? Onların amacı eşkiyayı egemen kılmaktır.

KİMDİR VE NE YAPAR BU EŞKİYA?

Kimdir eşkiya? Biz söyleyelim en büyük eşkiya sermayenin egemen tabakasıdır. Siz buna "büyük mali sermaye” de diyebilirisiniz.

Piyasalara ya bu büyük sermaye egemen olacak ya da halk.

Devlet finanas piyasalarını halkın lehine denetleyebilir. Bu konuda, devlet denetimindeki merkez bankaları önemli işlevler görebilir.  Faiz oranlarını, döviz kurlarını belirleyebilir ve bu şekilde ekonomik dış ilişkileri denetim altında tutabilir.

Eşkiya buna razı olur mu? Hemen devreye girer. Devletin piyasalara olan müdahalesini önlemenin yollarını devreye sokar. Eşkiyanın kontrolündeki medya ötmeye başlar. Söyledikleri türküler de şunlardır:  “Küreselleşme”, “Piyasaların serbestleşmesi”, “Merkez bankasının özerkleşmesi”, “Sınırsız özelleştirme”, “Devletin müdahalesinin asgariye indirilmesi”.

Medya bu türküleri söylerken “büyük mali sermaye” de bu politikaları uyguluyacak bir iktidarın oluşmasını sağlar. Halk bu politikalara inandırıldığı için seçimler sorun olmaz. İnsanlar verdikleri bir oy ile ülkeyi kendilerinin yönettiğini sanır ama gerçek bu değlidir.

1980 ihtilali ve Özal yönetimi bu tabloya en güzel örnektir. O zaman başlayan liberal ekonomi modelini Çiller, Derviş ve Erdoğan da devam ettirmiş ve bugünkü tablo ortaya çıkmıştır.

Gümrüklerin indirilmesi, paranın serbest dolaşımına izin verilmesi, döviz piyasasının dalgalanmaya bırakılması, özelleştirmeler, yabancıya arazi satışları, işçi haklarındaki gerilemeler, sendikaların pasifleştirilmesi eşkiyanın hükümranlığına hizmet etti. Sonuçta ülkenin fabrikaları, işletmeleri, bankaları, madenleri, oramanları büyük mali sermayenin kontrol ettiği yabancı şirketlerin eline geçti. Yoksulluk ve işsizlik arttı.

UYUT VE KIŞKIRT POLİTİKASI

Peki, halk bu işe neden hayır demez diye sorarsanız, cevabı basittir: halk ya uyutulur ya da kışkırtılır.

Halk bu dünyadan uzaklaştırılır, öbür dünyaya yoğunlaştırılır. Nasıl olsa kefenin cebi yok, zengin de fakir de öbür dünyaya çıplak gidecek. Orada cennet var, mutluluk var. Bu dünyanın sıkıntıları orada bitecek. Söylenen ninnilerin adıdır bunlar. Bununla da yetinilmez; araştıran, soruşturan gençler yerine inanan, sorgulamayan nesiller yetiştirilir.

“Ünlüler” yaratılır. Bunlara sanatçı kisvesi giydirilir. Gazeteler bu “ünlüler”ün haberleri ile doldurulur. İnsanlar bu “ünlüler” kiminle yedi, içti; kiminle yattı kalktı; o ona ne dedi, bu şuna ne dedi haberleri ile oyalanır. Diziler çevrilir; aşklar, ihanetler, kahramanlıklar film olur, izlettirilir. İnsanlar akşam bunları izler, sabah bunları tartışır.

Kışkırtma, ayrıştırma, düşmanlaştırma ise büyük mali sermayenin başka yöntemleridir. Bunun için etnik ırkçılık, mezhepçlik, dini yobazlık kanla, barutla karıştırılarak kullanılır. İnsanlar kendi ülkesine, halkına, milletdaşına düşman haline getirilir.

PKK, YPG, IŞİD, El Kaide hep bu ayrıştırma, düşmanlaştırma yönteminin piyonları ve askerleridir. Türkiye’nin, Irak’ın, Suriye’nin durumuna bakın, yeter.

Dikkat edin, yıllardır Türkiye’de etnik farklılıklar, mezhepler tartışılır. İşçilerin, esnafın sorunları, sendikaların durumu filan pek gazete sütunlarında yer alamaz.


AMERİKA EŞİKYANIN DEVLETİDİR

Amerika, eşkiyanın kullandığı devletin adıdır. Eşkiya, dünya egemenliğini bu kanlı örgüt ile sağlamaya çalışır. Amerikan ordusu, CIA eşkiyanın acımasız kolları, elleridir. Dünyanın her yanına uzanır, acımadan kan döker, can alır.

Güçlü milli devletler “büyük mali sermaye”nin yani Amerika’nın en büyük düşmanıdır. Onları parçalamak ve kolay yönetebilecek devletçiklere dönüştürmek ister. Saldırır; milli devletlerin vatanına, milli sanayiine, tarımına, bankasına saldırır. Yetinmez, milli kültürüne, milli bilincine saldırır.

ÖRGÜTLÜ MÜCADELE LAZIM

Eşkiyanın dünya egemenliği hayalleri suya düşmüştür. Mazlum milletler uyanmıştır. Mücadeleyi mazlumlar kazanacaktır.

Türkiye de bu eşkiya ile bir hesaplasma içine girmiştir. Bu mücadelede iktidar yetersiz kalmaktadır. “Eşkiya dünyaya egemen olmaz” diyen, Kemalist Devrimi tamamlamaya kararlı, inançlı ve mücadele azmi içinde olan öncülerin örgütlü mücadelesi gerekir. O örgüt, öncülerin toplandığı bir siyasi partidir ve bu partinin iktidar olduğu Türkiye Cumhuriyetidir.

Türk milleti 1920’li yıllarda eşkiyaya gerekli dersi vermişti ve mazlum milletlere de örnek olmuştu. Şimdi yeni bir ders verme zamanıdır ve o ders de yakında verilecektir.


Hiç yorum yok: