“EŞKİYA DÜNYAYA
HÜKÜMRAN OLMAZ”
Edip Akbayrak’tan
çok dinlemişizdir bu türküyü: “Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz”. Tek bir mısrada
çok şey anlatılır bu türküde. İleriye doğru bir dilek ve hatta dileğin de ötesinde
bir tahmin ve tespit var: “Eşkiya dünyaya hükümran olmaz”.
Büyük devrimlerin
amacıdır aynı zamanda bu. Her devrim, eşkiyanın hükümdarlığına vurulmuş bir
darbedir. Fransız Devrimi de, Rus
devrimi de Çin devrimi de ve Mustafa Kemal önderliğinde gerçekleştirdiğimiz
Türk Devrimi de eşkiyanın egemenliğine son vermek için yapılmıştı.
Ya karşı
devrimler? Onların amacı eşkiyayı egemen kılmaktır.
KİMDİR VE NE
YAPAR BU EŞKİYA?
Kimdir eşkiya?
Biz söyleyelim en büyük eşkiya sermayenin egemen tabakasıdır. Siz buna "büyük
mali sermaye” de diyebilirisiniz.
Piyasalara ya bu
büyük sermaye egemen olacak ya da halk.
Devlet finanas piyasalarını
halkın lehine denetleyebilir. Bu konuda, devlet denetimindeki merkez bankaları
önemli işlevler görebilir. Faiz
oranlarını, döviz kurlarını belirleyebilir ve bu şekilde ekonomik dış ilişkileri
denetim altında tutabilir.
Eşkiya buna razı
olur mu? Hemen devreye girer. Devletin piyasalara olan müdahalesini önlemenin
yollarını devreye sokar. Eşkiyanın kontrolündeki medya ötmeye başlar. Söyledikleri
türküler de şunlardır: “Küreselleşme”, “Piyasaların
serbestleşmesi”, “Merkez bankasının özerkleşmesi”, “Sınırsız özelleştirme”, “Devletin
müdahalesinin asgariye indirilmesi”.
Medya bu
türküleri söylerken “büyük mali sermaye” de bu politikaları uyguluyacak bir iktidarın
oluşmasını sağlar. Halk bu politikalara inandırıldığı için seçimler sorun olmaz.
İnsanlar verdikleri bir oy ile ülkeyi kendilerinin yönettiğini sanır ama gerçek
bu değlidir.
1980 ihtilali ve
Özal yönetimi bu tabloya en güzel örnektir. O zaman başlayan liberal ekonomi
modelini Çiller, Derviş ve Erdoğan da devam ettirmiş ve bugünkü tablo ortaya
çıkmıştır.
Gümrüklerin
indirilmesi, paranın serbest dolaşımına izin verilmesi, döviz piyasasının
dalgalanmaya bırakılması, özelleştirmeler, yabancıya arazi satışları, işçi
haklarındaki gerilemeler, sendikaların pasifleştirilmesi eşkiyanın
hükümranlığına hizmet etti. Sonuçta ülkenin fabrikaları, işletmeleri, bankaları,
madenleri, oramanları büyük mali sermayenin kontrol ettiği yabancı şirketlerin
eline geçti. Yoksulluk ve işsizlik arttı.
UYUT VE KIŞKIRT POLİTİKASI
Peki, halk bu işe
neden hayır demez diye sorarsanız, cevabı basittir: halk ya uyutulur ya da
kışkırtılır.
Halk bu dünyadan
uzaklaştırılır, öbür dünyaya yoğunlaştırılır. Nasıl olsa kefenin cebi yok, zengin
de fakir de öbür dünyaya çıplak gidecek. Orada cennet var, mutluluk var. Bu dünyanın
sıkıntıları orada bitecek. Söylenen ninnilerin adıdır bunlar. Bununla da
yetinilmez; araştıran, soruşturan gençler yerine inanan, sorgulamayan nesiller
yetiştirilir.
“Ünlüler”
yaratılır. Bunlara sanatçı kisvesi giydirilir. Gazeteler bu “ünlüler”ün
haberleri ile doldurulur. İnsanlar bu “ünlüler” kiminle yedi, içti; kiminle
yattı kalktı; o ona ne dedi, bu şuna ne dedi haberleri ile oyalanır. Diziler
çevrilir; aşklar, ihanetler, kahramanlıklar film olur, izlettirilir. İnsanlar
akşam bunları izler, sabah bunları tartışır.
Kışkırtma, ayrıştırma,
düşmanlaştırma ise büyük mali sermayenin başka yöntemleridir. Bunun için etnik
ırkçılık, mezhepçlik, dini yobazlık kanla, barutla karıştırılarak kullanılır. İnsanlar
kendi ülkesine, halkına, milletdaşına düşman haline getirilir.
PKK, YPG, IŞİD,
El Kaide hep bu ayrıştırma, düşmanlaştırma yönteminin piyonları ve
askerleridir. Türkiye’nin, Irak’ın, Suriye’nin durumuna bakın, yeter.
Dikkat edin,
yıllardır Türkiye’de etnik farklılıklar, mezhepler tartışılır. İşçilerin,
esnafın sorunları, sendikaların durumu filan pek gazete sütunlarında yer
alamaz.
AMERİKA EŞİKYANIN
DEVLETİDİR
Amerika,
eşkiyanın kullandığı devletin adıdır. Eşkiya, dünya egemenliğini bu kanlı örgüt
ile sağlamaya çalışır. Amerikan ordusu, CIA eşkiyanın acımasız kolları,
elleridir. Dünyanın her yanına uzanır, acımadan kan döker, can alır.
Güçlü milli
devletler “büyük mali sermaye”nin yani Amerika’nın en büyük düşmanıdır. Onları
parçalamak ve kolay yönetebilecek devletçiklere dönüştürmek ister. Saldırır; milli
devletlerin vatanına, milli sanayiine, tarımına, bankasına saldırır. Yetinmez,
milli kültürüne, milli bilincine saldırır.
ÖRGÜTLÜ MÜCADELE
LAZIM
Eşkiyanın dünya
egemenliği hayalleri suya düşmüştür. Mazlum milletler uyanmıştır. Mücadeleyi
mazlumlar kazanacaktır.
Türkiye de bu
eşkiya ile bir hesaplasma içine girmiştir. Bu mücadelede iktidar yetersiz
kalmaktadır. “Eşkiya dünyaya egemen olmaz” diyen, Kemalist Devrimi tamamlamaya kararlı,
inançlı ve mücadele azmi içinde olan öncülerin örgütlü mücadelesi gerekir. O
örgüt, öncülerin toplandığı bir siyasi partidir ve bu partinin iktidar olduğu
Türkiye Cumhuriyetidir.
Türk milleti 1920’li
yıllarda eşkiyaya gerekli dersi vermişti ve mazlum milletlere de örnek olmuştu.
Şimdi yeni bir ders verme zamanıdır ve o ders de yakında verilecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder