21 Haziran 2018 Perşembe


DEVRİM KAPIMIZDA

Zor günlerden geçiyoruz. Yıllardır içinde çırpındığımız sistem artık iflas etti. Olağan üstü günler yaşıyoruz. Zorluklar büyük, tehdit ve tehlikeler büyük; bu şartlarda kurtuluş için büyük kararlar gerekiyor.

Ülke bütünlüğü tehlikede ve ekonomik olarak borç batağına batmış durumdayız. Bu bataktan çırpınarak çıkamayız. Şartlar bir devrimi önümüze koyuyor; Kemalist Devrim’i tamamlamak zorundayız.

Devrimi kapımızın önüne koyan üç husus var: Vatan bütünlüğüne yönelik tehdit ve düşmanlıklar; Borca batmış bir ekonomi ve artan yolsuzluk ve yozlaşmalar.

VATAN BÜTÜNLÜĞÜ İÇİN DEVRİM

Vatan bütünlüğümüze saldırı var. Hem de kimden? Daha güvende oluruz diye 1940’lı yıllarda sığındığımız Batı sisteminden ve NATO’dan. NATO demek Amerika demek.

Amerika bize saldırıyor. FETÖ olup saldırıyor, PKK/YPG olup saldırıyor. Güneydoğumuzu elimizden alıp, adı Kürdistan olan ikinci İsrail devletini kurmak istiyor.

Savunmadayız ama hem Batı sistemi içinde kalıp hem NATO üyesi olup kendimizi koruyamayız. Düşmanın şerrinden düşmana sığınılmaz; düşmanla savaşarak vatan korunur.

Türkiye, milli ordusunu güçlendirerek, NATO’dan çıkarak ve bölge ülkeleri ile işbirliği yaparak kendisini savunabilir. Bunu yaptığı takdirde aynı zamanda bir devrim de yapmış olur. “Tam Bağımsız Türkiye’nin” gereği de budur.

EKONOMİK DEVRİM

Batı siteminin ekonomik dayatmaları ve saldırıları Turgut Özal zamanında başladı. 5 cepheden saldırdılar. Yabancı sermaye giriş ve çıkışına karışmayın, giriş çıkış serbest olsun dediler. Gümrüklerinizi indirin, yabancı mallar kolaylıkla ülkenize gelsin dediler. Yüksek faiz ile bizi borçlanmamızı teşvik ettiler. Özelleştirme liberalizmin gerçeğidir, devlete ait ne varsa satın dediler. Yabancı sermayeden korkmayın, bırakın gelsin özelleşen fabrikaları, işletmeleri alsın dediler. Yetmedi, topraklarımızı yabancılara satmamızı istediler.

Sonuçta bugünlere geldik. Borcumuz arttı, yoksulluk arttı, işsizlik arttı. Temel ihtiyaç maddelerini bile üretemez olduk. Sürekli cari işlem açığı verdik. Ekonomi devamlı kan kaybeder hale geldi.

Bu Batı sisteminin dayattığı borçlanma ekonomisinin sonuna geldik. Devlet borcu, özel sektör borçlu, halk borçlu. Bu durumdan kurtulmak için gene bir devrim lazım. Atatürk’ün 1930’lu yıllarda uygulayarak büyük başarı kazandığı planlı ve karma ekonomiye geçmemiz şart oldu.

YOLSUZLUKLAR DEVRİMİ DAVET EDER

Son yıllarda yolsuzluklar çok yaygınlaştı. Arsa rantları, devlet eliyle yandaş zengin etmeler, partili olanlara verilen imtiyazlar, çalının sınav soruları, atamalarda yandaşların korunması, ayakkabı kutulardaki paralar, kollardaki mücevher kıymetinde saatler, evlerdeki para makineleri son yıllarda toplumda büyük çalkantılara yol açtı.

Yolsuzluklar yozlaşma ile at başı beraber gidiyor. Mücadele ikisine karşı verilmelidir.

Yolsuzlukların ayyuka çıktığı durumlar eninde sonunda toplumsal tepkilere yol açar. Türkiye’de olacak olan da budur. Bu çalkantılar sonunda namusun ve emeğin hükümeti kurulur; bu kaçınılmazdır.

DEVRİMLERİ VATAN PARTİSİ YAPAR

Sistem partileri devrim yapamaz ancak sitem içerisinde çırpınır, durur.

Yeni bir dünya kuruluyor ve bu sistem batıyor. Çare Atatürk rotasına girmekte ve Kemalist devrimi gerçekleştirmektedir.

Vatan Partisi’nin Milli Hükümet Programı Türkiye’deki ve dünyanın farklı ülkelerindeki pratiklerin incelenmesi sonucu yazılan bir teoridir. Bu teori Vatan Partisi’nin kuracağı sistemin anahtarıdır. Bu sitemin parolası vatan, işareti namus ve emektir.

Çözüm devrimdedir ve devrimleri ancak Vatan Partisi yapar.


Hiç yorum yok: