18 Haziran 2015 Perşembe

RAMAZAN GELDİ HOŞ GELDİ

Ramazan ayı başladı, bu ayın tüm İslam alemine hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Ramazan vesilesi  ile televizyonda yapılan bir konuşmayı dinliyorum. Konuşmacı orucun faydalarını anlatıyor:  Oruç tutan insanda kardeşlik duyguları gelişir, iyimserliği artar. Açlık insanları terbiye eder, nefsini terbiye etmesini öğrenir. Aç insan açların halini;  zenginler fakirlerin, yoksulların durumunu  daha iyi anlar. Zenginlerde merhamet, acıma, şefkat duygusu gelişir. İnsanlar arasında kardeşilik artar.

Peki gerçek böylemi, tartışılır. Önce Türkiye'ye ve sonra da tüm İslam alemine bakalım. Ramazan ayı gelince çok büyük oranda insanlar orucunu tutar. Çok sayıda insan oruç tuttuğuna göre Müslümanların yaşadığı ülkelerde kardeşlik ne kadar gelişmiştir? Bu ülkelerdeki tabloya bakarsak hiç gelişmemiş. Müslümanın Müslümana yaptığı zulüm Müslüman olmayanlarınkinden daha fazla. Her gün yüzlerce Müslüman gene Müslümanlar tarafından öldürülüyor, hem de hunharca ve acımasızca. Kadınların ırzına geçiliyor; çocuklar öksüz, yetim kalıyor.  Bu ülkelerde durum o kadar kötü ki, yüzlerce Müslüman ölümü göze alarak Avrupa ülkelerine varmaya çalışıyor.  Demek ki oruç Müslümanların birçoğunda  merhamet hissini, kardeşlik duygusunu  da geliştirmemiş.

İslam ülkelerinde gelir dağılımı son derece bozuk. Zenginler ise açların halinden hiç anlamıyor.  Açlık, sefalet, yoksulluk kol geziyor.Fakirliğin çok yaygın olduğu bu ülkelerde gelir ve servet bazı ellerde toplanıyor. Yoksulluğu yok etmek için yapılması gereken yatırımlar yapılmıyor. Zenginlerin parası daha çok israfa ve gösterişe harcanıyor.

Türkiye'de de durum farklı değil. Zenginlerin fakirlerin halinden anladığı filan yok. Dinin etkisinin toplumda son yıllarda artmasına  rağmen, gelir dağılımı daha da bozuldu. 20 milyondan fazla insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Toplam gelirin çok büyük kısmı belirli ellerde toplanıyor. Fakirin, yoksulun elinden tutan yok. Ramazandan ramazan fitre, zekat dağıtmakla yoksulluk biter mi?

Aç insanın halinden anlasak açlığı yok edecek, gelir dağılımını düzeltecek, servet eşitsizliğini azaltacak ekonomik tedbirler alırız. Oysa biz tam tersini yapıyoruz. Japonya bizden çok daha zengin olmasına rağmen bizdekinden daha az sayıda dolar milyarderi var.

Oruç tutanlar yoksulların halinden anlasa, milyarlarca lira harcanıp saraylar yapılır mı? Yüz binlerce insan aç yatarken sarayın masrafları için milyonlarca lira harcanır mı? Açların halinden anlasak asgari ücret 940 lira olur mu? Her dört çocuktan birisi yoksulluk sınırının altında yaşar mı?

Son yıllarda yolsuzluğa, hırsızlığa ve devlet parasını yemeğe adı karışanların büyük çoğunluğunun göstere göstere oruç tuttuklarına ne demeli? Oruç bunları neden terbiye etmiyor? Bu insanlar oruç tutmalarına rağmen neden nefislerinin esiri oluyorlar?

Eğer toklar oruç tutukları için  açın halinden anlasaydı, toplumda bu kadar fakir olmazdı. Gelir dağılımı da bu kadar bozuk olmazdı.

Çocukluğumuzda söylediğimiz bir tekerleme vardı. Sözleri şöyle idi: "Ramazan geldi hoş geldi, baklava tepsisi boş geldi." Keşke ramazan ayında evlere gelen her tepsi dolu olsa. Fitre ve zekat vereceğimiz kimse kalmasa. Açlık, yoksulluk bitse, herkesin karnı tok olsa.

Hiç yorum yok: