29 Ekim 2018 Pazartesi


“TÜRK İNKILABI EŞSİZDİR”

Bu yazıyı Osmanlıcılık oynayanlar, Osmanlıya geri dönelim diyenler, saray ve köşklerde çevirdikleri filmlerle Osmanlı devletini zengin ve güçlü gösterenler fakat halkın sefaletini, yoksulluğunu, cahilliğini hastalıklarını gizleyenler ibret alsın diye yazılmıştır.

OSMANLININ MİRASI:

23 Nisan 1920’de TBMM açılır ve millet kendi kaderini belirlemeye başlar. İstiklal Savaşı sona erer.  Zafer sonrası 29 Ekim 1923’ tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu resmen ilân edilir. Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı’nın mirasını devralır.

Ekonomik durum içler acısı bir halde. Kapitülasyonlar belimizi bükmüş. Duyun-u Umumiye devlet içinde devlet durumunda. Bütün sanayi ürünlerini dışarıdan alıyoruz. Şeker, un hatta kiremit bile dışarıdan geliyor. Avrupa için açık pazar halindeyiz.

Toplam sanayi kuruluşu 282 adet. Bunların yalnızca %9'u devlete ait. Bu kuruluşlardaki emek ve sermayenin %15'i Türklerin, % 85'i yabancıların ve azınlıkların. Madenler, limanlar, demiryolları yabancıların elinde. Sanayinin ağırlığını gıda, dokuma ve dericilik oluşturuyor. Osmanlı'dan sadece dört fabrika kalmış: Hereke ipek dokuma, Feshane Yün İplik, Bakırköy Bez ve Beykoz Deri fabrikaları. İktisatçımız, mühendisimiz yok denecek kadar az. Elektrik sadece İstanbul ve İzmir gibi, büyük kentlerde var.

Çocukların sadece 1/4'i okula gidebiliyor. Halk cahil. Erkeklerin % 93'ü, kadınların % 99'u okuma yazma bilmiyor. Toplam 4770 ilkokul, 72 ortaokul ve 23 lise var. İlkokullarda 337.618, ortaokullarda 5905 ve liselerde toplam 1241 öğrenci öğrenim görüyor. Ortaokulda 543, liselerde ise 230 kız öğrenci var.

Medreseler askerden kaçma yeri ve bağnazlık yuvası olmuş. Hurafeler din diye öğretiliyor. Medreselerde Türkçe yasak. Ülkede bir üniversite (darülfünun) var. Bu kurum da çağın özelliklerinden uzak bir halde. Akıl ve bilim unutulmuş. Basılan ve okunan kitap sayısı çok az. 1729-1830 yıllarında Osmanlı'da basılan kitap sayısı 180; aynı sürede Batı'da basılan kitap sayısı 90.000.  Kitap yok, kütüphane yok, müze yok, resim yok, heykel yok, tiyatro yok, spor yok…

Halkı aydınlatacak, bilinçlendirecek, eğitecek kurumlar yok. Halk adeta kendi kaderine ve cami imamının, tarikat şeyhinin, medrese ehlinin, bilgisine terk edilmiş durumda. Akılcı ve bilimsel düşünce yok.

Halkta tarih bilinci yok. Tarih denince peygamberlerin ve padişahların hayat hikayesi anlaşılıyor. Tarihi eserler yurt dışına kaçırılıyor, kıymeti bilinmiyor.

Türkçe ihmal edilmiş. Sözcükler unutulmuş. Türkçe, Osmanlıca denilen bir dile dönüşmüş. Arapça, Farsça ve Fransızca Türkçeyi adeta istila etmiş. Arap alfabesi kullanılıyor.

4 Kasım 1920'de Balıkesir milletvekili Vehbi Bey, TBMM'de yaptığı konuşma:

“Bir kasabada yalnızca Birkaç yüz hane gayrimüslim buna karşılık binlerce hane Müslüman yaşadığı halde, gayrimüslimlerin düzenli ilkokulları, ortaokulları, yüksek öğrenim görmüş öğretmenleri olduğunu görüyoruz. Müslüman nüfusun ise bir tek okulu bile yok.”

Birçok dini cemaat hayata yön vermeye çalışıyor. Mezhep çatışmaları çok fazla. Falcılar, büyücüler, şeyhler, şıhlar ayrıcalıklı konumda. Din istismarı çok yaygın.

600 yıl boyunca Türkler ihmal edilmiş. Yönetim dönme ve devşirmelere bırakılmış. Türkler devlet yönetiminden dışlanmış, sadece köylü, asker, çiftçi olabilmiş.

Halk sefil, yoksul ve toplumun yarısından daha fazlası hasta. Açlık, sıtma, verem, trahom, çiçek, ishal çok yaygın.

CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA YAPILANLAR

1926-1938 yılları arasında 28 büyük fabrika kurulmuştur. Ağır sanayi üretim %152, toplam sanayi üretim, %80 artmıştır. Demir üretimi sıfırdan 180.000 tona çıkmış, Şeker üretimi 200 misli artmıştır.  Madencilikte üretim artışları: Kömür: %100, Krom: %600, diğer madenlerde %200.

Enflasyon olmadan %10 büyüme hızı elde edilmiştir. Bütçe denk olmuştur. İthalat ihracat dengesi sağlanmıştır. GSMH 3 katına, kişi başına milli gelir 2 katına çıkmıştır. Osmanlı borçlarından başka borç yoktur.

Şeker, çimento, kereste ve deri ürünlerinin tamamı; yünlü dokuma ihtiyacının % 83'ü, pamuklu dokuma ihtiyacının % 43'ü, kağıt ihtiyacının % 32'si, cam ve cam eşyanın % 63'ü milli üretim ile karşılanmaya başlanmıştır.

Osmanlı'dan kalan ve yabancıların kontrolünde olan 4112 km demiryollarının 3387'si satın alınmıştır. 1938'e kadar 3020 km demiryolu daha yapılmış ve toplam demiryolu uzunluğu 7132'e çıkarılmıştır. 1923-1926 yılları arasına 27.850 km köy yolu yapılmış ve onarılmıştır.

1926 yılında: Tayyare ve Motor Türk AŞ kuruldu. 1928 yılında: Kayseri Uçak Fabrikası kuruldu. 1938 yılına kadar; 15 Junkers A 20 uçağı, 15 adet ABD Hawk muharebe uçağı, 15 adet Gotha irtibat uçağı; toplam 112 uçak üretildi. 1925 yılında, İstanbul'da Uçak Fabrikası’nda da 24 adet uçak üretilmiş.

Kurulan Fabrikalar ve İşletmeler:

1-Ankara Fişek Fabrikası (1924)
2-Gölcük Tersanesi (1924)
3- Şakir Zümre Fabrikası (1925)
4-Eskişehir Hava Tamirhanesi (1925)
5-Alpullu Şeker Fabrikası (1926)
7-Uşak Şeker Fabrikası(1926)
8-Kırıkkale Mühimmat Fabrikası (1926)
9-Bünyan Dokuma Fabrikası (1927)
10-Eskişehir Kiremit Fabrikası (1927)
11-Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1928)
12- Ankara Çimento Fabrikası (1928)
13-Ankara Havagazı Fabrikası (1929)
14-İstanbul Otomobil Montaj Fabrikası (1929)
15-Kayaş Kapsül Fabrikası (1930)
16-Nuri Killigil Tabanca, Havan ve Mühimmat Fabrikası (1930)
17-Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1931- Genişletildi)
18-Eskişehir Şeker Fabrikası (1934)
19-Turhal Şeker Fabrikaları (1934)
20-Konya Ereğli Bez Fabrikası(1934)
21-Bakırköy Bez Fabrikası (1934)
22-Bursa Süt Fabrikası (1934)
2324-Zonguldak Antrasit Fabrikası (1934 Temel Atma)
25-Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası (1934)
26-Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1934)
27-Isparta Gülyağı Fabrikası (1934)
28-Ankara, Konya, Eskişehir ve Sivas Buğday Filoları (1934)
29-Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1935 - Tamamlandı)
30-Kayseri Bez Fabrikası (1934 Temel atma)
31-Nazilli Basma Fabrikası (1935- Temel atma)
32-Bursa Merinos Fabrikası (1935 Temel Atma)
33-Gemlik Suni İpek Fabrikası (1935 Temel Atma)
34-Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1935)
35-İzmit Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1934 Temel atma)

Tarım Üretiminde büyük artışlar sağlandı: Pamuk üretimi: 1920: 20.000 ton, 1927: 120.000 ton. Tütün üretimi: 1923: 20.500 ton, 1927: 64.400 ton. Üzüm üretimi: 1923: 37.400 ton, 1939: 40.000 ton. Buğday üretimi: 1923: 972.000 ton, 1939 3.696 000 ton.

Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir avuç Cumhuriyet doktoru ve sağlık personeli sıtma, verem, tifüs, frengi, cüzzam, trahom gibi salgın hastalıklarla mücadele etmiştir. 1924-1931 yılları arasında; 40.000 trahomlu, 5 milyon sıtmalı, 350.000 veremli tedavi edilmiştir.

Vatan işgalden kurtarıldı. İnsanlar kul, reaya, köle olmaktan çıktı; başı dik, özgür, kanun önünde eşit kişiler oldu.

Bütün bunlar Kemalist devrimin sonuçlarıdır. İşte bu nedenle diyoruz ki; “TÜRK İNKILABI EŞSİZDİR”.

Hiç yorum yok: