23 NİSAN ÖNCESİ EGEMENLİĞİMİZE VE
GELECEĞİMİZE KARŞI SAYGISIZLIK
23 Nisan 1920 Türk Tarihinin en şerefli günlerinden
birisidir.
Bu tarihte Türk Milleti tebaa olmaktan çıkmış, egemenliği
padişahtan almış ve kendi kaderini kendisi belirlemeye başlamıştır.
Kendi evlatlarının kanları ile vatan kıldığı bu topraklarda
kulluğu bırakmış, efendi olmuştur.
Yüzyıllarca padişahın olan egemenlik bu tarihte Türk
milletine geçmiştir.
Türk Milleti, “medeni kabiliyetinin, hayat ve istiklal
hakkının ve bütün istiklalinin müdafaasına TBMM’de tecelli eden hür iradesi”
ile devam etmeye başlamıştır.
Bu nedenle ilk defa 1921’de çıkarılan bir kanunla
“Hâkimiyet-i Milliye Bayramı” ilan edilmiştir. Daha sonra İstiklal Harbi
şehitlerinin geride bıraktığı evlatları düşünülerek Çocuk Bayramı olarak da
kutlanmaya başlanmıştır.
Önceleri “Çocuk Günü” kutlanan 23 Nisan daha sonra “Çocuk
Haftası”na dönüştürülmüştür. Okullar da bir hafta boyunca tatil edilmiştir.
GELECEĞİMİZE SAYGI
Benoit Mechin, “Kurt ve Pars” adlı eserinde Atatürk’ün, “Ben
çocuk haftasını, çocuklara hürmet edilmesini temin ve onların zaafından
yararlanarak çok defa yapıldığı gibi onlara eziyet ve hayvan gibi muamele
edilmesini önlemek için meydana getirdim. Bu tedbirim, milletin geleceğine
karşı gösterilen bir saygı olarak görülmelidir.”
Geleceğimize saygı göstermek için “Milli Egemenlik” ilkesine
de saygılı olmalıyız. Geleceğimize saygı duymayan Erdoğan ve Bahçeli, 23 Nisan’ın
arifesinde baskın seçim kararı aldılar. TBMM de bu kararı CHP’nin de desteği
ile yasallaştırdı.
GELECEĞİMİZE VE İRADEMİZE SAYGI YOK
Seçim kararı yasalaştı ama hukuk yol edildi. Bu kararda milletin
geleceğine de egemenliğine de saygı yok.
“Anayasanın öngördüğü Uyum Yasaları çıkartılmadı.
Seçimin hukukî düzeni yok, fakat seçime gidiliyor. Hukuku
yapılmadan seçim kararı alınamaz.
Uyum Yasaları düzenlenmediği için, siyasal partilerin ve
vatandaşların temel siyasal haklarını kullanma olanakları bulunmuyor.
“Önce Seçim Kararı alırız, sonra hukukunu getiririz”
anlayışı hukuk dışıdır. Önce hukukî düzen konur, hakkın kullanılması koşulları
fiilen oluşturulur. Ondan sonra seçim kararı alınır.
Hukuk varsa, seçim vardır.
Hukuk yoksa, yapılan iş hukukun dışındadır.
Paldır küldür seçim olmaz, darbe olur!”
Anayasa Mahkemesi’ne büyük görev düşüyor. Bakalım onlar
anayasa hukukuna saygılı olacaklar mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder