20 Eylül 2017 Çarşamba

NEDİR BU ATATÜRK DÜŞMANLIĞI

AKP iktidarının ve ona destek veren dincilerin Cumhuriyet ve onun kurucusu Atatürk ile hesaplaşmaları bir türlü bitmiyor. İktidarın Millî Eğitim Bakanlığı’nın son uygulamaları ile Atatürk karşıtlığı zirve yaptı. Müfredatta Atatürk’e yer verilmemesi, kutlanacak günler arasından milli bayramların çıkarılması kabul edilecek şeyler değil. Bu davranışlar en azından nankörlüktür.

Atatürk’ü inkâr etmek çok büyük bir ayıp. Atatürk hiçbir şey yapmamışsa yeni bir Türk devleti kurmuştur. Bu Türk tarihinin en önemli olaylarından birisidir. Bu devlet sayesinde Türkiye kendi sınırları içerisinde özgür ve bağımsız olmuştur. Vatan topraklarında Türk milleti egemense bu Cumhuriyet ve Atatürk sayesindedir.

Atatürk bu milletin kalbine çıkmayacak şekilde yerleşmiştir. Hiçbir parti Atatürk düşmanlığı yaparak iktidarını sürdüremez. AKP’nin bu uygulamaları iktidar sürelerini kısaltır ama asla Atatürk’e ve Cumhuriyet’e zarar vermez.

Atatürk karşıtı bu davranışları Vatan Partisi Genel Başkanı sayın Perinçek “aptalca” bulduğunu beyan etmiş. Eminim birçok insan bu görüşe katılır ve Perinçek’e hak verir.

YA ATATÜRKÇÜ GEÇİNENLER!

İşin garibi kendisini Atatürkçü sanan ve iktidarın bu eylemlerine tepki gösteren bazı kimse ve çevrelerin de Atatürk karşıtı eylemler içinde olmasıdır. Bunlar iyi niyetli olsalar bile Atatürkçülüğün ne olduğunu bilmediklerinden yanlışlıklar içinde kendilerini hapsediyorlar.

Atatürk’ün vefatından sonra Atatürk ile hiç ilgisi olmayan çeşit çeşit Atatürkçülük ortaya çıktı. Yıllarca çocuklarımıza Atatürk’ü tanıtacağız diye sadece onun hayat hikayesini anlattık. Devrimlerinin özünden ve ilkelerinden söz etmedik.

Atatürk tam bir devrimci idi. O, gerçekleştirdiği devrimle emperyalizme karşı, özgürlükçü ve bağımsız bir demokratik bir milli devlet kurdu. Bu devlet Müdafaa-i Hukuk doktrini doğrultusunda kuruldu.

Bu devletin ve yapılan devrimin en belirgin özelliği anti-emperyalist oluşudur. Bu devrimle Türk milleti çağdaş bilimlerin ışığında, bilimsel yöntemler kullanılarak çağdaş bir toplum haline dönüştürüldü.

MÜDAFAA-İ HUKUK

Müdafaa-i Hukuk doktrininin iki temel esası var: Tam bağımsızlık ve Milli Egemenlik. Bağımsızlık üzerine Nutuk’ta unutulmayacak sözler söylemiştir. Birkaçını buraya alalım: “Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye liyakat kazanamaz.”

Dahası var: “Milletimizin kurduğu yeni devletin mukadderatına, muamelatına, istiklâline unvanı ne olursa olsun hiç kimseyi müdahale ettirmeyiz! Milletin kendisi, kurduğu devleti ve onun istiklâlini muhafaza ediyor ve ilelebet edecektir.”

Atatürkçü geçinen siyaset esnafının ve bazı sözüm ona fikir adamlarının Atatürk’ten nasıl uzak olduklarını anlamak için onun bağımsızlıktan ne anladığını anlatan şu cümleleri hatırlatmak gerek: “Tam istiklâl denildiği zaman, tabii, siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel vs. Her hususta tam istiklâl, tam serbestlik denilmektedir. Bu saydıklarımın herhangi birinde istiklâlden mahrumiyet, millet ve memleketin hakiki manasıyla bütün istiklâlinden mahrumiyeti demektir.”

Bu iktidar Atatürkçüyüm demiyor ama Atatürkçüyüm diyen partiler topraklarımızda emperyalistlere üs vermedi mi? İkili anlaşmalar yaparak, bölünmez olması gereken bağımsızlığımızı parça parça edip zedelemedi mi? Milli ordumuzu yabancıların iradesine bağlı kılmadı mı? Ekonomimizi, yabancı ekonomilerin ve güçleri arzu ve iradesine uygun bir yola sokmadı mı? Hâlâ bazı Atatürkçüyüm diyen bazı partiler ve kişiler bu tavizleri ve yanlışlıkları Atatürkçülük adına utanmadan savunmuyorlar mı? Bu parti ve kişiler gerçek anlamıyla Kuva-yı Milliye ve Müdafaa-i Hukuk Mustafa Kemalciliğinde çok uzak değiller mi?

ÖNCE VATAN VE BAĞIMSIZLIK

Atatürkçüyüm diyen her fert ve her kurum öncelikle tam bağımsızlığa sahip çıkmalıdır.  Tam bağımsızlığa sahip çıkmayan hiç kimse ben Atatürkçüyüm diye ortaya çıkmasın.

Hele de ülke içindeki adaleti dış güçlerden bekleyen, IMF ve Dünya Bankası’nın has adamını ekonomi bakanı yapacağını söyleyen, mevcut iktidarı dış güçlere şikâyet eden, Batı ittifakından çıkmamak için son nefesine kadar mücadele edeceğini söyleyen, vatan topraklarını bölmek isteyenlerle ve milletimizi yeniden ümmet haline dönüştürmek isteyenlerle birlikte kurultay düzenleyenlerden Atatürkçü olmaz.


İktidarı Atatürk karşıtı eylemlerle eleştirenlerin dönüp bir de kendisine bakması gerek.

Hiç yorum yok: