4 Eylül 2017 Pazartesi

“BİR YANIM KURT KUŞ YEMİŞ Bİ YANIM BİHABERDİR”

Radyodan Aysun Gültekin’i dinliyorum; o muhteşem, yanık sesi ile çok sevdiğim uzun havayı söylüyor:

“Bu haber ne haberdir
Sinem Gabar gabardır
Bir yanım kurt kuş yemiş
Bir yanım bihaberdir”

Türkiye’nin çelişkileri bundan daha iyi anlatılamaz. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da bir yanını yanı kurt kuş yerken, diğer yan bunda habersiz yaşıyor.

VATAN SAVAŞI VE BİHABERLER

En büyük çelişki vatan savaşında.  Kahraman Mehmetçiklerimiz ve polislerimiz 40 derece güneşin altında, sırtlarında kilolarca teçhizat ülke bölünmesin, vatan bütünlüğü kaybolmasın, Türk milleti vatanın her karış toprağına egemen olsun diye kanı, canı pahasında savaşıyor. Ülkenin diğer yanı bundan habersiz, vur patlasın çal oynasın eğleniyor. İçinde bulunan tehdit ve tehlikeleri ya bilmiyor ya da umurunda değil.

Daha da acı olanı, bir takım gafil ve hainler de Mehmetçiğin katilleri ile yollarda, meydanlarda beraber eylem yapıyor.

EKONOMİK ÇELİŞKİLER

Ekonomik çelişki de oldukça derin. Zenginler zenginleşmekte, zenginlerin en zenginleri daha da zenginleşmekte, yoksulların sayısı artmakta ve giderek daha da yoksullaşmakta. 15 milyon insanımız yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Gelir, servet ve fırsat eşitsizliğinin boyutları büyümekte. Kadınlarımızın durumu daha da vahim; cinsiyet eşit(siz)liğinde 122. Sıradayız.

Yoksulluk sınırında yaşayan çocuk sayısı Türkiye’de yüzde 24.6. Bu oranla Türkiye 39 ülke arasında üçüncü sırada. Türkiye’de her 4 çocuktan biri açlık sınırında yaşıyor. OECD ortalaması yüzde 12.7. Bebek ölümlerinde 1’inci sıradayız. Bizde binde 17 (2008) iken, OECD ortalaması 4.6.


HAL BÖYLE OLUNCA:

Kimisi evine götüreceği ekmeğin fiyatını bile hesap ederken kimisi en lüks lokantalarda yiyip de yemek beğenmiyor.

Kimisi çocuğunun okul masraflarını karşılayamamanın acısını çekerken kimisi çocuğunu en pahalı özel okullara gönderiyor, yetmezmiş gibi özel hocalar tutuyor. Yoksullun çocuğu okurken de zorlanıyor, okulu bitirip iş ararken de; zenginin çocuğu iyi okullarda rahat rahat okuyor, okul bitince de zaten işi hazır oluyor.

Kimileri ülkenin fabrikalarını, işletmelerini, topraklarını, derelerini, madenlerini, limanlarını satıyor, kimileri de bunlardan habersiz televizyonda saçma sapan programlar izliyor.

Daha somut örnek verirsek, Rahmi Koç Atlantik’i geçecek özellikte, dünyanın en pahalı uçaklarından birisini alırken, Renault işçisi geçim derdi içinde kıvranıyor.

SINIF VE MİLLET ÇELİŞKİSİ

Böyle bir toplumda yaşıyoruz ama bu sorunların farkında değiliz. Siyasilerimizin de, gazetecilerimizin de, sözde aydınlarımızın da gündeminde bunlar yok. Halkımız ise yoksulluğu ve eşitsizliği kabullenmiş durumda. Bu dünyadan ümidini kesmiş, öbür dünya için çabalıyor. Zenginler de bundan istifade dünyalıklarını artırıyor.

Bütün bunların altında sınıf çelişkisi yatıyor. Emekçiyi kurt kuş yerken, sermaye sınıfı çalışanın durumundan bihaber, refah ve keyif içinde yaşıyor.

Benzer çelişki milletler arasında da var. Sömüren ülkeler var, sömürülen ülkeler var. “Mazlum devletler” dün de vardı, bugün de var.

Dünyanın ekonomik kaderi bankacıların ve çokuluslu şirketlerin insafına terk edilmiş durumda. Bunlar da kurt kuş olmuş mazlum milletleri yiyor.


Hiç yorum yok: