9 Eylül 2017 Cumartesi

İHANET ÇALIŞTAYI

Atlantik Sistemi Türkiye’yi sıkıştırmak için her yolu kullanıyor. Amaçları belli, dün Sevr’i kabul ettirememişlerdi, şimdi ikinci Sevr’in peşindeler. İkinci bir İsrail olacak olan kukla “Kürt Devleti”nin kuruluşuna engel olmamamızı ve vatan topraklarının bir kısmını bu devlete terk etmemizi istiyorlar.  

Bu amaçla Berlin Potsdam Üniversitesi’ne bağlı Lepsiushaus Potsdam ve European Academy Berlin 15-18 Eylül günlerinde Berlin’de, "Geçmişte ve Bugün Avrupa’nın Ermeni Soykırımına Yaklaşımı" başlığı altında “Ermeni ve Türk Akademisyenlerinin katılacağı bir “Çalıştayı” düzenliyorlar.

Bu çalıştayın amacı belli: Ermeni soykırımı iddiasını tekrar gündeme getirmek; Soykırım iddiasını Kürt konusuna bağlamak ve PKK'ya yönelik operasyonları haksız göstermek;  'Soykırım devam ediyor' algısı oluşturmak; ABD'nin Suriye ve Irak'ın kuzeyinde kurmak istediği terör devletlerine yönelik Türkiye'nin kararlı tutumunu zaafa uğratmak; Türk milletini soykırımcı ilan ederek milletin birliğini bozmak ve özgüvenini sarsmak.

Bu konuda en sert tepki Vatan Partisi’nden ve onun Genel Başkanı Doğu Perinçek’ten geldi. Önce Doğu Perinçek bir açılmama ve uyarı yaptı, arkasından Genel Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Semih Koray, Prof. Dr. H. Zafer Kars ve Av. Nusret Senem 'soykırım' çalıştayına karşı basın açıklaması yaptı. Bu basın açıklamasını önemli bulduğum için burada tekrarlamak istiyorum:

“University of Michigan, Lepsiushaus Potsdam, Sabancı Üniversitesi ve University of Southern California-Dornsife’ın birlikte düzenledikleri “Ermeni ve Türk Akademisyenleri Çalıştayı 2017”nin 14-17 Eylül tarihleri arasında Berlin’de gerçekleştirilmesi planlanmaktaydı. Başlığı “Bugünün İçindeki Geçmiş: Ermeni Soykırımına Avrupa’nın Yaklaşımları” olan çalıştayın açılışında ilk konuşmayı Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hülya Adak’ın yapması tasarlanmıştı. Çalıştayın programında Bilgi Üniversitesi, Kemerburgaz Üniversitesi, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi ve Koç Üniversitesi mensubu olan konuşmacılar yer almaktaydı. Vatan Partisi Genel Başkanı Sayın Dr. Doğu Perinçek’in “Sabancı Üniversitesi’ni vatana ve bilime sadakate çağıran” basın toplantısıyla başlattığı kampanya sonucunda Türk üniversitelerinden bu çalıştaya katılıma karşı tepkiler çığ gibi büyüdü. Bunun sonucunda Sabancı Üniversitesi’nin logosu çalıştay program ve sitesinden kaldırılırken, Prof. Dr. Hülya Adak programdan çekildi. Sabancı Üniversitesi, kendi sitesinden bu çalıştaya ev sahipliği yapmadığını açıkladı. Çalıştay tarihleri 15-18 Eylül olarak değiştirildi. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi mensubu olan öğretim üyesi programdan çekilirken, Koç Üniversitesi programda mensubiyeti Koç Üniversitesi olarak gözüken öğretim üyesinin kendi üniversiteleriyle kurumsal bir ilişkisinin kalmamış olduğunu açıkladı. YÖK, Sabancı Üniversitesi’nin çalıştaya katılımı konusunda sorumlu bir tutum alarak görevini yerine getirdi. Vatan Partisi’nin müdahalesiyle kısa sürede elde edilen bu sonuçları olumlu bulmaktayız.

Bu çalıştay, uluslararası hukuka aykırı bir önyargıyı dayatma toplantısıdır. “Ermeni Soykırımı” önyargısını benimsemiş olmak, çalıştaya katılmanın önkoşuludur. Önyargı, Ortaçağ’a ait bir kavramdır. Bilim özgürlüğü, önyargılara karşı mücadele ederek kazanılmıştır. Önyargı, özgürlüğün değil, yasaklamanın aracıdır. Bilimde “önyargı özgürlüğü” yoktur. Bu çalıştayda bilime tek bir işlev yüklenmektedir. O da bilimin ülkemizi zaafa uğratmaya yönelik bir siyasal propaganda aracı olan sözde “Ermeni Soykırımı”nı dayatmanın örtüsü olarak kullanılmasıdır. Çalıştaya Türk üniversitelerinden ya da Türk kökenli öğretim üyelerinin katılımına özen gösterilmesi de, bütünüyle bu örtüyü pekiştirmek amacıyladır.

Soykırım hukuki bir kavramdır. Parlamentolar, üniversiteler, çalıştaylar, “soykırım hükmü” kuramazlar. AİHM Perinçek-İsviçre Davası Büyük Daire ve 2. Daire kararlarına göre 1915 olayları “Yahudi soykırımı” sınıflamasına girmemektedir. “Soykırım hükmü” ancak eylemin yapıldığı ülkenin yetkili mahkemesi veya yetkili uluslararası ceza mahkemesi tarafından verilebilir. Ortada böyle bir hüküm yokken, sanki varmış gibi “Ermeni Soykırımı”ndan söz etmek, “soykırım” kavramının amaçlı olarak çarpıtılmasıyla uluslararası hukukun çiğnenmesinden başka bir anlam ifade etmez.

“Ermeni Soykırımı” yalanı, 1980’lerden bu yana sözde “Kürdistan”, özde “İkinci İsrail”in kurulması amacı için kullanılmaktadır. Bu psikolojik savaşın hedefi, Türk Ordusu’nun yaptırım gücü kullanmasını engellemek ve Türkiye’yi vatanını savunamaz hale getirmektir. Çalıştayın özellikle “Ermenilerin ve Kürtlerin kaderleri arasındaki kenetlenmeyi” konu alan 5. Paneli, bu hedefin doğrudan ifadesinden başka bir şey değilidir. Çalıştayın, sözde “Kürdistan’ın Bağımsızlığı” Referandumunun gündemde olduğu, ABD’nin PKK-PYD’yi ağır silahlarla donattığı ve ülkemizde iç cepheyi bölme çabalarını yoğunlaştırdığı bir dönemde düzenlenmesi, bu etkinliğin doğrudan Türkiye’ye karşı düzenlenmiş olduğunu çıplak biçimde gözler önüne sermektedir.


Üniversitelerimizde bilim ve Türkiye karşıtlığına özgürlük tanınamaz. Bilim, vatan ve hukuk karşıtlığıyla malul böyle bir çalıştaya katılım, katılanların siciline kara bir leke olarak geçecektir. Biz, ülkemizdeki hiçbir üniversite ve öğretim üyesinin ne bugün, ne de yarın böyle utanç verici bir duruma düşmesini arzu etmiyor ve hâlâ çalıştay programında yer alan katılımcıları ve kurumlarını bu çalıştaydan çekilmeye davet ediyoruz.”

Hiç yorum yok: