İHANET ÇALIŞTAYI
Atlantik Sistemi Türkiye’yi sıkıştırmak için her yolu
kullanıyor. Amaçları belli, dün Sevr’i kabul ettirememişlerdi, şimdi ikinci
Sevr’in peşindeler. İkinci bir İsrail olacak olan kukla “Kürt Devleti”nin kuruluşuna
engel olmamamızı ve vatan topraklarının bir kısmını bu devlete terk etmemizi
istiyorlar.
Bu amaçla Berlin Potsdam Üniversitesi’ne bağlı Lepsiushaus
Potsdam ve European Academy Berlin 15-18 Eylül günlerinde Berlin’de,
"Geçmişte ve Bugün Avrupa’nın Ermeni Soykırımına Yaklaşımı" başlığı
altında “Ermeni ve Türk Akademisyenlerinin katılacağı bir “Çalıştayı”
düzenliyorlar.
Bu çalıştayın amacı belli: Ermeni soykırımı iddiasını tekrar
gündeme getirmek; Soykırım iddiasını Kürt konusuna bağlamak ve PKK'ya yönelik
operasyonları haksız göstermek; 'Soykırım devam ediyor' algısı oluşturmak; ABD'nin
Suriye ve Irak'ın kuzeyinde kurmak istediği terör devletlerine yönelik
Türkiye'nin kararlı tutumunu zaafa uğratmak; Türk milletini soykırımcı ilan
ederek milletin birliğini bozmak ve özgüvenini sarsmak.
Bu konuda en sert tepki Vatan Partisi’nden ve onun Genel
Başkanı Doğu Perinçek’ten geldi. Önce Doğu Perinçek bir açılmama ve uyarı
yaptı, arkasından Genel Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Semih Koray, Prof. Dr. H.
Zafer Kars ve Av. Nusret Senem 'soykırım' çalıştayına karşı basın açıklaması
yaptı. Bu basın açıklamasını önemli bulduğum için burada tekrarlamak istiyorum:
“University of Michigan, Lepsiushaus Potsdam, Sabancı
Üniversitesi ve University of Southern California-Dornsife’ın birlikte
düzenledikleri “Ermeni ve Türk Akademisyenleri Çalıştayı 2017”nin 14-17 Eylül
tarihleri arasında Berlin’de gerçekleştirilmesi planlanmaktaydı. Başlığı
“Bugünün İçindeki Geçmiş: Ermeni Soykırımına Avrupa’nın Yaklaşımları” olan
çalıştayın açılışında ilk konuşmayı Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hülya
Adak’ın yapması tasarlanmıştı. Çalıştayın programında Bilgi Üniversitesi,
Kemerburgaz Üniversitesi, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi ve Koç
Üniversitesi mensubu olan konuşmacılar yer almaktaydı. Vatan Partisi Genel
Başkanı Sayın Dr. Doğu Perinçek’in “Sabancı Üniversitesi’ni vatana ve bilime
sadakate çağıran” basın toplantısıyla başlattığı kampanya sonucunda Türk
üniversitelerinden bu çalıştaya katılıma karşı tepkiler çığ gibi büyüdü. Bunun
sonucunda Sabancı Üniversitesi’nin logosu çalıştay program ve sitesinden kaldırılırken,
Prof. Dr. Hülya Adak programdan çekildi. Sabancı Üniversitesi, kendi sitesinden
bu çalıştaya ev sahipliği yapmadığını açıkladı. Çalıştay tarihleri 15-18 Eylül
olarak değiştirildi. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi mensubu olan öğretim
üyesi programdan çekilirken, Koç Üniversitesi programda mensubiyeti Koç
Üniversitesi olarak gözüken öğretim üyesinin kendi üniversiteleriyle kurumsal
bir ilişkisinin kalmamış olduğunu açıkladı. YÖK, Sabancı Üniversitesi’nin
çalıştaya katılımı konusunda sorumlu bir tutum alarak görevini yerine getirdi.
Vatan Partisi’nin müdahalesiyle kısa sürede elde edilen bu sonuçları olumlu
bulmaktayız.
Bu çalıştay, uluslararası hukuka aykırı bir önyargıyı
dayatma toplantısıdır. “Ermeni Soykırımı” önyargısını benimsemiş olmak,
çalıştaya katılmanın önkoşuludur. Önyargı, Ortaçağ’a ait bir kavramdır. Bilim
özgürlüğü, önyargılara karşı mücadele ederek kazanılmıştır. Önyargı, özgürlüğün
değil, yasaklamanın aracıdır. Bilimde “önyargı özgürlüğü” yoktur. Bu çalıştayda
bilime tek bir işlev yüklenmektedir. O da bilimin ülkemizi zaafa uğratmaya
yönelik bir siyasal propaganda aracı olan sözde “Ermeni Soykırımı”nı dayatmanın
örtüsü olarak kullanılmasıdır. Çalıştaya Türk üniversitelerinden ya da Türk
kökenli öğretim üyelerinin katılımına özen gösterilmesi de, bütünüyle bu örtüyü
pekiştirmek amacıyladır.
Soykırım hukuki bir kavramdır. Parlamentolar, üniversiteler,
çalıştaylar, “soykırım hükmü” kuramazlar. AİHM Perinçek-İsviçre Davası Büyük
Daire ve 2. Daire kararlarına göre 1915 olayları “Yahudi soykırımı”
sınıflamasına girmemektedir. “Soykırım hükmü” ancak eylemin yapıldığı ülkenin
yetkili mahkemesi veya yetkili uluslararası ceza mahkemesi tarafından
verilebilir. Ortada böyle bir hüküm yokken, sanki varmış gibi “Ermeni
Soykırımı”ndan söz etmek, “soykırım” kavramının amaçlı olarak çarpıtılmasıyla
uluslararası hukukun çiğnenmesinden başka bir anlam ifade etmez.
“Ermeni Soykırımı” yalanı, 1980’lerden bu yana sözde
“Kürdistan”, özde “İkinci İsrail”in kurulması amacı için kullanılmaktadır. Bu
psikolojik savaşın hedefi, Türk Ordusu’nun yaptırım gücü kullanmasını
engellemek ve Türkiye’yi vatanını savunamaz hale getirmektir. Çalıştayın
özellikle “Ermenilerin ve Kürtlerin kaderleri arasındaki kenetlenmeyi” konu
alan 5. Paneli, bu hedefin doğrudan ifadesinden başka bir şey değilidir.
Çalıştayın, sözde “Kürdistan’ın Bağımsızlığı” Referandumunun gündemde olduğu,
ABD’nin PKK-PYD’yi ağır silahlarla donattığı ve ülkemizde iç cepheyi bölme
çabalarını yoğunlaştırdığı bir dönemde düzenlenmesi, bu etkinliğin doğrudan Türkiye’ye
karşı düzenlenmiş olduğunu çıplak biçimde gözler önüne sermektedir.
Üniversitelerimizde bilim ve Türkiye karşıtlığına özgürlük
tanınamaz. Bilim, vatan ve hukuk karşıtlığıyla malul böyle bir çalıştaya
katılım, katılanların siciline kara bir leke olarak geçecektir. Biz,
ülkemizdeki hiçbir üniversite ve öğretim üyesinin ne bugün, ne de yarın böyle
utanç verici bir duruma düşmesini arzu etmiyor ve hâlâ çalıştay programında yer
alan katılımcıları ve kurumlarını bu çalıştaydan çekilmeye davet ediyoruz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder