TARTIŞILANLAR VE TARTIŞILMAYANLAR
Toplumun % 99’u Müslüman, büyük çoğunluğu da dindar ya,
sürekli dini konular konuşuluyor, tartışılıyor. Başörtüsü, türban tartışılıyor,
Osmanlıca (din ile ne ilgisi varsa)
tartışılıyor, Camileri kimin ahır
yaptığı tartışılıyor, Türkçe ezan tartışılıyor, din eğitimi tartışılıyor, neyin
orucu bozduğu tartışılıyor ve bunun gibi konular gündemi işgal ediyor.
Peki, İslamiyet’te eşitlik, kardeşlik, adalet, hak, hukuk,
yetim hakkı gibi kavramlar yok mu? Bunlar tartışılmıyor. Toplumun perişan hali,
yoksulluk, sefalet, zengin-fakir farkı, kul hakkı tartışılmıyor.
Yanlış ekonomik politikalar ve sömürü düzenin devem etmesi
sonucu para belirli ellerde toplanıyor. Zengin giderek daha da zenginleşirken,
fakir daha fakir oluyor. Orta sınıf kaybolma noktasına doğru ilerliyor. Eşitlik giderek yok oluyor. Müslüman Müslüman’ın
kardeşi ama zengin kardeşler fakir kardeşlere acımıyor, yoksulun parasını daha
fazla nasıl emerim hesabı içinde hareket ediyor.
Para kazanma ve zengin olma tüm yöntemleri meşru kılmış
durumda. Zengin olma ve olduktan sonra
da daha da zengin olma hırsı ahlaki yozlaşmaya yol açmış durumda. Erdem
kaybolmuş, Allah korkusu kaybolmuş. İnsanların ahlaki pusulaları şaşmış. Kimse
de çıkıp demiyor ki, arkadaş bu senin yaptığın İslam ile bağdaşmaz.
Başkalarının hakkını yiyerek zengin olamazsın. Ve hiç kimse de İslamiyet’in bu
yönünü gündeme getirmiyor ve tartışmıyor.
İslamiyet’te kula kul olmak yoktur ama iktisadi ve siyasi
sistem insanları zenginlere kul etmektedir. Demokrasi diyoruz ama siyasi partiler
zenginlerin politikalarını yürütüyor. Seçimlerde halk bilinçli olarak oy
kullanamıyor. Kamuoyu oluşturan gazeteler, televizyonlar zenginlerin elinde.
Verilen her oy zengini zengin, fakiri fakir kılıyor. İnsanlar “efendilerinin”
dağıttığı makarnaları, kömürleri nohutları alıp mutlu oluyor. Kula kul olmamak
için ne yapılması gerekir, tartışılmıyor.
Siyasi kurumlar iktisadi hayatımızı geniş halk kütlelerinden
çok dayandıkları zengin çevrelerin çıkarlarına göre biçimlendiriyor. Devletin kaynakları, ülkenin taşı, toprağı, madenleri,
yer altı zenginlikleri, ormanları yandaşlara peşkeş çekiliyor. Hiç kimse de
çıkıp, ne yapıyorsunuz, , bu ülke hepimizi malıdır, sizin bu yaptığını kul hakkı yemektir, bu
yaptığınız affı olmayan en büyük günahlardan birisidir demiyor.
Tartışılması gereken konular halktan gizleniyor. Eşitsizlik,
hukuksuzluk, adaletsizlik, kulun kula efendiliği, sömürü, fakirlik,
tartışılmıyor.
Tartışılması gereken hususlar iktisadi ve siyasi sistemlerdir.
Bu iki sistem de bozuktur. Halk kaderini belirleyememektedir. Kendi çıkarları
için değil, yaratılan algıların etkisi ile oy vermektedir. Para alt ve orta
kesimlerden yukarı doğru pompalanmaktadır. Halk bunun farkında değildir.
Üstelik bu uygulamalar İslam’ın özüne de aykırıdır ama insanlar Allah ile
aldatıldıklarından dolayı tepki de verememektedirler. Din adına tartışılanların da Müslümanlara bir faydası yoktur.
İyi Müslüman, kardeşlerinin
ve tüm insanlığın refahı için, sağlığı için, mutluluğu için ve adalet için çalışan;
dünya düzeninin de bunu sağlayacak
şekilde kurulmasına gayret eden insandır. Bunun yolu da bilgiden, bilinçten,
erdemden ve çalışmaktan geçer…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder