27 Aralık 2014 Cumartesi

CEHALET BİZE OSMANLIDAN MİRASTIR

Türk Milleti çok değil 90 sene önce bir kurtuluş ve bağımsızlık savaşı vermiştir. Bu savaş sadece vatan savunması değildir, onun ötesinde elinden alınan tüm değerlerini yeniden kazanma savaşıdır. Bu savaş ile milletimiz hem vatanını düşman askerlerinden temizlemiştir hem de egemenliğini eline almıştır. 

Bu savaş aynı zamanda bir millileşme akınını başlatmıştır. Bu savaşla kendisine ait olup da elinden alınan veya ihmal edilen her türlü değeri ulusumuz geri almıştır, ona sahip çıkmıştır. Yöneticiler tarafından ihmal edilen Türkçe yeniden devlet dili olmuştur. 

Savaş öncesi devlet dili olan Osmanlıca Türk milletinin öz dili değildir. O yıllarda, Türkçe, Arapça ve Farsca karışımı olan Osmanlıcayı ne Türk, ne Arap ne de bir İranlı anlayabilirdi. Türk Milleti uzun yıllar çektiği acılar sonucunda farklı bir millet olduğunu anlamış ve kendi milli devletini kurmuştu. Elbette ki dili de Türkçe olacaktı. Olmuştur da... 

Büyük Atatürk millileşme politikalarını yürütürken iki büyük kuruma can vermiştir: Türk Tarih ve Türk Dil Kurumu. Türk Dil Kurumu'nun yaptığı çalışmalar Türkçeyi daha da zenginleştirmiş ve devlet ile mileti birleştirmiştir. Türkçe'nin bilim dili olması da bu çalışmalarla sağlanmıştır. Bu iş zor da olmamıştır çünkü Türkçe kelime türetmeye uygun bir dildir. Sadece "bilgi" söcüğünden 50'den fazla kelime türetilmiştir. Bu türetilen kelimelerin Osamnalıca karşılığı da yoktur.

Özellikle son yıllarda Türk Milleti'ne ve onun her türlü değerine ve Türk kimliğine saldırı vardır. Bu saldırı vatan topraklarının elimizden alınması, milli birliğimizin bozulması boyutuna ulaşmıştır. Böyle bir ortamda Yahya Kemal'in "Ağzımda annemin ak sütü gibidir.” " dediği Türkçemize bir hücum olmaması düşünülemezdi. Türk milliyetini ayaklarının altına aldığını söyeleyen bir kimsenin Türkçe'yi yerip Osmanlıcayı yüceltmesine şaşmamak lazım. Türk kimliğinin neresine saldırılmadı ki Türkçesi'ne de saldırılmasın?

Milletimizin en büyük sorunu cehalettir. Osmanlı yıkılıp da Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda vatan toprakları işgal altında idi, Türk Milleti aç, yoksul, hastalıklı ve cahil bırakılmış durumda idi. Genç Türkiye Cumhuriyeti açlıkla, yoksullukla ve cehaletle büyük bir mücadele başlattı. Eğitime çok büyük önem verildi. Okul sayıları artırıldı. Kızların da okullaşması teşvik edildi. Millet Mektepleri kurulup en ücra köy ve mezralara bile eğitim hizmeti götürülmeye çalışıldı. Yüksek Okullar açıldı ve İsatanbul Darülfünunu kapatılıp İstanbul Üniversitesi kuruldu. Amaç cehaleti yenmek, Türk Mlletini çağdaş milletler seviyesine çıkarmaktı. 

Cehalete karşı verilen bu savaş özellikle 1950 yılından sonra tavsamaya başladı ve maalesef şu anda cehaletten kurtulmuş, çaşdaş bir toplumuz dememize imkan kalmadı.

Cehalet bize Osmanlı'dan mirastır. Osmanlıları yenemediği cehaleti biz Osmanlıca öğrenerek yok edecekmişiz. Bu iddianın tek bir doğru mantığı olamaz. Türk Milleti kendisini geri bırakan bir anlayışı yeniden benimseyerek ileri gidemez. 

Türk milleti'nin asla vazgeçmemesi gereken iki projesi var: Aydınlanma ve millileşme. Her kim ki bu husulara saldırıyor, onun niyetinin iyi okunması gerekir. 

Hiç yorum yok: