İKİ BÜYÜ SORUN:
CEHALET VE AHLAKSIZLIK
Yılardır iki büyük sorun ile uğraşıp duruyoruz: Cehalet ve
ahlaksızlık. Hangisi daha önemli diye sormayınız çünkü bunlar birbirleri ile
bağlantılı. İkisinin de temelinde eğitim eksikliği veya yanlışlığı var.
Ahlaksızlığı iki kategoriye indirgedik: Kadın-erkek
ilişkileri açısından ahlaksızlık ve çalma- çırpma. Çalmayı da eksik
değerlendiriyoruz. Toplumdan, hazineden devlet malından çalınca, o hırsızlık
dolayısıyla ahlaksızlık olmuyor. Oysa, kişisel çıkar için topluma verilen her
zarar ahlaksızlıktır.
Yönetici kendisine emanet eden devlet malını çalarsa, bu
malın değeri bir kuruş da olsa ahlaksızlıktır. Devletin yani milletin parasını
çalarsa veya kişisel keyfi için harcarsa, ahlaksızlıktır. Rant için kentin
yeşil alanlarına imara açıp gökdelen, AVM yapımına izin vermek ahlaksızlıktır. Milletin
yıllarca emek ve sermeye verip kurduğu kurumları yok pahasına satmak
ahlaksızlıktır. Ormanlarımızı, madenlerimizi, derelerimizi çıkar amaçlı olarak
eşine dostuna tahsis etmek ahlaksızlıktır.
Bu örnekleri uzatmak mümkün. Ne yazık ki bu ahlaksızlıklar
artık toplum tarafında hoş görülür olmuş. Çalanlar makbul insan olmuş, yeter ki
halkımızın karşısında iki rekât namaz kılsınlar, artık her şey onlar için onlar
için mübah oluyor. Son zamanlarda yaşadıklarımız ahlaki aşınmanın ne boyuta
ulaştığının örnekleri ile dolu.
21. yüzyıla cahil bir toplum olarak girdik. Toplum bilim ve teknolojide çağın ulaştığı
düzeye ulaşamamışsa o toplum cahildir. Bilimsel bilgiyi yol gösterici olarak
kabul etmeyen toplumlar cahildir. Kurumlarını çağın bilgilerine göre sürekli
yenileyemeyen toplumlar cahildir. Bilimsel bilgiyi üretemeyen ve onu
teknolojiye dönüştüremeyen toplumlar cahildir. Lüks tüketim, gökdelenler, AVM’ler,
“duble yollar”, televizyon dizileri toplumun cahil olmadığını göstermez.
Okullaşma oranımızın düşük olduğu yetmiyormuş gibi eğitim
programlarımızın içeriği de yetersiz. Aklı kullanmayı değil, ezberlemeyi
öğreten bir sistemimiz var. Okul sayısı artıyor ama eğitilmiş insan sayısı
artmıyor. Şimdi de tutturmuşlar Osmanlıca öğreteceklermiş. Toplumun tamamı
Osmanlıca bilse, bu toplum cahil olmaktan kurtulmaz. Osmanlıca bilen cahil
topluluk olur, o kadar…
Halk en temel bilimsel bilgilere uzak kaldığı için
seçimlerini de akılcı biçimde yapamıyor. Akılcı biçimde kurumsallaşamıyor.
Ekonomisi sıcak paraya, ucuz işçiliğe ve faize dayanıyor. Kültür ve sanat hayatı
ise televizyon dizilerinden, basit pop
şarkılarından, ucuz romanlardan, basit şiirlerden ibaret.
Bazılarını hariç
tutarsak, çoğu üniversitemiz bilim üretilen yerler olmaktan uzak duruyor. Millet
olarak AR-GE faaliyetlerine ayırdığımız bütçe çok kısıtlı. Sürekli başkalarını
takip ve taklit ediyoruz.
Ahlaksızlık ve cehaletin çaresini eğitimde aramak gerek. Çare,
aklını kullanmasını bilen, bilgi edinme yollarını öğrenen, araştıran, merak
eden, evrensel değer yargılarını benimsemiş fertler yetiştirmekten geçiyor.
Türk Milleti olarak her türlü olanağımızı eğitime ayırmalıyız.
Atatürk’ün şu sözlerini hiç unutmayalım:
“Muallimler, Cumhuriyet fikren ilmen fennen bedenen kuvvetli ve yüksek
seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek
sizin elinizdedir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder