9 Nisan 2014 Çarşamba

YENİ CHP'İN NERESİ YENİ?

Bir komplo soncu istifa eden CHP’in başına Kılıçdaroğlu geçince CHP’in yenileceğini söyledi ve daha sonraki dönemlerde de partisinden “Yeni CHP” olarak bahsetti. Doğrusu eskisinin suçu ne idi, yenisinde ne gibi değişiklikler planlandı ve yapıldı tam olarak anlayamadık.

CHP Atatürk önderliğinde kurulmuştur ve onun ilkeleri de bizzat Atatürk tarafından belirlenmiştir.

Nedir onlar?

Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik, Milliyetçilik ve İnkılapçılık. Bunların ne anlama geldiğini anlamak için Atatürk’ün söylemlerine ve icraatlarına bakmak gerekir.

Cumhuriyetçilik:

Atatürk, hâkimiyeti Osmanlı sülalesinden alıp Türk Milleti’ne vermiştir. Hâkimiyetin kayıtsız şartsız millette olması gerektiğine inanmıştır. Atatürk'e göre, bunu gerçekleştirecek olan devlet modeli ise cumhuriyettir. Esas olan devlet erkinin kaynağının millet olmasıdır.

Ulusal egemenliğe çok büyük bir önem vermiştir. Hürriyet için de, adalet için de, eşitlik için de ulusal egemenlik lazımdır ve bu da ancak cumhuriyetin varlığı ile mümkün olur.

Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı şekilde sağlanması ve korunması ancak ve ancak tam ve kat'î mânasiyle millî egemenliğin kurulmuş bulunmasına bağlıdır. Bundan ötürü hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası millî egemenliktir. Toplumumuzda, devletimizde hürriyet sonsuzdur. Ancak onun hududu, onu sonsuz yapan esasın korunmasıyla mevcut ve çevrilidir.”

Türkiye Cumhuriyetinin sonsuzluğa kadar yaşayacağına inanıyordu. Çünkü onu çok güvendiği Türk gençliğine emanet etmişti.

Halkçılık:

Halkçılık,  Cumhuriyet Halk Partisi’nin programında şu şekilde tanımlanmıştır: "Bizim için insanlar yasa önünde tamamen eşit muamele görmek zorundadır. Sınıf, aile fert arasında bir ayrım yapılamaz. Biz, Türkiye halkını çeşitli sınıflardan oluşan bir bütün olarak değil, sosyal yaşamın gereksinimlerine göre çeşitli mesleklere sahip olan bir toplum olarak görmekteyiz.“

Devletçilik:

Atatürk bu ilkenin amacını   diyerek açıklamaktadır.
Bu ilkeden amaç, ekonominin güçlendirilmesi ve millileştirilmesidir. Ülkenin genel ekonomik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği veya yetersiz kaldığı ya da ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara devletin girmesini öngören ilkedir.

Milliyetçilik:

Atatürk, “Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz” demiştir. Ömrü Türk milletine hizmet etmekle geçmiştir. Mensubu olmakla gurur duyduğu ulusu için en önemli hususun bağımsızlık olduğuna inanmıştır. İstiklâl mücadelesinin başlangıcındaki düşüncesi şöyle idi:

“...Temel ilke, Türk Ulusu’nun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir.
Ne denli zengin ve müreffeh olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık önünde uşaklıktan öte bir gözle görülmeye layık olamaz.
 Oysa, Türk Ulusu’nun onur ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir.
 Öyle ise ya bağımsızlık, ya ölüm. İşte gerçek kurtuluşu isteyenlerin parolası bu olacaktır.”

Bu mücadelenin sonunda kurulan Cumhuriyet’in temelinin Türk kahramanlığı ve Türk kültürü olduğunu 10. Yıl Nutkunda belirtmiştir.

Türk tarihine ve Türkçeye büyük önem vermiştir. Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu bu önemden kaynaklanmıştır.

Atatürk milliyetçiliği ırkçılık karşıtıdır, özgürlükçü ve eşitlikçidir, demokrasiyi hedefler, dünya ile barışıktır, başka milletleri ne hakir ne de üstün görür.

İnkılapçılık:

Atatürk yaptığı devrimlerle Türk Ulusunu çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne taşımaya çalışmıştır. Onun devrimcilik anlayışı durağan değildir. Akıl ve bilimin rehberliğinde sürekli gelişimin gerekliliğine inanır.

“Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış kural bırakmıyorum.
Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim açmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında belki gayelere tamamen eremediğimizi; fakat asla ödün vermediğimizi akıl ve bilimi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. 

Zaman sür'atle ilerliyor. Milletlerin, toplumların kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada asla değişmeyecek hükümler getirdiğimi iddia etmek aklın ve bilimin gelişimini inkar etmek olur.

Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra benimsemek isteyenler; bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçılarım olurlar.”

Bunlar CHP’in temel ilkeleridir. CHP yenilendi demek için bu ilkelerin de değişmesi gerekir. 

Şimdi merak ettiğim şey şu: Kılıçdaroğlu, bu ilklerden hangisini beğenmedi ki CHP’i yenilemeye kalktı.


Hiç yorum yok: