YENİ CHP'İN NERESİ YENİ?
Bir komplo soncu istifa eden CHP’in başına Kılıçdaroğlu
geçince CHP’in yenileceğini söyledi ve daha sonraki dönemlerde de partisinden
“Yeni CHP” olarak bahsetti. Doğrusu eskisinin suçu ne idi, yenisinde ne gibi
değişiklikler planlandı ve yapıldı tam olarak anlayamadık.
CHP Atatürk önderliğinde kurulmuştur ve onun ilkeleri de
bizzat Atatürk tarafından belirlenmiştir.
Nedir onlar?
Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik, Milliyetçilik
ve İnkılapçılık. Bunların ne anlama geldiğini anlamak için Atatürk’ün
söylemlerine ve icraatlarına bakmak gerekir.
Cumhuriyetçilik:
Atatürk, hâkimiyeti Osmanlı sülalesinden alıp Türk
Milleti’ne vermiştir. Hâkimiyetin kayıtsız şartsız millette olması gerektiğine
inanmıştır. Atatürk'e göre, bunu gerçekleştirecek olan devlet modeli ise
cumhuriyettir. Esas olan devlet erkinin kaynağının millet olmasıdır.
Ulusal egemenliğe çok büyük bir önem vermiştir. Hürriyet
için de, adalet için de, eşitlik için de ulusal egemenlik lazımdır ve bu da
ancak cumhuriyetin varlığı ile mümkün olur.
“Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı
şekilde sağlanması ve korunması ancak ve ancak tam ve kat'î mânasiyle millî
egemenliğin kurulmuş bulunmasına bağlıdır. Bundan ötürü hürriyetin de,
eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası millî egemenliktir. Toplumumuzda,
devletimizde hürriyet sonsuzdur. Ancak onun hududu, onu sonsuz yapan esasın
korunmasıyla mevcut ve çevrilidir.”
Türkiye Cumhuriyetinin sonsuzluğa kadar yaşayacağına
inanıyordu. Çünkü onu çok güvendiği Türk gençliğine emanet etmişti.
Halkçılık:
Halkçılık, Cumhuriyet Halk Partisi’nin
programında şu şekilde tanımlanmıştır:
"Bizim için insanlar yasa önünde tamamen eşit muamele görmek zorundadır. Sınıf, aile fert arasında bir ayrım
yapılamaz. Biz, Türkiye halkını çeşitli sınıflardan oluşan bir bütün olarak
değil, sosyal yaşamın gereksinimlerine göre çeşitli mesleklere sahip olan bir
toplum olarak görmekteyiz.“
Devletçilik:
Atatürk
bu ilkenin amacını diyerek açıklamaktadır.
Bu ilkeden amaç,
ekonominin güçlendirilmesi ve millileştirilmesidir. Ülkenin genel ekonomik
faaliyetlerinin düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği veya yetersiz
kaldığı ya da ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara devletin girmesini
öngören ilkedir.
Milliyetçilik:
Atatürk, “Biz doğrudan
doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz” demiştir. Ömrü Türk milletine
hizmet etmekle geçmiştir. Mensubu olmakla gurur duyduğu ulusu için en önemli
hususun bağımsızlık olduğuna inanmıştır. İstiklâl mücadelesinin başlangıcındaki
düşüncesi şöyle idi:
“...Temel ilke, Türk Ulusu’nun onurlu ve şerefli
bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir.
Ne denli zengin ve müreffeh olursa olsun,
bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık önünde uşaklıktan öte bir gözle
görülmeye layık olamaz.
Oysa, Türk
Ulusu’nun onur ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak
yaşamaktansa yok olsun daha iyidir.
Öyle ise
ya bağımsızlık, ya ölüm. İşte gerçek kurtuluşu isteyenlerin parolası bu
olacaktır.”
Bu mücadelenin sonunda
kurulan Cumhuriyet’in temelinin Türk kahramanlığı ve Türk kültürü olduğunu 10.
Yıl Nutkunda belirtmiştir.
Türk tarihine ve Türkçeye
büyük önem vermiştir. Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu bu önemden
kaynaklanmıştır.
Atatürk milliyetçiliği
ırkçılık karşıtıdır, özgürlükçü ve eşitlikçidir, demokrasiyi hedefler, dünya
ile barışıktır, başka milletleri ne hakir ne de üstün görür.
İnkılapçılık:
Atatürk yaptığı devrimlerle Türk Ulusunu çağdaş medeniyet
seviyesinin üstüne taşımaya çalışmıştır. Onun devrimcilik anlayışı durağan
değildir. Akıl ve bilimin rehberliğinde sürekli gelişimin gerekliliğine inanır.
“Ben manevi miras olarak
hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış kural bırakmıyorum.
Benim manevi mirasım bilim
ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim açmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü
zorluklar karşısında belki gayelere tamamen eremediğimizi; fakat asla ödün
vermediğimizi akıl ve bilimi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir.
Zaman
sür'atle ilerliyor. Milletlerin, toplumların kişilerin mutluluk ve mutsuzluk
anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada asla değişmeyecek hükümler
getirdiğimi iddia etmek aklın ve bilimin gelişimini inkar etmek olur.
Benim Türk
milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden
sonra benimsemek isteyenler; bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin
rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçılarım olurlar.”
Bunlar CHP’in
temel ilkeleridir. CHP yenilendi demek için bu ilkelerin de değişmesi gerekir.
Şimdi merak ettiğim şey şu: Kılıçdaroğlu, bu ilklerden hangisini beğenmedi ki
CHP’i yenilemeye kalktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder