İSLAMIN ŞARTI BEŞTİR, ALTI DEĞİL
AKP’nin ülkeyi içine sürüklediği duruma ve başbakan ve
bakanlar hakkında ortaya çıkan tüm yolsuzluk ve rüşvet haberlerine rağmen seçim
sonuçlarının bu şekilde çıkmasının iki temel nedeni olabilir: Birincisi, toplumun
cehaleti ve mahalle baskısı; ikincisi ise seçimlerin demokratik biçimde
yapılmayışı.
Cehalet bize Osmanlı’dan
mirastır. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki eğitim hamlesi maalesef daha
sonraki yıllarda hızını kaybetmiş ve bugünkü toplum yapımız ortaya çıkmıştır.
Eğitim durumumuzu ortaya koymak için OECD ülkeleri ile bazı kıyaslamalar yapmak
gerekir.
Yüksek öğrenim alanların oranı açısından Brezilya’dan sonra
en kötü ülkeyiz. Lise seviyesinde eğitim alanların oranı bakımından Meksika’dan
sonra en kötü ülkeyiz. Anaokuluna başlayan çocuklar esas alındığında ise,
sonuncuyuz. Öğretmen başına düşen öğrenci sayımız ise, fazla; bu bakımdan da
sondan dördüncüğüz. OECD ülkeleri içinde öğrenci başına yapılan harcama miktarı
en düşük ülke Türkiye’dir.
Açılımı “Uluslar
arası Öğrenci Değerlendirme Programı” olan PISA
istatistiklerine göre de durumumuz hiç iç açıcı değil. 15 yaşındaki çocuklar
üzerinde yapılan değerlendirmeye göre Türkiye matematik alanında 44’üncü, okuma
alnında 43’üncü ve fen alanında ise 42’inci olmuştur.
Eğitim bu olunca toplumun aklını kullanma yeteneği de düşük
olmaktadır. Böyle toplumlarda insanlar, her türlü seçimini özgür düşünce ile
değil, kamuoyu baskısı ile yaparlar.
Türkiye’de insanlar kendilerini dindar olma veya en azından
dindar görünme mecburiyetinde hissetmektedir. Bu dindarlığın da gerçek Müslümanlıkla
olan uygunluğu da tartışılabilir. Toplumda itibar kazanmak için, erkeklerin
birbirlerine göstererek camiye gitmesi, Cuma
namazlarını kaçırmaması, oruç tutması, birbirlerini Allah’ın adı ile selamlaması,
Umre’ye, gitmesi, konuşmalarında sık sık “İnşallah, maşallah” demesi, alkol
içmemesi gerekmektedir. Kadınlar ise muhakkak başlarını örtmelidir. Ayrıca, bu dindarlığın bir şartı olarak, insanlar AKP’ye
oy vermeli ve Tayyip ne yaparsa yapsın, ne derse desin destek onu
desteklemelidir. Böyle yapılmazsa itibar kaybı olmaktadır.
Toplumda öyle bir
kanaat oluşturulmaktadır ki, sanki Tayyip Erdoğan’a oy vermek İslam’ın şartlarından
birisidir. Bizim bildiğimiz İslam’ın şartı beşti, şimdi altı oldu.
Kendisini dindar hisseden veya öyle görünmek isteyen insanlar AKP destekçisi
oldu. O kadar oldu ki evlerde bulunan paralar için “cihat için toplanmış
paralardır, sevaptır” dendi.
İnsanlar bir bakıma
bu dünya için veya bu ülke için değil, öbür dünya için oy kullandı. Kim
bilir, belki de verdikleri oyla cennete kapı açtıklarını sandılar.
Elbette İslamın gereklerini yerine getirmek güzel bir
şeydir ama Allah için yapılırsa. Lütfen sözlerimi yanlış anlamayın.
Cehalet toplum baskısı ile birleşince seçim sonuçları da
böyle oldu. Toplum cehaletten kurtulmadıkça ki, bu cehalete dinimizi tam olarak
bilmemeyi de katabiliriz, seçim sonuçları hep umut kırıcı çıkacaktır.
Yarın da seçimlerin demokratik biçimde yapılmadığını
anlatmaya çalışacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder