İKİ FARKLI
ERDOĞAN VE DEĞİŞEN TUTUMLAR
Anlatmaya gerek
yok, Erdoğan’nın 2002’de iktidara nasıl geldiği malum. Amerika, Erdoğan’nın
yanına Gül’ü ve Fethhullahı verip AKP’nin iktidar olmasını sağladı. Amaç Batı
Asya’daki projelerine evet diyecek bir iktidar oluşturmaktı, bunu da başardı.
AKP iktidar olur
olmaz, kendisine verilen görevi yerine getirmeye başladı.
Kürt sorununu
çözeceğim diye açılım politikaları uyguladı. Yok olmak üzere olan PKK güçlendi
ve FETÖ ile birlikte adeta iktidar ortağı oldu. Türkiye’yi bölme planları adım
adım uygulanmaya başlandı. Güneydoğu PKK’ya teslim edildi. Apo’nun da görüşleri
alınarak, içinde Türk kelimesi geçmeyen bir anayasa hazırlanmaya başlandı.
Cumhuriyet’in
temel değerlerinden olan lailik karşıtı eylemler sıklaştı.
Ekonomi
politikaları ise tamamen Amerikan ve Avrupa büyük sermayesinin istekleri
doğrultusunda belirlendi.
MUHALEFETİN
DURUMU
Bu dönemde
Kılçdaroğlu’nun Erdoğan’a karşı sert bir muhalefeti olmadı. FETÖ ordu, emniyet
teşkilatı ve yargı içine yerleşirken Sayın Kılıçdaroğlu’ndan ses çıkmadı.
Subaylarımız, aydınlarımız, politikacılarımız FETÖ’nin hazırlayıp uygulamaya
koyduğu kumpaslar sonucu hapse atılırken Sayın Kılıçdaroğlu’nun şu ifadesi
unutulmadı: : "Yargıda, Emniyette Cemaat yapılanması vardır diyemem.
Dersem, altını doldurmam gerekir, dolduramam."
Sayın Kılıçdaroğlu,
Erdoğan yönetimi laiklik karşıtı eylemlerde bulunurken de şöyle demişti: "Laiklik
tehlikededir diyemem. Cemaatlere saygılıyız. Baş örtüsünü biz serbest
bıraktırdık."
CHP Genel Başkanı
açılım politikalarına da karşı çıkmamış, iktidara bu konuda kredi verdiklerini
açıklamış ve konunun meclise getirilmesini ve sorunun bu şekilde çözülmesini
istemişti. Bu sırada PKK’nın kanlı eylemleri devam edip gidiyordu.
Bu dönemde MHP
lideri Sayın Bahçeli AKP iktidarının vatan bütünlüğünü tehlikeye sokan
politiklaraına karşı sert bir muhafet yürüttü. Erdoğan’a karşı çok sert ifadelerde bulundu.
Açılım sürecine karşı çıktı. FETÖ kumpasına karşı ise ciddi bir karşı duruşu
olmadı.
Vatan Partisi
Genel Başkanı Sayın Perinçek, AKP’nin
politikalarına karşı en açık ve şiddetli muhalefeti yapan lider oldu. FETÖ’nün CIA’nın kontrolünde olduğunu,
Amerika’ya hizmet etiğini anlattı. Sayın Perinçek bu muhalefetinin karşılığı
olarak diğer vatanseverlerle birlikte hapse atıldı. Hapiste olmasına rağmen PKK
ve FETÖ’ye karşı ve bunları o dönemde destekleyen Sayın Erdoğan’a karşı
mücadelesine devam etti. Vatan Partisi önderliğinde Silivri duvarlarının
yıkılması sonucu diğer vatan severlerle birlikte Perinçek te özgürlüğüne kavuştu.
24 TEMMUZ 2015:
DÖNÜM NOKTASI
24 Temmuz 2015,
Erdoğan için de Türkiye için de bir dönüm noktası oldu.
Bu tarihte, Türk
savaş uçakları PKK’nın yuvası Kandil’i yoğun bir şekilde bombaladı. Bu bombalar
Türk-Amerikan savaşını da başlatmış oldu. Amerika’nın kara gücü PKK kendi
açtığı hendeklere gömüldü. Bölge teröristlerden temizlendi. Türkiye Cumhuriyeti
kentlere ve dağlara egemen oldu.
PKK’ya karşı
yürütülen bu harekat Sayın Erdoğan’nın da BOP eş başkanlığından ayrıldığını ve
Türkiye cephesine geçtiğini gösterdi.
Sayın Erdoğan bununla
da kalmadı; Amerika’nın düşman olarak gördüğü Rusya, Çin ve İran ile
ilişkilerini artırdı. Türk ordusu Suriye’nin kuzeyine iki önemli askeri
harekatta bulundu ve Amerika’nın piyonlarına gerken dersi verdi. Kıbrıs
konusunda taviz verilmeyeceği ifade edildi. Rusya’dan S-400 alınmasına karar
verildi. Milli silah sanayii geliştirildi. Doğu Akdeniz’deki haklarımızdan vaz
geçmeyeceğimiz anlatmak için Mavi Vatan tatbikatı yapıldı. Bu örnekleri artırmma
mümkün...
DEVLET BAHÇELİ
Erdoğan’ın tutum
değiitirmesi ile birlikte MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Erdoğan’nın yeni
politikalarını desteklemeye başladı.
Bahçeli, Erdoğan’ın
Amerika karşıtı politikalarını destekleyince, MHP’de muhalif bir hareket başladı
ve sonuçta İyi Parti kuruldu. İyi Parti,
Erdoğan’a karşı şiddetli muhalefet yaparak MHP’den neden koptuğunu gösterdi. Bu
partinin Amerikan projelerine karşı bir söylemi de olmadı.
DOĞU PERİNÇEK
Kurulduğundan bu
yana anti emperyalist politikalar izleyen ve vatan bütünlüğüne çok büyük önem
veren Vatan Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Perinçek Erdoğan’nın Amerka karşııtı
siyasetlerini ve eylemlerini destekledi.
Türkiye’nin PKK
ve FETÖ ile sürdürdüğü mücadelede Türkiye cephesinde yer aldı. Israrla
Mehmetçiğin arkasında durulduğunun vurgusunu yaptı. Rusya ve İran ile
ilişkilerin normale dönmesine katkı verdi.
KILIÇDAROĞLU
24 Temmuz 2015 öncesi
Erdoğan’ı eleştirirken oldukça ılımlı davranan ve hatta açılım sürecini
destekleyen Kılıçdaroğlu ve CHP, bu tarihten sonra oldukça sert muhalefet
yürütmeye başladı.
Kandil’in bombalanması
ile başlayan PKK’yı bitirme mücadelesine “Saray Savaşı” adını verdi. Ordumuzun
ikinci İsrail devletini önlemek için Suriye’e girince ‘Türkiye Ortadoğu
batağına saplanıyor’ dedi.
CIA’nın FETÖ’yü
kullanarak 15 Temmuz’da yapmak istediği darbeyi “kontrollü darbe” şeklinde
niteleyerek Amerika ve FETÖ’nün rolünü perdelemeye kalktı. Daha sonra, Ankara’dan
İstanbul’a kadar HDP ve FETÖ ile birlikte yürüdü ve hapiste bulunan örgüt
mensuplarınıa özgürlük istedi. Makaleler ve mektuplar yazarak Amerika ve Avrupa’dan
bu konuda yardım istedi.
Milletvekili
seçimlerinde Amerika’nın piyonu olan HDP\PKK’nın meclise girmesi için büyük
çaba gösterdi. Son olarak da yerel seçimlerde İYİP ile birlikte bu piyonları
destekledi ve belediyelerde söz sahibi olmasını sağladı.
SONUÇ
Bütün bu
gelişmeler gösterdi ki Türkiye’de iki cephe var: Türkiye Cephesi ve Amerikan
Cephesi.
Türkiye artık
Atlantik sisteminden kopmuş ve Avrasya’da onurlu bir yere yerleşmeye
başlamıştır. Atlantik cephesinde kalarak Türkiye asla bölünmeyecektir. Bu nedenle
Amerikan cephesinin ülkede iktidar olma şansı sıfırdır.
Hedef, “Birleşen
ve Üreten Türkiye”dir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder