16 Nisan 2019 Salı





İKİ FARKLI ERDOĞAN VE DEĞİŞEN TUTUMLAR
 Anlatmaya gerek yok, Erdoğan’nın 2002’de iktidara nasıl geldiği malum. Amerika, Erdoğan’nın yanına Gül’ü ve Fethhullahı verip AKP’nin iktidar olmasını sağladı. Amaç Batı Asya’daki projelerine evet diyecek bir iktidar oluşturmaktı, bunu da başardı.
 AKP iktidar olur olmaz, kendisine verilen görevi yerine getirmeye başladı.
 Kürt sorununu çözeceğim diye açılım politikaları uyguladı. Yok olmak üzere olan PKK güçlendi ve FETÖ ile birlikte adeta iktidar ortağı oldu. Türkiye’yi bölme planları adım adım uygulanmaya başlandı. Güneydoğu PKK’ya teslim edildi. Apo’nun da görüşleri alınarak, içinde Türk kelimesi geçmeyen bir anayasa hazırlanmaya başlandı.
 Cumhuriyet’in temel değerlerinden olan lailik karşıtı eylemler sıklaştı.
 Ekonomi politikaları ise tamamen Amerikan ve Avrupa büyük sermayesinin istekleri doğrultusunda belirlendi.
 MUHALEFETİN DURUMU

Bu dönemde Kılçdaroğlu’nun Erdoğan’a karşı sert bir muhalefeti olmadı. FETÖ ordu, emniyet teşkilatı ve yargı içine yerleşirken Sayın Kılıçdaroğlu’ndan ses çıkmadı. Subaylarımız, aydınlarımız, politikacılarımız FETÖ’nin hazırlayıp uygulamaya koyduğu kumpaslar sonucu hapse atılırken Sayın Kılıçdaroğlu’nun şu ifadesi unutulmadı: : "Yargıda, Emniyette Cemaat yapılanması vardır diyemem. Dersem, altını doldurmam gerekir, dolduramam."
 Sayın Kılıçdaroğlu, Erdoğan yönetimi laiklik karşıtı eylemlerde bulunurken de şöyle demişti: "Laiklik tehlikededir diyemem. Cemaatlere saygılıyız. Baş örtüsünü biz serbest bıraktırdık."
 CHP Genel Başkanı açılım politikalarına da karşı çıkmamış, iktidara bu konuda kredi verdiklerini açıklamış ve konunun meclise getirilmesini ve sorunun bu şekilde çözülmesini istemişti. Bu sırada PKK’nın kanlı eylemleri devam edip gidiyordu.
 Bu dönemde MHP lideri Sayın Bahçeli AKP iktidarının vatan bütünlüğünü tehlikeye sokan politiklaraına karşı sert bir muhafet yürüttü.  Erdoğan’a karşı çok sert ifadelerde bulundu. Açılım sürecine karşı çıktı. FETÖ kumpasına karşı ise ciddi bir karşı duruşu olmadı.
 Vatan Partisi Genel Başkanı Sayın Perinçek,  AKP’nin politikalarına karşı en açık ve şiddetli muhalefeti yapan lider oldu.  FETÖ’nün CIA’nın kontrolünde olduğunu, Amerika’ya hizmet etiğini anlattı. Sayın Perinçek bu muhalefetinin karşılığı olarak diğer vatanseverlerle birlikte hapse atıldı. Hapiste olmasına rağmen PKK ve FETÖ’ye karşı ve bunları o dönemde destekleyen Sayın Erdoğan’a karşı mücadelesine devam etti. Vatan Partisi önderliğinde Silivri duvarlarının yıkılması sonucu diğer vatan severlerle birlikte Perinçek te özgürlüğüne kavuştu.
24 TEMMUZ 2015: DÖNÜM NOKTASI
24 Temmuz 2015, Erdoğan için de Türkiye için de bir dönüm noktası oldu.
Bu tarihte, Türk savaş uçakları PKK’nın yuvası Kandil’i yoğun bir şekilde bombaladı. Bu bombalar Türk-Amerikan savaşını da başlatmış oldu. Amerika’nın kara gücü PKK kendi açtığı hendeklere gömüldü. Bölge teröristlerden temizlendi. Türkiye Cumhuriyeti kentlere ve dağlara egemen oldu.
PKK’ya karşı yürütülen bu harekat Sayın Erdoğan’nın da BOP eş başkanlığından ayrıldığını ve Türkiye cephesine geçtiğini gösterdi.
Sayın Erdoğan bununla da kalmadı; Amerika’nın düşman olarak gördüğü Rusya, Çin ve İran ile ilişkilerini artırdı. Türk ordusu Suriye’nin kuzeyine iki önemli askeri harekatta bulundu ve Amerika’nın piyonlarına gerken dersi verdi. Kıbrıs konusunda taviz verilmeyeceği ifade edildi. Rusya’dan S-400 alınmasına karar verildi. Milli silah sanayii geliştirildi. Doğu Akdeniz’deki haklarımızdan vaz geçmeyeceğimiz anlatmak için Mavi Vatan tatbikatı yapıldı. Bu örnekleri artırmma mümkün...
DEVLET BAHÇELİ
 Erdoğan’ın tutum değiitirmesi ile birlikte MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Erdoğan’nın yeni politikalarını desteklemeye başladı.
 Bahçeli, Erdoğan’ın Amerika karşıtı politikalarını destekleyince, MHP’de muhalif bir hareket başladı ve sonuçta İyi Parti kuruldu.  İyi Parti, Erdoğan’a karşı şiddetli muhalefet yaparak MHP’den neden koptuğunu gösterdi. Bu partinin Amerikan projelerine karşı bir söylemi de olmadı.
 DOĞU PERİNÇEK  
 Kurulduğundan bu yana anti emperyalist politikalar izleyen ve vatan bütünlüğüne çok büyük önem veren Vatan Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Perinçek Erdoğan’nın Amerka karşııtı siyasetlerini ve eylemlerini destekledi.
 Türkiye’nin PKK ve FETÖ ile sürdürdüğü mücadelede Türkiye cephesinde yer aldı. Israrla Mehmetçiğin arkasında durulduğunun vurgusunu yaptı. Rusya ve İran ile ilişkilerin normale dönmesine katkı verdi.
 KILIÇDAROĞLU
24 Temmuz 2015 öncesi Erdoğan’ı eleştirirken oldukça ılımlı davranan ve hatta açılım sürecini destekleyen Kılıçdaroğlu ve CHP, bu tarihten sonra oldukça sert muhalefet yürütmeye başladı.
Kandil’in bombalanması ile başlayan PKK’yı bitirme mücadelesine “Saray Savaşı” adını verdi. Ordumuzun ikinci İsrail devletini önlemek için Suriye’e girince ‘Türkiye Ortadoğu batağına saplanıyor’ dedi.
CIA’nın FETÖ’yü kullanarak 15 Temmuz’da yapmak istediği darbeyi “kontrollü darbe” şeklinde niteleyerek Amerika ve FETÖ’nün rolünü perdelemeye kalktı. Daha sonra, Ankara’dan İstanbul’a kadar HDP ve FETÖ ile birlikte yürüdü ve hapiste bulunan örgüt mensuplarınıa özgürlük istedi. Makaleler ve mektuplar yazarak Amerika ve Avrupa’dan bu konuda yardım istedi.
Milletvekili seçimlerinde Amerika’nın piyonu olan HDP\PKK’nın meclise girmesi için büyük çaba gösterdi. Son olarak da yerel seçimlerde İYİP ile birlikte bu piyonları destekledi ve belediyelerde söz sahibi olmasını sağladı.
SONUÇ
Bütün bu gelişmeler gösterdi ki Türkiye’de iki cephe var: Türkiye Cephesi ve Amerikan Cephesi.
Türkiye artık Atlantik sisteminden kopmuş ve Avrasya’da onurlu bir yere yerleşmeye başlamıştır. Atlantik cephesinde kalarak Türkiye asla bölünmeyecektir. Bu nedenle Amerikan cephesinin ülkede iktidar olma şansı sıfırdır.
Hedef, “Birleşen ve Üreten Türkiye”dir.  

Hiç yorum yok: