SURİYE VE KIBRIS’A DİKKAT!
Erdoğan gene tehlikeli sularda yüzmeye başladı. O ve
bakanları sürekli Suriyeli göçmenlerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına
alınması gerektiğini dillendiriyor. Yandaş gazeteler de görevleri ve
yalakalıkları icabı halkımızı bu konuda ikna etmeye çalışıyor.
Dikkat çeken husus, bu konunun İsrail ile yapılan ve içeriği
tam olarak bilinmeyen anlaşmadan sonra gündeme gelmesidir. Tehlikeli olan ve
bizi düşünmeye sevk eden husus da budur.
ETNİK ARINDIRMA
Irak’ın kuzeyinden başlayıp Akdeniz’de bitmesi planlanan
adına da “Kürt Koridoru” (ikinci İsrail Koridoru demek daha doğru olur) denilen, uzun süredir yürütülen bir İsrail
projesi var. Bu projenin müteahhitliğini ABD üstlenmiş, taşeronluğunu ise PYD,
ÖSO, Fetih Ordusu ve IŞİD gibi terör örgütleri yapıyor.
Terör örgütlerinin Suriye devletine karşı savaş başlatması
sonucu milyonlarca Suriyeli evlerinden, yurtlarından göç ederek Türkiye’ye
sığınmıştı. Göç edenler çok büyük çoğunluğu Suriye’nin kuzeyinde yaşıyordu. Bu
bölgede Kürt nüfus azınlıkta idi. Bu bölgedeki nüfus özelliği değişmedikçe Kürt
koridorunun açılması imkânsızdı.
İsrail ve ABD özellikle PYD’yi kullanarak bu bölgede etnik
temizlik yaptı, yapmaya da devam ediyor. Bu bölgede yaşayan Kürt olmayan
insanlar göçe zorlanıyor, yerlerine Kürtler yerleştiriliyor.
Suriye’nin kuzeyinden göç eden 3 milyon insan Türkiye’de
kalırsa, etnik temizlik tamamlanmış olacak. Koridorun açılması kolaylaşacak.
İsrail de, ABD’de bu insanların Türkiye’de kalmasını istiyor. İsrail ile
yapılan anlaşmadan sonra bu konunun gündeme taşınması bizi “acaba İsrail’e bu
konuda bir söz mü verildi” şeklinde düşünmeye sevk ediyor.
ABD ve bazı AB ülkeleri ise Türkiye’ye göçün kalıcı olması
için çaba sarf ediyor. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, Suriyeli göçmenlerin
kalıcı olarak yerleşmesi için program başlattı. Büyükelçiliğin internet
sayfasından yaptığı duyuruya göre ABD elçiliği, “Suriyelilerin Türkiye
toplumuna daha iyi entegrasyonu için hazırlanan projelere” girişim başına 30
bin dolar civarında destek verecek.
Türkiye’nin AB ile anlaşma sağladığı göçmen mutabakatı da
göçün koridor için örgütlendiğini teyit ediyor. Buna göre Türkiye, hava ve
deniz yoluyla gelen, diğer bir deyişle Orta ve Güney Suriye’den gelen
mültecilere vize uyguluyor. Kuzey Suriye’den kara yoluyla gelenler ise vizeden
muaf tutuyor.
Suriye’nin kuzeyinde açılacak bir koridora karşı olduklarını
beyan eden Erdoğan’ın ve hükumet çevrelerinin konuyu çok dikkatli bir şekilde
değerlendirmeleri ve bu projeden vaz geçmeleri gerekir. Bu koridoru önlemenin
en iyi yolu Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak için Suriye devleti ile iş
birliği yapmaktır. Esed’e artık Esat demenin zamanı gelmiştir hatta
geçmektedir.
İSRAİL GAZI VE KIBRIS
İsrail ile yapılan anlaşmadan sonra Kıbrıs’ta kalıcı çözüm
konusu da sıklıkla gündeme gelmeye başladı. İsrail gazının pazarlara güvenli
bir şekilde ulaşması için Kıbrıs’ta kalıcı barışın sağlanması gerektiği
yorumları dış basında sıkça yazılmaya başlandı.
İsrail-Türkiye boru hattının deniz altı kısmı Kıbrıs’ın
münhasır ekonomik bölgesinden geçmek zorunda. Uluslararası hukuka ve özellikle
de BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre, Kıbrıs’ın böyle bir boru hattı inşasını
hukuksal olarak bloke edip edemeyeceği net olmamasına rağmen bankaların böyle
bir projeyi finanse edebilmek için Kıbrıs’ın iznine ihtiyacı olacak.
Yurt dışı haber kaynaklarına göre, Güney Kıbrıs’ın, Kıbrıs
sorunu çözülmeden önce doğal gazı Türkiye’ye taşıyacak deniz altı borularının Münhasır
Ekonomik Bölgesi’nden geçmesini kabul etmesi söz konusu olmayacak.
Bu durumda İsrail’in Kıbrıs’ta kalıcı bir çözüm istemesi
beklenen bir husustur. Bu konuda Türkiye’ye baskı yapması beklenmelidir. Yurt
dışında çıkan bazı haberlere göre de 6 ay içinde kalıcı barış sağlanacaktır. 6
ay içinde kalıcı bir barış ancak Türkiye’nin Kıbrıs’taki haklarından ve egemenliğinden
vaz geçmesi ile mümkündür.
Erdoğan ve AKP hükumetine sorma gerek: İsrail ile hangi
konularda anlaşılmıştır, Kıbrıs konusunda herhangi bir söz verilmiş midir,
Suriyeli göçmenlerin vatandaşlığına alınmak istenmesinin “Kürt” Koridoru” ile
ilgisi var mıdır ve bu konu anlaşma metninde bu konuya yer verilmiş midir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder