22 Ağustos 2020 Cumartesi

 

TAM BAĞIMSIZLIĞA DOĞRU ÖNEMLİ BİR ADIM

 Türkiye’nin Karadeniz açıklarında 320 milyar metreküp gibi önemli miktarda doğal gaz rezervinin bulunması ve bunun da diğer keşiflerin habercisi olarak değerlendirilmesi milletimizin geleceği açısından çok büyük önem taşıyor. Bu müjdeyi Türkiye’deki diğer gelişmelerle birlikte değerlendirildiğinde ileriye doğru olan ümidimiz daha da artıyor.

 Türkiye bu önemli kefe giden yola yıllar önce girdi. Türkiye, 2013 yılında satın alınmış olan Barbaros Hayreddin Paşa sismografik araştırma gemisi ve 2015’te yapımı tamamlanan Oruç Reis araştırma gemisinin yanına 2017 yılında Fatih derin deniz sondaj gemisini, 2019’da onun ikiz kardeşi olan Yavuz sondaj gemisini ve 2020 yılında da Kanuni sondaj gemisini dahil ederek Akdeniz ve Karadeniz’de enerji kaynağı aramaya başladı. Fatih gemisi, mayıs sonunda Karadeniz’de göreve gönderildi ve 15 Temmuz itibarıyla ilk sondaja başladı. Daha önceden bölgede yapılan sismik araştırmalar neticesinde orada olduğu tahmin edilen rezerv için sondaja başlayan Fatih, kısa süre içerisinde 3 bin 500 metre derinliğe inerek doğal gaz rezervlerine ulaştı.

 GENİŞ AÇIDAN BAKINCA

 Konuya geniş açıdan bakınca şunları görüyoruz:

1.       Türkiye, emekli Amiral Cem Gürdeniz’in isim babalığı yaptığı kamunun gündemine taşıdığı ve Emekli Amiral Soner Polat’ın şiddetle savunduğu “Mavi Vatan” kavramı ile tanıştı. Türk milleti vatan sınırlarının deniz kıyılarında bitmediğini anladı. ‘Kıta sahanlığı’, ‘Münhasır Ekonomik Bölge’ gibi kavramların önemi anlaşıldı. Türkiye, kendi tersanelerinde, kendi mühendislerince, kendi işçilerince ürettiği, yerli silahlarla, füzelere donattığı muhriplerle, denizaltılarla mavi vatanını korumaya ve sahip çıkmaya başladı.

2.       Silah sanayiinde çok önemli gelişmeler oldu. Türkiye, kendi helikopterini, zırhlı araçlarını, obüslerini, toplarını, piyade tüfeklerini, mühimmatlarını, muharip gemilerini, denizaltılarını, sahil koruma botlarını, eğitim uçaklarını, silahlı ve silahsız insansız hava araçlarını kendisi üretmeye başladı. Savunma sanayinin dışa bağımlılığı azaldı. S 400’leri alarak hava savunma sistemlerini geliştirdi. Tuzlada yapımı devam eden uçak gemisini suya indirdi. ASELSAN, TUSAŞ, BMC, ROKETSAN, STM, FNSS, HAVELSAN dünyanın en büyük 100 silah şirketi arasına girdi.

3.       TSK’dan, MİT’ten Amerikan gladyosunun (FETÖ) temizlenmesi ile savunmamız çok güçlü hale geldi.

4.       Mavi vatanımızdaki petrol, doğal gaz gibi zenginlikleri kendi sismik araştırma ve sondaj gemisiyle aramaya ve çıkarmaya başladı. Enerji konusunda dışa bağımlılığını azaltarak tam bağımsızlık yolunda önemli bir adım attı.

5.       Türkiye, kendisini bölmeye kalkan ve borç batağına iten ekonomik programlar dayatan Atlantik siteminden dışına çıktı. Amerikan emperyalizmine karşı başı dik, bağımsızlıkçı bir yola girdi. Asya’da yerini almaya başladı. Yükselen Asya uygarlığının önder ülkelerinden biri oldu.

 BONZAİ İÇENLER VEYA ATLANTİK EROİNMANLARI

 Karadeniz’de bulunan doğal gaz milletimizin çok önemli bir kısmını sevindirip mutlu ederken bazılarını da telaşlandırdı, adeta yasa boğdu.

 Sayın Perinçek’in Bonzai içmiş ve Sayın Gürdeniz’in Atlatik eroinmanları dediği bu insanlar, olayı küçümseyerek, alay ederek, “7-8 seneden önce çıkarılamaz”, “zaten verimli delmiş”, “maliyeti çok yüksek”, “yandaş firmalar kazanacak”, “seçim yatırımı”, “rezerv de çok azmış” diyerek acılarını hafifletmeye ve birbirlerini teselli etmeye çalışıyorlar.

 Karadeniz’de doğal gaz bulunmasının, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığa ve oradan da tam bağımsızlığa giderken attığı çok önemli bir adım olduğunu anlamıyorlar.   

 Sırtlarından Atatürk resimli tişörtlerini, ellerinden Atatürk posterlerini ve dillerinden Atatürk sözcüğünü düşmeyen bu sahte Atatürkçülere Atatürk şu sözlerini hatırlatmak istiyorum:

 “Biz yaşamak isteyen, haysiyet ve şerefiyle yaşamak isteyen bir milletiz. İstiklâl-i tam denildiği zaman tabii ki siyasi, mali iktisadi adli, askeri, her hususta istiklâl-i tam demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde istiklalden mahrumiyet millet ve memleketin hakiki manasıyla bütün istiklalin mahrumiyeti demektir.”

 

Hiç yorum yok: