20 Haziran 2020 Cumartesi


“BATICI VE BATILILAŞMACI ATAÜRKÇÜLÜK ÖLÜYOR”

Nagehan Alçı’nın HaberTürk’te yaptığı şu tespitler sosyal medyadan büyük ses getirdi. Cümle şöyle: "Bir yandan milliyetçilik, bir yandan ulusalcılık yani üçüncü dünyacı sol yorumuyla Kemalizm yeniden yükselişte. Özünde Batıcı ve Batılılaşmacı bir ideoloji olan Atatürkçülüğün ruhuna El Fatiha okuyabiliriz. Bu gelenek adeta öldü. 1960’ların siyasi konjonktüründe ortaya çıkmış üçüncü dünyacı ve Batı düşmanı sol Kemalizm ise Atatürk bağlamında seküler kesimde hegemonik ideoloji haline geldi."

Önce şu düzeltmeyi yapalım;  Atatürkçülüğün özünde batıcılık filan yoktur. Atatürk, Türk milletini çağdaş bir toplum haline dönüştürmek için, Batı ve onun yerli işbirlikçileri ile savaşmış ve mücadele etmiştir. Batı ile olan ekonomik ve siyasi ve askeri bağları koparmıştır. Tam bağımsızlıktan kasıt da budur zaten.

Atatürk, Batı’ya bağlı kalarak çağdaşlaşmanın mümkün olamayacağını anlamıştı ve gereğini yaptı. Tam bağımsızlığı ilke edinmiş ve bunun için bir büyük savaş vermiş birisi, elbette, ülkesine yabancı güçlerine etkin olmasını istemezdi.  

BATICI ATATÜRKÇÜLÜK

Batıcı Atatürkçülüğün 5 temel özelliği var ki bunların hiç birinin gerçek Atatürkçülük ile ilgisi yok. Teker teker açıklayalım:

1.       Siyasi, askeri ve ekonomik olarak Batı’ya bağımlılık.
2.       Mazlum milletlerden değil, emperyalizmden yana olmak;
3.       Batı hayranlığından kaynaklanan milli kültürü terk edip Batılı hayat tarzını benimseme;
4.       Din düşmanlığına dönüşmüş bir laiklik anlayışı;
5.       Mezhep, etnik köken, dil ayırımlarını ve aşiretçilik, cemaatleşme gibi milli dokuya zarar veren ortaçağ kalıntılarını hoş görme hatta destekleme.
Atatürk’ün yaptıkları ve söyledikleri ortada; bunlar dikkate alındığında gerçek Atatürkçülüğün asla Batıcı Atatürkçülük olmadığı kolaylıkla anlaşılır. Batıcı Atatürkçülük veya Attilâ İlhan’nın isimlendirdiği gibi ‘İnönü Atatürkçülüğü’ 1940’lı yıllardan sonra başlamıştır. 1980 darbesinden sonra da yaygınlaşmıştır.

Yukarıda sıraladığımız 5 madde ile ilgili olarak Atatürk’ün bazı ifadelerini hatırlayalım ve değerlendirmelerde bulunalım:

BATI’YA BAĞLILIK DEĞİL, TAM BAĞIMSIZLIK

Atatürk’ü batıcı diye nitelendirme sıklıkla yapılan büyük bir yanlışlık. Atatürk tamamen milli bir siyaset izlemiştir. Nedir bu milli siyaset derseniz, onun sözleri ile cevap verelim:
“… milletimizin kuvvetli, mes’ut, müstekâr yaşaması için, devletin tamamiyle milli bir siyaset takip etmesi ve bu siyasetin iç teşkilatımıza tamamiyle uygun olması ve ona dayanması lazımdır. ‘Milli siyaset’ dediğim zaman, kastettiğim mana şudur: milli sınırlarımız içinde her şeyden önce kendi kuvvetlerimize dayanarak varlığımızı koruyup, memleketin dahili saadetine ve imarına çalışmak.”

Atatürkçülüğün en önemli özelliği ‘Tam Bağımsızlık’ ilkesini tavizsiz korumaktır. Tam Bağımsızlığın tarifini de Atatürk’ün ağzından verelim: "Siyasî, malî, ekonomik, adlî, askerî, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bunların herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, millet ve memleketin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğunu ifade eder."

İfade açık; Siyaseten başka devletlere tabi olursanız, iktisadi sisteminizi Avrupa ve Amerika’nın arzularına göre düzenlerseniz, savunmanızı NATO’ya emanet ederseniz, kültürünüzü de Hollywood’un etkisine bırakırsanız tam bağımsız olamazsınız.

EMPERYALİZMDEN DEĞİL MAZLUMDAN YANA OLMAK GEREK

Atatürk’ün ömrü emperyalizmle savaşarak ve mücadele ederek geçmiştir. Batı’nın emperyalist olduğunu ve Türkiye düşmanı olduğunu o bizlere öğretmiştir.

Mücadelesi tüm mazlum milletler içindi. Kendi ifadesi ile anlatalım:

“…biz, Batılı emperyalistlerine karşı yalnız ve kurtuluş ve bağımsızlığımızı korumakla yetinmiyoruz; aynı zamanda Batılı emperyalistlerin, güçleri ve bilinen vasıtalarıyla Türk milletini emperyalizme vasıta olarak kullanmak isteyenlere de engel oluyoruz. Bununla bütün insanlığa hizmet ettiğimize inanıyoruz….”

“Türkiye azim ve mühim bir gayret sarf ediyor. Çünkü müdafaa ettiği, bütün mazlum milletlerin, bütün şarkın davasıdır ve bunu nihayete getirinceye kadar Türkiye, kendisiyle beraber olan Şark milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir...”

“...Şarktan şimdi doğacak olan güneşe bakınız! Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün şark milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. İstiklâl ve hürriyetine kavuşacak olan çok kardeş millet vardır.”

MİLLİ KÜLTÜR MİLLİ TERBİYE ESASTIR

Batı kültürünü, Amerikalılar gibi yaşamayı Atatürkçülük olarak görenler var; çok yanlış. Bunlar Tanzimat Alafrangacılarının devamı gibidir. Batı tarzı yaşama özendikleri için milli olan her şeyden uzaklaşırlar. Oysa Atatürk milli kültüre ve terbiyeye çok önem verirdi. Okuyalım bakalım:

"Türk Milletinin idaresinde ve korumasında millî birlik, millî duygu, millî kültür en yüksekte göz diktiğimiz idealdir"
"Dünyanın bize hürmet etmesini istiyorsak, evvelâ biz, kendi benliğimize hürmet edelim. Benliğimize ve milletimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen, bütün ef'al (eylemler) ve hareketimizle gösterelim. Bilelim ki, millî benliğini bulamayan milletler, başka milletlerin şikârıdır (avıdır)."

"Efendiler yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize görecekleri tahsilin hudutları ne olursa olsun, en evvel ve her şeyden evvel Türkiye'nin istiklâline, kendi benliğine, millî ananelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumunu öğretmelidir.

“Bir millî terbiye programından bahsederken, eski devrin hurufatından (boş inançlarından) ve evsaf-ı fıtriyemizle (doğuştan sahip olduğumuz özelliklerle) hiç de münasebeti olmayan yabancı fikirlerden, şarktan ve garptan gelebilen bilcümle tesirlerden tamamen uzak, seciye-i milliye ve tarihiyemizle mütenasip bir kültür kastediyorum. Çünkü deha-yı milliyemizin inkişaf-ı tamı ancak böyle bir kültür ile temin olunabilir.”

LAİKLİK DİNSİZLİK DEĞİLDİR

Bazı rozet, poster Atatürkçüleri milletimizin mukaddes değerlerine saldırmayı laiklik olarak görüyor. Din adamlarından nefret ediyor ve Türkye’nin başına gelen her türlü felaketin sorumlusu olarak din eğitimini ve imamları görüyor.

Onlara göre laiklik ve dinsizlik eş anlamlı. Oysa Atatürk hiç de öyle düşünmüyordu. Laikliği önemli bir ilke olarak kabul etmişti ama din ve vicdan özgürlüğüne de çok önem veriyordu. Okuyalım gene:

“Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sade din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz.

Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir.”

ORTAÇAĞ KALINTILARINA SAHİP ÇIKILAMAZ

Atatürk sadece bir devlet kurmadı, yeni bir toplum inşa etti. Bu yeni toplumdan mezhep, etnik köken ve aşiretçilik, cemaatleşme gibi milli dokuya zarar veren Ortaçağ kalıntılarını temizlemeye çalıştı. Millet Egemenliği için bu temizlik şarttı. “Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz” ifadesi rasgele söylenen bir söz değildir. Halk egemenliğinin en önemli şartlarından birisidir.

Hal böyle iken, Batıcı Atatürkçüler etnik kimlik ve mezhep farklılıkları üzerinden siyaset yapmaya devam ediyor. Hatta etnik farklılığı ileri sürerek ülkeyi bölmeye çalışan Amerikancı terör örgütüne destek oluyor. Onlara Atatürk’ün şu sözünü hatırlatmak lazım:

“Bugünkü Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış tevsimler (isimlendirmeler); birkaç düşman aleti, mürteci beyinsizden maada hiçbir millet ferdi üzerinden teellümden (üzüntü) başka bir tesir hasıl etmemiştir. Çünkü, bu millet efradı da umum Türk camiası gibi aynı müşterek maziye, tarihe, ahlaka, hukuka sahip bulunuyorlar.”

NAGEHAN ALÇI ÜZÜLÜYOR BİZ SEVİNİYORUZ

Nagehan Alçı, Batıcı Atatürkçülük ölüyor diye çok üzgün ama biz sevinçliyiz. ‘Batıcı Atatürkçülük’ ölecek ki gerçek Atatürkçülük siyaset ve düşünce hayatımıza egemen olsun ve biz de Kemalist devrimi tamamlayalım.

Hiç yorum yok: