'İMGESEL ATATÜRKÇÜLÜK'
Bilinen bir hikayedir; birileri yakaladıkları bir leyleği
Nasrettin Hoca’ya getirirler. Hoca, bu nedir diye sorar. Leyleği getirenler,
“Bu kuştur hocam” derler. Hoca bu kuşa hiç benzemiyor der ve leyleğin
bacaklarını, gagasını, kuyruğunu keser ve “Hah şimdi kuşa benzedi” der.
Öncesi de var ama özellikle 1980’den sonra insanlarımızın
kafasında bir Atatürk imajı yarattılar. Bu imajın gerçek Atatürk ile pek fazla
ilgisi yok; tamamen hayali bir kişilik. Atatürk bir imgeye dönüştürüldü.
“Atatürk” denildiğinde, artık bazı insanlar, Hoca’nın leyleğe yaptığı gibi,
Atatürk’ün temel görüşlerini ve ilkelerini kesip atıyorlar ve kendilerine
öğretilen ‘İmgeyi’ düşünüyorlar.
Atatürk denilince akıllarına gelen bu imgede devrimcilik
yok, emperyalizme karşı duruş yok, mazlum milletlerle birlikte olma yok,
halkçılık yok, milliyetçilik yok, devletçilik, vatanın bütünlüğüne ve milletin
birliğine sahip çıkma yok.
Gerçek Atatürk bir imgeye dönüşünce, Atatürkçülük de
‘İmgesel Atatürkçülüğe’ dönüşmüş oldu. Toplumun büyük bir kesimi de bu ‘İmgesel
Atatürkçülüğü’ benimsedi. Bu insanlar da halkı Atatürk ile aldatmak
isteyenlerin peşinden sürüklenmeye başladı.
GERÇEK ATATÜRK’Ü İMGESİNDEN AYIRT ETMEK GEREK
Bu insanları uyarmak için, Atatürk’ün yaptıklarını
hatırlatacağım ve soracağım:
Atatürk’ün üç büyük eylemi vardır: Emperyalizme ve onun
yerli işbirlikçilerine karşı savaşmış ve sınırlarını Mehmetçik kanı ile
çizilmiş bir devlet kurmuş. Demokratik bir devrim gerçekleştirmiş ve egemenliği
padişahtan alıp, millete vermiş. Yaptığı devrimle, Türkiye’nin ‘feodal ümmet’
toplumunu ‘millet’ aşamasına taşımış. Bunun için de ağalık, şeyhlik gibi
ortaçağ kalıntılarını temizlemiş. Bunları gerçekleştirirken de acımasız
davranmış ve direnenlere karşı devlet otoritesini tavizsiz kullanmış.
Şimdi soruyorum:
Türkiye’yi bölmek için emperyalistlerin kurduğu, maddi
olarak desteklediği, silahlandırdığı, askeri eğitim verdiği PKK/HDP ile
birlikte hareket edenler, onlarla birlikte hükümet kurma çalışmaları yapanlar,
bu örgüt meclise girsin diye her evden bir oy isteyenler, topluma bu örgütü hoş
göstermeye çalışanlar, örgütün hapisteki eş başkanını ziyaret edip ona
başarılar dileyenler gerçek Atatürkçü olabilir mi?
Emperyalistlerin kurmak istediği kukla devlet için vatanımızı
bölmeye kalkan, teröristlere yardım eden, onlara eleman sağlayan, belediyenin
her türlü imkanını terör örgütünün emrine veren belediye başkanları görevden
alınınca ta İzmir’den, Ankara’dan, İstanbul’dan koşup gidip, bu hain başkanları
ziyaret edenler, onlara destek sunanlar Atatürkçü olabilir mi?
Tunceli ilinde kendi feodal düzenini devam ettirmek için
Cumhuriyet’e karşı ayaklanan ve yöre halkına her türlü zulmü uygulayan,
Mehmetçiklerimizi ve devlet görevlilerini şehit eden Seyit Rıza’nın heykelini
dikenler, bu heykel önünde saygı duruşunda bulunup açıklamalar yapanlar
Atatürkçü olabilir m?
Mehmetçiklerimizi şehit edenlere ‘Özgürlük Savaşçısı’
diyenler Atatürkçü olabilir mi?
KİMLER GERÇEK ATATÜRKÇÜ DEĞİLDİR
Atatürk’ün bazı sözlerini hatırlatıp, kimlerin gerçek
Atatürkçü olamayacaklarını açıklamaya çalışalım:
“Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.”
Vatanımızın bütünlüğüne kasteden, bunun için yöre halkını,
öğretmenleri, mühendisleri, işçileri katleden, Mehmetçiklerimize, polislerimize
kurşun sıkan, bombalar patlatan PKK/HDP ile birlikte hareket eden bu eli kanlı
terör örgütü hoş göstermeye çalışanlar; bu örgütü ve onun köyü niyetini
halkımızdan gizleyenler gerçek Atatürkçü değildir.
“Bugünkü Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde
kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık
fikri, propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve milletdaşlarımız vardır.” “Fakat
mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar birkaç düşman
aleti, mürteci, beyinsizden başka hiçbir
millet ferdi üzerinde elemden başka bir tesir hasıl etmemiştir.”
Türk milletini Kürt, Laz, Boşnak gibi etnik kimlikler
üzerinden bölmeye çalışanlar; “HDP’nin 6 milyon Kürt oyu var”, “HDP Kürtleri
temsil ediyor” gibi ifadelerle bazı vatandaşlarımızı Türk milletinin dışına
itenler; etnik ve dinsel temelde partilerin bulunmasını onaylayanlar gerçek Atatürkçü
değildir.
“Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvelâ bizim
kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen, bütün iş
ve hareketlerimizle gösterelim. Bilelim ki millî benliğini bulmayan milletler
başka milletlerin avıdır.”
Milli kültürümüzü hor görenler; milli ve manevi değerlerimize
saldıranlar; Türkçe kelimeleri bir yana atıp, İngilizce sözcüklerle konuşmaya
çalışanlar; Hollywood kültürünü halkımıza dayatanlar gerçek Atatürkçü değildir.
“…Türk milletinin karakteri yüksektir; Türk milleti
çalışkandır; Türk milleti zekidir. Çünkü, Türk milleti millî birlik ve
beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.”
Halkımızı sürekli aşağılayanlar, aptallıkla suçlayanlar,
milletimizi ve Türkiye’yi beğenmeyip, başka milletlere hayranlık duyguları
besleyenler, milli birlik ve beraberliğimiz bozacak eylemler içinde olanlar
gerçek Atatürkçü değildir.
“… milletimizin kuvvetli, mes’ut, müstekâr yaşaması için,
devletin tamamiyle milli bir siyaset takip etmesi ve bu siyasetin iç
teşkilatımıza tamamiyle uygun olması ve ona dayanması lazımdır. ‘Milli siyaset’
dediğim zaman, kastettiğim mana şudur: milli sınırlarımız içinde her şeyden
önce kendi kuvvetlerimize dayanarak varlığımızı koruyup, memleketin dahili
saadetine ve imarına çalışmak.”
Milli siyaseti terk edip, Batıcı zihniyet içinde, “Türkiye, ancak
Batı ittifakı içinde güvenliğini koruyabilir” diyenler; savunmamızı NATO’ya havale
etmek isteyenler gerçek Atatürkçü değildir.
“…vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak,
bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak
gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki,
ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle
bir hadiseyi kaydetmemiştir!”
Ülke ekonomisini IMF’nin egemenliğine terk etmek isteyenler,
IMF yetkilileri ile otel odalarında gizli gizli görüşenler; Chatham House’u
ziyaret edip, oralardan nasihatler alanlar, destek talep edenler gerçek
Atatürkçü değildir.
“İstiklâl-i tam, bizim bugün deruhte ettiğimiz vazifenin
ruh-u aslısıdır. İstiklâl-i tam denildiği zaman tabii ki siyasi, mali iktisadi
adli, askeri, her hususta istiklâl-i tam demektir. Bu saydıklarımın herhangi
birinde istiklalden mahrumiyet millet ve memleketin hakiki manasıyla bütün
istiklalin mahrumiyeti demektir.”
Türkiye’yi ABD ve AB’nin güdümüne sokmak isteyenler; mali
politikalarımızı Batılı çevrelerin önerilerine göre düzenlemek isteyenler; NATO’da
kalmak için direnenler gerçek Atatürkçü değildir.
“Yabancı bir devletin himaye ve desteğini kabul etmek,
insanlık özelliklerinden mahrumiyeti beceriksizlik ve miskinliği itiraftan
başka bir şey değildir.”
Türkiye’de insan hakları ve demokrasi yok deyip Amerika’nın
ve Avrupa’nın müdahalesini talep edenler; onlardan demokrasi dilenenler gerçek
Atatürkçü değildir.
“Asıl olan iç cephedir. Bu cephe, bütün memleketin ve bütün
milletin vücuda getirdiği cephedir. Zahiri (görünen) cephe ise; doğrudan
doğruya ordunun düşman karşısındaki silah cephesidir. Bu cephe sarsılabilir,
değişebilir, yenilebilir. Fakat bu hal hiçbir vakit bir memleketi mahvedemez.
Mühim olan, memleketi temelinden yıkan ve milletimizi esir ettiren, iç cephenin
düşmesidir. Bu hakikati bizden iyi bilen düşmanlar, bu (iç) cephemizi yıkmak
için asırlarca çalışmış ve çalışmaktadırlar.”
İç cephemizi yıkmak ve zayıflatmak için, etnik ve dinsel
inanç temelinde siyaset yapanlar; milli birliğimizi bozmaya çalışanlar;
milletimizin özgüvenini sarsmak isteyenler; millet sevgisini ve kardeşlik duygusunu
yok etmenin gayreti içinde olanlar gerçek Atatürkçü değildir.
Bu saydıklarımı yapanlar gerçek Atatürkçü olamaz, ancak ‘imgesel Atatürkçü’ olabilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder