15 Haziran 2020 Pazartesi


YASALAR EMREDİYOR, HDP KAPATILMALI

TBMM E. Başkanvekili ve Türk Parlamenter Birliği Onursal Başkanı Hasan Korkmazcan'ın çağrısıyla Türkiye'nin 47 seçkin ismi tarafından, HDP’nin kapatılması için bir metin imzaya açıldı ve hızla taraftar topladı. Kamuoyunda yoğun ilgi gören bu imza kampanyası bazılarını telaşa düşürdü ve HDP’nin kapatılmaması için çeşitli bahaneler ileri sürülmeye başlandı.

Bu bahanelerin hepsi boşa çaba, çünkü yasalar karşısında kişisel düşüncelerin hiçbir önemi yok. Yasaların üstünde hiç kimse olamaz. Herkes yasalara uymak mecburiyetindedir. Yasalar neyi emrediyorsa o olur. ‘Hukukun üstünlüğü’ prensibi her zaman ve her şartta geçerlidir.  O zaman bakalım Anayasamız ve yasalar ne diyor:

Anayasa’nın 68. Maddesi:

“…Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratikve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.”

Siyasal Partiler Kanunu:

“MADDE 78 - Siyasi partiler:
a) Türkiye Devletinin Cumhuriyet olan şeklini; Anayasanın başlangıç kısmında ve 2 nci maddesinde belirtilen esaslarını; Anayasanın 3 üncü maddesinde açıklanan Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, diline, bayrağına, milli marşına ve başkentine dair hükümlerini; eğemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunun ancak, Anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanılabileceği esasını; Türk Milletine ait olan egemenliğin kullanılmasının belli bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamayacağı veya hiçbir kimse veya organın, kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağı hükmünü; seçimler ve halkoylamalarının serbest, eşit, gizli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılması esasını değiştirmek;
Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, dil, ırk, renk, din ve mezhep ayrımı yaratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzeni kurmak; Amacını güdemezler veya bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar, başkalarını bu yolda tahrik ve teşvik edemezler.
b) Bölge, ırk, belli kişi, aile, zümre veya cemaat, din, mezhep veya tarikat esaslarına dayanamaz veya adlarını kullanamazlar.”

“DEVLETİN TEKLİĞİ İLKESİNİN KORUNMASI
MADDE 80 - Siyasi partiler, Türkiye Cumhuriyetinin dayandığı Devletin tekliği ilkesini değiştirmek amacını güdemezler ve bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar.”
“AZINLIK YARATILMASININ ÖNLENMESİ
MADDE 81 - Siyasi partiler:
a) Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde milli veya dini kültür veya mezhep veya ırk veya dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu ileri süremezler.
b) Türk dilinden veya kültüründen başka dil ve kültürleri korumak, geliştirmek veya yaymak yoluyla Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde azınlıklar yaratarak millet bütünlüğünün bozulması amacını güdemezler ve bu yolda faaliyette bulunamazlar
c) Tüzük ve programlarının yazımı ve yayınlanmasında, kongrelerinde, açık veya kapalı salon toplantılarında, mitinglerinde, propagandalarında Türkçe'den başka dil kullanamazlar; Türkçe'den başka dillerde yazılmış pankartlar, levhalar, plâklar, ses ve görüntü bantları, broşür ve beyannameler kullanamaz ve dağıtamazlar; bu eylem ve işlemlerin başkaları tarafından da yapılmasına kayıtsız kalamazlar. Ancak, tüzük ve programlarının kanunla yasaklanmış diller dışındaki yabancı bir dile çevrilmesi mümkündür.”
“BÖLGECİLİK VE IRKÇILIK YASAĞI
MADDE 82 - Siyasi partiler, bölünmez bir bütün olan ülkede, bölgecilik veya ırkçılık amacını güdemezler ve bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar.
EŞİTLİK İLKESİNİN KORUNMASI
MADDE 83 - Siyasi partiler, herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu prensibine aykırı amaç güdemez ve faaliyette bulunamazlar.”

“ANAYASADAKİ YASAKLARA AYKIRILIK HALİNDE PARTİLERİN KAPATILMASI
MADDE 101 - (Değişik: 4445 - 12.8.1999) Anayasa Mahkemesince bir siyasi parti hakkında kapatma kararı;
a) Bir siyasi partinin tüzük ve programının Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı olması, sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlaması, suç işlenmesini teşvik etmesi,
b) Bir siyasi partinin, Anayasanın 68 inci maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı eylemlerin işlendiği odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespiti,
c) Bir siyasi partinin, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alması,
Hallerinde verilir.”

Anayasa ve Siyasi Partiler Kanununun bu maddeleri çok açık. Parti kapatma konusunda herhangi bir istisna da getirilmemiş. Bir parti şu kadar oy almışsa ya da şu kadar ilde örgüt kurmuşsa bu parti kapatılmaz diye bir madde yok. HDP 6 milyon oy aldı, kapatılamaz demek açıkça Anayasa ve yasalara karşı gelmek demektir, kabul edilemez. Bir eski CHP milletvekilinin, televizyona çıkıp, “HDP 6 milyon oy almıştır kapatılamaz; seçilmiş milletvekilleri başımın üstündedir” demesi, sadece o şahsın başının seviyesi gösterir; yasaların işlemesine engel olamaz.

Bir de şu Kürt oyları meselesi var. Eğer siz HDP’nin Kürtlerin partisidir derseniz, bu parti kapatılmalıdır demiş olursunuz çünkü bu bir itiraftır.  Bu doğruysa, HDP, Siyasi Partiler Kanunu’nun ve Anayasa’nın yukarıda sıraladığım maddelere göre suç işliyor demektir.  Cezası da açıktır.

İYİP’li bir milletvekili de televizyonda, “Devletin istihbarî bilgileri bizde yok, onun için Yargıtay’a müracaat edemeyiz” dedi. Oysa kanıtlar gün gibi ortada; gazeteleri, televizyonları inceleyen herkes bu kanıtlara kolayca ulaşır. Biz bu hanımefendiye yardımcı olalım ve bildiri metninde mevcut gerçekleri hatırlatalım:

“Milletvekili listeleri ve belediye başkan adayları Kandil’de üslenen PKK’lı teröristlerce saptanmaktadır.
HDP, 2015 yılında Diyarbakır’da yaptığı kurultayda 14 maddelik özerklik bildirisini kabul etmiştir. PKK’nın sokaklara inin çağrılarını MYK kararı haline getirmiş, kentlerde ayaklanmalar örgütlemiştir.
Gençlik kurultaylarında “Kürdistan’ı kurmak” için mücadele edildiği ilan edilmiştir.
Eşbaşkanlarından bir milletvekili PKK-PYD terör örgütüne sırtlarını dayamakla övünmüştür.
Bir başka Eşbaşkanları ise “Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz” densizliğini dile getirmekten çekinmemiştir.
TBMM gruplarında PKK’nın sözde marşını okumuşlar ve PKK’nın sözde lideri lehine slogan atmışlardır.
Diyarbakır anaları, HDP’nin küçük yaştaki çocuklarını kandırıp PKK’ya militan olarak dağa kaçırdığını ve ABD’ye asker yaptığını bizzat HDP’lilerin yüzlerine haykırmaktadır.
Başta eşbaşkanları olmak üzere binlerce HDP’li merkez yöneticisi, milletvekilleri, il, ilçe ve diğer organ yöneticileri bölücü terör örgütü PKK’nin propagandasını yapmak, üye olmak, ya da terör faaliyetlerini övmekten, terör örgütü militanlarının cenazelerine katılmaktan dolayı hüküm giymiş ve bu hükümler kesinleşmiştir.
HDP’li onlarca belediye başkanı hakkında PKK örgütüne lojistik destek sağladıkları ve terör örgütüne üye oldukları iddiasıyla soruşturmalar ve davalar açılmış, belediyelerin birçoğuna kayyım atanmıştır.”

Kanıtlar açık ve net; HDP Anayasa’nın 68. Maddesinin dördüncü fırkasına aykırı eylemlerin odağı haline gelmiştir, kapatılmalıdır.

Kapatma yetkisi Anayasa Mahkemesine aittir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı resen veya hükümetin ve mecliste grubu bulunan partilerin müracaatı ile kapatma davası açabilir. Bekliyoruz, bakalım ilk vatanseverliği kim yapacak.
Beklerken de boş durmuyoruz; www.hdpkapatilsin.com sitesini ziyaret edip imzamızı veriyoruz.

Hiç yorum yok: