8 Eylül 2018 Cumartesi


SURİYE'NİN GELECEĞİ 

Önce şu tespitleri yapalım:

1.       Türkiye’yi bölmeye çalışan, PKK ve FETÖ’yü örgütleyen, silahlandıran güç ile Suriye’yi bölmeye ve orada da bir kukla devlet kurmaya çalışan güç aynıdır. Filistin halkını katleden de bu güçtür. Bu gücün adı, başta Amerika ve İsrail olmak üzere batılı devletlerdir.
2.       Her ülke gibi Suriye Arap Cumhuriyeti’nin de kendi toprak bütünlüğünü için mücadele etmeye ve ülkenin her karış toprağında kanun hakimiyetini sağlamaya hakkı ve yetkisi vardır.
3.       Rejim güçleri denilen kişiler Suriye Devleti’nin ordusudur.
4.       Esad, bir katil değil, emperyalizme karşı kahramanca mücadele eden bir liderdir.
5.       Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye’nin toprak bütünlüğünün garantisidir.
6.       Rusya ve İran Suriye devletinin ve Esad’ın yanındadır; onun mücadelesine askeri ve siyasi olarak yardım etmektedir.
7.       Türkiye olayların başında Suriye’ye terör ve terörist ihraç etmiştir ve bu ülkede kan dökülmesine sebep olmuştur. Bugünkü tablodan sorumludur.
8.       Amerika, İsrail ve Yunanistan Doğu Akdeniz ve Ege’den Türkiye’yi kuşatmaya çalışmaktadır.
9.       Türkiye bu ağır ve hayati sorunlarını çözebilmesi ve emperyalizme karşı direnebilmesi için Rusya, İran ve Irak Devleti ile işbirliği içinde olması ve ittifaklar oluşturması gerekir.
10.   Türkiye Suriye ve Esad düşmanlığı yapmaya devem ederse Rusya, Çin ve İran tarafından dışlanır ve Amerika karşısında yalnız kalır.

İKTİDARIN TUTUMU

Cumhurbaşkanıyla, bakanıyla, sözcüsüyle iktidarın, Suriye konusunda çok yanlış değerlendirmeler içinde olduğu görülüyor.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Daily Sabah gazetesinde yayımlanan "İdlib Çıkmazı: Uluslararası Sistemin Yeni Sınavı" başlıklı yazısında, Suriye ordusunun, Rusya ve İran desteğiyle kendi toprağı olan İdlib'deki teröristlere yönelik olası operasyonunu "Esed rejiminin ahlaksız bir zaferi" olarak nitelemiş.  Yetmemiş, İdlib operasyonu için 'Esed rejiminin ahlaksız bir zaferi olacaktır' demiş. Rusya ve İran'ı da hedef almış ve 'Rejim ve destekçileri İran ve Rusya, Levant'ta yeni bir harita çizme gayelerini haklı çıkarmak için DEAŞ canavarını kullanıyor' diye ilave etmiş. “Rejim kimyasal silah kullanmanın yanı sıra konvansiyonel silahlarla çok daha fazla insan öldürmüştür” diyerek Esed’i ve Suriye devletini katliam yapmakla suçlamış. Tam bir Amerikan ağzı.

Bu sözlerde Türkiye’nin çıkarı yok. Sayın Kalın’nın bu yazdıklarının bilgisini elbette Erdoğan’a vermiştir. Yazan Kalın ama söyleyen Erdoğan.

Bu “Esed katil” söylemini Sayın Erdoğan sık sık dile getiriyor. Sayın Erdoğan’ın şunu hatırlaması gerek: Amerika önce Saddam Katil, Esed Katil, Kaddafi katil dedi ve ondan sonra Irak’a, Suriye’ye, Libya’ya müdahale eti. Sonuç ortada. Irak’ta yüzbinlerce insan öldü, daha fazlası evinden yurdundan oldu. Suriye’nin toprak bütünlüğü bozuldu, 300 000’nin üstünde insan öldü. 3.5 milyon insan Türkiye’ye göç etti. PKK/YPG kantonları kuruldu. Libya da akmaya başlayan kan hâlâ devam ediyor.

TÜRKİYE’NİN SURİYE SİYASETİ

Türkiye bu durumda nasıl bir politika izlemelidir diye sorarsanız, cevabı Sayın Perinçek versin:

“Önce Türkiye’nin Suriye siyasetinin saptanması gerekir. Vatan Partisi, doğru siyaseti yıllar öncesinden saptamıştır:

Bir: Suriye’nin toprak bütünlüğü.

İki: Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden Bölücü ve Yobaz terör örgütlerinin Suriye ve Irak’ın kuzeyinden temizlenmesi.

Üç: Suriye topraklarındaki ABD ve İsrail üslerinin Suriye denetimine geçmesi.

Dört: ABD’nin Suriye’deki askerî varlığının son bulmasından ve Doğu Akdeniz’deki ABD ve İsrail tehdidinin geçersiz kılınmasından sonra, bütün yabancı ülke üs ve askerlerinin Suriye’yi terk etmesi.

Beş: Suriye Arap Cumhuriyeti’nin geleceğini Suriye milletinin belirlemesi. Suriye Anayasasının Suriye Devleti ve milleti tarafından yapılması.”

ESAS ARAÇ: SİLAHLI GÜÇ

“Suriye’de ve Irak’ta stratejik hedefe ulaşmak için esas aracı doğru saptamak gerekiyor. Türkiye zaten gerçeği görmüş: ABD silahlı güçleri orada. PKK/PYD/YPG ve DEAŞ, hepsi silahlı. Türk askeri silahıyla oralarda. Suriye ve Irak devletleri, ülkelerini bütünleştirmek için yıllardır silahla savaşıyorlar. Demek ki, Suriye, Irak ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünün ancak silahla sağlanabileceği koşullarda yaşıyoruz.

Lafı uzatmaya gerek yok, Suriye’nin toprak bütünlüğü ancak silahlı güçle sağlanabilir. O silahlı güç, en başta Suriye Devletinin silahlı gücüdür, Suriye Silahlı Kuvvetleridir.”

Hiç yorum yok: