SURİYE'NİN GELECEĞİ
Önce şu tespitleri yapalım:
1.
Türkiye’yi bölmeye çalışan, PKK ve FETÖ’yü
örgütleyen, silahlandıran güç ile Suriye’yi bölmeye ve orada da bir kukla
devlet kurmaya çalışan güç aynıdır. Filistin halkını katleden de bu güçtür. Bu
gücün adı, başta Amerika ve İsrail olmak üzere batılı devletlerdir.
2.
Her ülke gibi Suriye Arap Cumhuriyeti’nin de
kendi toprak bütünlüğünü için mücadele etmeye ve ülkenin her karış toprağında
kanun hakimiyetini sağlamaya hakkı ve yetkisi vardır.
3.
Rejim güçleri denilen kişiler Suriye Devleti’nin
ordusudur.
4.
Esad, bir katil değil, emperyalizme karşı
kahramanca mücadele eden bir liderdir.
5.
Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye’nin toprak
bütünlüğünün garantisidir.
6.
Rusya ve İran Suriye devletinin ve Esad’ın
yanındadır; onun mücadelesine askeri ve siyasi olarak yardım etmektedir.
7.
Türkiye olayların başında Suriye’ye terör ve
terörist ihraç etmiştir ve bu ülkede kan dökülmesine sebep olmuştur. Bugünkü
tablodan sorumludur.
8.
Amerika, İsrail ve Yunanistan Doğu Akdeniz ve
Ege’den Türkiye’yi kuşatmaya çalışmaktadır.
9.
Türkiye bu ağır ve hayati sorunlarını
çözebilmesi ve emperyalizme karşı direnebilmesi için Rusya, İran ve Irak
Devleti ile işbirliği içinde olması ve ittifaklar oluşturması gerekir.
10.
Türkiye Suriye ve Esad düşmanlığı yapmaya devem
ederse Rusya, Çin ve İran tarafından dışlanır ve Amerika karşısında yalnız
kalır.
İKTİDARIN TUTUMU
Cumhurbaşkanıyla, bakanıyla, sözcüsüyle iktidarın, Suriye
konusunda çok yanlış değerlendirmeler içinde olduğu görülüyor.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Daily Sabah
gazetesinde yayımlanan "İdlib Çıkmazı: Uluslararası Sistemin Yeni
Sınavı" başlıklı yazısında, Suriye ordusunun, Rusya ve İran desteğiyle
kendi toprağı olan İdlib'deki teröristlere yönelik olası operasyonunu
"Esed rejiminin ahlaksız bir zaferi" olarak nitelemiş. Yetmemiş, İdlib operasyonu için 'Esed
rejiminin ahlaksız bir zaferi olacaktır' demiş. Rusya ve İran'ı da hedef almış
ve 'Rejim ve destekçileri İran ve Rusya, Levant'ta yeni bir harita çizme
gayelerini haklı çıkarmak için DEAŞ canavarını kullanıyor' diye ilave etmiş. “Rejim
kimyasal silah kullanmanın yanı sıra konvansiyonel silahlarla çok daha fazla
insan öldürmüştür” diyerek Esed’i ve Suriye devletini katliam yapmakla
suçlamış. Tam bir Amerikan ağzı.
Bu sözlerde Türkiye’nin çıkarı yok. Sayın Kalın’nın bu
yazdıklarının bilgisini elbette Erdoğan’a vermiştir. Yazan Kalın ama söyleyen
Erdoğan.
Bu “Esed katil” söylemini Sayın Erdoğan sık sık dile
getiriyor. Sayın Erdoğan’ın şunu hatırlaması gerek: Amerika önce Saddam Katil,
Esed Katil, Kaddafi katil dedi ve ondan sonra Irak’a, Suriye’ye, Libya’ya
müdahale eti. Sonuç ortada. Irak’ta yüzbinlerce insan öldü, daha fazlası
evinden yurdundan oldu. Suriye’nin toprak bütünlüğü bozuldu, 300 000’nin
üstünde insan öldü. 3.5 milyon insan Türkiye’ye göç etti. PKK/YPG kantonları
kuruldu. Libya da akmaya başlayan kan hâlâ devam ediyor.
TÜRKİYE’NİN SURİYE SİYASETİ
Türkiye bu durumda nasıl bir politika izlemelidir diye
sorarsanız, cevabı Sayın Perinçek versin:
“Önce Türkiye’nin Suriye siyasetinin saptanması gerekir.
Vatan Partisi, doğru siyaseti yıllar öncesinden saptamıştır:
Bir: Suriye’nin toprak bütünlüğü.
İki: Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden Bölücü ve Yobaz
terör örgütlerinin Suriye ve Irak’ın kuzeyinden temizlenmesi.
Üç: Suriye topraklarındaki ABD ve İsrail üslerinin Suriye
denetimine geçmesi.
Dört: ABD’nin Suriye’deki askerî varlığının son bulmasından
ve Doğu Akdeniz’deki ABD ve İsrail tehdidinin geçersiz kılınmasından sonra,
bütün yabancı ülke üs ve askerlerinin Suriye’yi terk etmesi.
Beş: Suriye Arap Cumhuriyeti’nin geleceğini Suriye
milletinin belirlemesi. Suriye Anayasasının Suriye Devleti ve milleti
tarafından yapılması.”
ESAS ARAÇ: SİLAHLI GÜÇ
“Suriye’de ve Irak’ta stratejik hedefe ulaşmak için esas
aracı doğru saptamak gerekiyor. Türkiye zaten gerçeği görmüş: ABD silahlı
güçleri orada. PKK/PYD/YPG ve DEAŞ, hepsi silahlı. Türk askeri silahıyla
oralarda. Suriye ve Irak devletleri, ülkelerini bütünleştirmek için yıllardır
silahla savaşıyorlar. Demek ki, Suriye, Irak ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünün
ancak silahla sağlanabileceği koşullarda yaşıyoruz.
Lafı uzatmaya gerek yok, Suriye’nin toprak bütünlüğü ancak
silahlı güçle sağlanabilir. O silahlı güç, en başta Suriye Devletinin silahlı
gücüdür, Suriye Silahlı Kuvvetleridir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder