DÜŞMANDAN YARDIM İSTENİR Mİ?
Sayın Erdoğan, iki gün önce oturup anlaştığı, beraberce aynı
kağıtlara imzalar attığı ve beraber fıstık yediği Putin’i, Ruhani’yi ve ayrıca Esat’ı
ABD’ye ve AB’ye şikâyet etmiş. Bunlar Suriye’yi kana bulayacaklar, aman şu işe
bir el atın, bunları engelleyin demiş.
Sayın Erdoğan’ın Amerikan WSJ’da çıkan şu yazısındaki şu
ifadelere bakın lütfen:
“Bugün bir kez daha kritik bir eşikte bulunuyoruz. Esed
rejimi, müttefiklerinin de yardımıyla, üç milyon kişiye ev sahipliği yapan ve
yerlerinden edilmiş Suriyeliler için son güvenli limanlardan biri olan İdlib’e
büyük bir taarruz gerçekleştirmeye hazırlanıyor.”
Terör yatağı olan İdlib nasıl oluyor da güvenli liman oluyor
ve kimin için güvenli liman oluyor. “Esed rejiminden” kastın Suriye devleti
olduğu belli de müttefikler kim? Eğer bu müttefik sözcüğü ile Rusya ve İran
kastediliyorsa, bu ifade ile Türkiye yalnızlığa itilmiş oluyor.
TERÖRİSTİN ADI SİLAHLI MUHALİF OLDU
Ya şuna ne demeli?
“Suriye halkını, Beşşar Esed’in insafına terk edemeyiz.
Rejimin İdlib’e yönelik taarruzunun amacı, gerçekten terörle mücadele etmek
değil, gelişigüzel saldırılarla muhalifleri ortadan kaldırmak olacaktır.”
Suriye halkının devlet başkanı sanki Esat değil de başka
birisi. Esat, emperyalizme karşı ülkesinin vatan bütünlüğünü sağlamaya
çalışıyor. Eli silahlı muhalefet olur mu? Bir ülkede sadece devletin silahlı
gücü olur. Eğer bazı kimseler silahlanıp ülkeyi işgal etmeye kalkarsa, o devlet
de elbette silah kullanacaktır. Bu silahlı kimseler teröristtir ve İdlib’e
yapılacak bir müdahale de teröristleri etkisiz kılmak için yapılacaktır. Suriye
devletinin buna hakkı vardır. Sivil halkın zarar görmemesinin sorumluluğu da
Suriye ve ona destek veren ülkeleri olacaktır.
ABD, AB GEL BİZİ KURTAR!
WSJ’da çıkan bu yazının en çarpıcı kısmı ise şöyle:
“İdlib, köprüden önceki son çıkıştır. Eğer Avrupa ve ABD
dahil uluslararası toplum bugün gerekli adımları atmazsa, bunun bedelini
yalnızca Suriyeli masumlar değil tüm dünya ödeyecektir.”
Suriye dahil, Batı Asya’da kan dökülmesinin müsebbibi
Amerika, İsrail ve bazı AB ülkeleridir. Sayın Erdoğan’ın onlardan medet
ummasının kabul edilebilir yanı yoktur.
Türkiye, siyasi, ekonomik ve askeri olarak büyük bir tehdit
altındadır. Tehlike büyüktür ve vatan bütünlüğümüze yöneliktir. Tehditin
kaynağı Amerika ve İsrail’dir. Amerika, Türkiye’yi sadece Kuzey Irak ve Suriye’den
değil, Doğu Akdeniz’den ve Balkanlardan da kuşatmaya çalışıyor. Yunanistan,
Güney Kıbrıs ve İsrail ile birlikte doğu Akdeniz’de bize yönelik tatbikatlar yapıyor.
Ekonomik olarak da saldırıyor ve geçmişte olduğu gibi bizi “70 sente muhtaç” hale
getirmek istiyor.
Güvenliğimiz için de ekonomimizi düze çıkarmak için de
Rusya, İran, Irak ve Suriye ile işbirliği yapmamız şart. Böyle bir ortamda
Sayın Erdoğan’ın Türkiye’yi yalnızlaştırmaya sebep olacak bu tavrı asla kabul
edilemez.
Bir ülke, savaştığı bir ülkeyi gel bana yardım et diye çağırır
mı?
Sayın Erdoğan ve AKP yönetimi bu yanlıştan dönecek gibi
görünmüyor. Bu durumda Türk milleti böyle bir iktidarı başında tutmaz. Tutmayacağını
da göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder